Bölüm 2-Yakalayabilene aşk olsun!

14.8K 1K 51
                                    


-Nisan 2015-

"Tutun şunu! Tutun kaçıyor! Mücevherlerim! Seni soysuz hırsız! "

"Ben 2015'in Robin Hood'uyum yaptığım hırsızlık değil!"

Saçlarımı içine tıktığım şapkam, ve üstüne geçirdiğim kapşonla adımın hakkını vercek şekilde koşuyordum. Tabi arkamdan koşan kamyon dolusu cigulileri saymazsak... Ayağımda en sevdiğim supralarım varsa beni yakalayabilene aşk olsun.Yani doğrusu arkamdan çığıran teyzeyi de anlamıyorum, ölmeyi unutmuş hala mücevher peşinde. Vaktim olsa oturur dünya malı dünyada kalır teyzecim diye anlatırdım.Ama ne yapayım meşgul insanım bende...

Son hızla koşarken yolun sonuna geldiğimi farkettim. Eğer adınız Rüzgar ise yolun sonu diye bir şey yoktur, çünkü Rüzgar elbet geçecek yer bulur...Hızla savurduğum bedenimi kontrol altına aldıktan sonra etrafıma bakındım, başka yol bulamayınca bahçeleri birbirinden ayıran duvardan atlamaya karar verdim.Bu sırada 'ciguliler' diye tabir ettiğim yaklaşık yedi adam hemen  arkamdaydılar.İlk önce sırtımdaki mücevher dolu çantayı attım. Ardından geri gidip hızlıca koşarak kendim atladım.Şansım var ki arkamdan koşanlar benden yaşlı ve yavaşlardı.Bahse girerim yarısı yarı yolda bırakmıştır.

Yarım saat oldu...Yarım saattir koşuyorum, koşuyoruz! Yaşlı başlı dedik moruklar yakamdan düşmüyor! Mahalle aralarına girip aralarda bir yere saklanmayı düşünerek bizim morukları mahalle aralarına sürükledim. Koşarken bir hurdacı sesi duydum.Bu sesi nerde olsa tanırım...

"Eski alıyorum, hurda alıyorum, eskici hurdacı HURDACII!"

Sese doğru koşmaya başladım.Moruklar aramızdaki mesafeyi kapatmak üzereydiler. Sonunda Fırat abinin arabasını gördüm, Fırat abi direksiyonun başında oğlu Kerim de kasadaydı. Aheste aheste giden arabaya tüm gücümle atladım. Kerim beni görünce ve tabi arkamdakileri,babasına hızlanmasını söyledi. Fırat abide bastı gaza, bense moruklara dönüp...

"İnşallah canım ya..."

Dedim, hayatı dalgaya almak hoşuma gidiyordu çünkü...

Kerim benim en sevidiğim arkadaşlarımdan biriydi ama benim "Robin Hood" olmamı tehlikeli buluyordu...

"Rüzgar, böyle nereye kadar, sonunda yakalanacaksın birine hop! Hapisi boylatacaklar!"

"Aman be Kerim, beni tanımazmış gibi konuşma şimdiye kadar o züppelerden kopardığım şeylerin haddi hesabı yok... Hani bak Rüzgar'ın "r"sini bile bilmiyorlar.O değil de ben çok susadım ya. Yarım saattir at gibi koşuyorum, adamlarda ne bitmez nefes varmış arkadaş..."

"Babamın o tarafta su olacaktı..."

"Tamamdır..."

Ön camın yanındaki demirlere tutunup şöför koltuğunun olduğu kapıya doğru sarktım. Beni aniden gören Fırat abinin gözleri fal taşı gibi açıldı...

"Allah seni ne yapmasın be kızım! Aklımı çıkardın!"

"Fırat abi..."

"Hayırdır gene kimden ne arakladın?"

'Abi bu sefer turnayı gözünden vurduk! Çok güzel şeyler var elimde..."

"Gerçek mi diyorsun kız?"

"He ya..."

"Var ya sen iyice ustalaştın demedi deme."

"Saygılar abime... "

"Ne alemsin Rüzgar ya..."

"Dilim damağım kurudu su var mı be abi?"

Torpido gözündeki şişeyi çıkarıp bana uzattı. Fırat abi evime yakın bir yerde durdu ve bende arabadan atlayıp evin yolunu tuttum. Evim tek oda olmasına rağmen çok ferahtı. Çok şey alıyordum onlardan, eğer gerçek bir hırsız olsaydım dörtyüz elli lira kira verip sürekli elektrikleri kesilen bu binada oturmazdım. Emin olun yapmazdım. Fakat ne var ki bulgurunan tarhana fakirlik bizden yana!

Çaldığım paralarla hep fakirleri doyurdum ben. Kendim sadece ufak bir kısmını alıyordum.Tek göz evimde bir köpeğim bir de kuşum vardı. Köpeğimin adı Bulut kuşumun adı Aliş pek severdik birbirimizi. Onlarla biraz vakit geçirip kendimi yatağa attım...

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin