MELİH'İN AĞZINDAN...
Uyandığımda yatağımdaydım. Başım dönüyordu. Ne kadar süredir baygın olduğumu düşündüm. Doğrulduğumda tablonun altındaki kasanın açık olduğunu fark ettim. Elmas yerinde değildi. Hemen polisi arayıp durumu anlattım. Gelip inceleme yaptılar. O lanet hırsız için tutuklama emri çıkarıldı. Şimdi polis her yerde onu arıyordu. Nereye kadar kaçabilir ki? Daha dün hırsızlık yapmak için girdiği bu eve ertesi gün nasıl bir daha girebilirdi? Belli ki tutuklanacağını bile bile gelmişti... Ona Melih Kızılcıoğlu'ndan bir şey çalmak ne demekmiş göstereceğim! Yanına kalmayacak küçük fare, her şey bu denli ortadayken kaçamazsın! Onlar bulamasa da ben bulacağım seni! Bulduğumda yapabileceklerimden korkman gerekecek...
RÜZGAR'IN AĞZINDAN...
Uyumadan önce biraz evcilik oynamak istedim. Çünkü evcilik benim en sevdiğim oyundu. Bu oyunda mutlaka anne baba diyebileceğim birileri, hastalandığımda nazlanacağım birileri,yanında şımarabileceğim birileri oluyordu. Bulut'u aldım yanıma, o babam oldu. Aliş'i aldım elime, o da annem. Sonra ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladım...
"Anne...Hani sen hep derdin ya, kimse seni anlamazsa ben anlarım diye. Kimse beni anlamıyor. Yalnızlık beni korkutuyor, ben hep yanlış anlaşılıyorum. Ben kötü biri miyim? Kötü olmaktan korkuyorum anne. En çok da bundan korkuyorum..."
Kafamı Bulut'a çevirdim. İkisi de hiç kıpırdamadan, ses çıkarmadan dinliyorlardı beni...
"Babacım? Sen benim kanatlarımdın babam...Hatırlıyor musun? Küçükken hep omuzlarında taşırdın beni, bende kollarımı çırpardım. Sen bana cesur olmayı öğrettin baba. Düştüğümde kaldırmadın, nasıl kalkacağımı gösterdin.Hata yaptığım da kızmadın, doğruyu gösterdin.Her şeyden önce, sen bana sevmeyi öğrettin. Artık düştüğümde kendim kalkıyorum, kendi doğrularımdan gidiyorum,ve beni seveni, bende seviyorum. Ama hep biraz buruk seviyorum, biraz zor kalkıyorum ve biraz korkarak yürüyorum doğrularım da. Kendimi desteklemek çok zor... Omuzlarını özledim,kanatlarımı özledim,seni özledim baba..."
Sanki onlar bir yerden çıkıp gelecekmiş gibi hissettim. Sonra ağlamaya başladım, çünkü buraya gelen olursa, annem babam değil, polisler olacaktı. Bulut'a ve Aliş'e bir öpücük verdikten sonra, karavanın üstüne çıktım. Uzandım, ve yıldızları izledim. Bugüne inat havada o kadar çok yıldız vardı ki. İyice baktım, doya doya. Özgürlüğümün tadını çıkardım...
Uyandığımda güneş gözüme vuruyordu. "Ne ballı kızsın" dedim kendi kendime. Hala özgürdüm. Ellerimi güneşe doğru tuttum,saçlarımı karavandan aşağı doğru salladım. Kendi kendime gülmeye başladım. Ardından duyduğum siren sesiyle sıçradım. Siren sesleri gittikçe yaklaşıyordu, karavandan atladım hurdaların arasına karıştım ama buradan beni bulmaları kolay olacaktı. İlerdeki çitten atladım, son hızımla koşmaya başladım. Gidecek yerim yoktu doğrusu. Bu sefer teğet geçmişti... Caddeye çıktım kapşonumu kafama geçirdim acıkmıştım , olur da yakalanırsam mideme hapishane yemeklerinden önce güzel bir şeyler gitsin diye güzel bir restorana girdim. Köşedeki bir masaya oturdum. Yemeklerini sipariş ettim, geldikten sonra kıtlıktan çıkmış gibi yemeğe başladım. Etraftakiler bana sanki daha önce yemek yiyen birini görmemiş gibi bakıyorlardı. Sonra onların benim ağzıma attığım parçayı, üçe bölüp teker teker yediklerini gördüm. Tabi ki onlar gibi yemeyecektim. Bence onlar benim gibi yemeliydi. Onların bana baktığı gibi bende onlara baktım sonra yemeğe devam ettim.
Ben yemeğimi yerken, kalabalık bir grup geldi,hepsi fiyakalı giyinmişti. Gerçi buraya gelenlerin hepsi öyleydi. Onlara uzunca bir masa hazırladılar, garsonlardan etraflarında fır dönüyorlardı. İster istemez onlara bakıyordum, masanın en başına bir genç adam oturdu. Onu görünce gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi oldu, büyük bir zevkle yediğim tavuk boğazımda kaldı. Bu evine iki kere izinsiz girdiğim arkadaş Melih'ti... Dikkat çekmemeliydim. Ayağa kalksam beni görürdü. Hemen hesabı istedim. Öder ödemez usulca masadan kalktım, yüzümü yere eğerek çıkışa doğru yürüdüm. Yanından geçtiğim masalardan birine takıldım ve yere kapaklandım. Tüm restorant bana bakıyordu. Bense evinden pahalı bir elmas çaldığım Melih'e...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEPÇİ (Tamamlandı)
Action"Tutun şunu! Kaçıyor! Mücevherlerim... Seni soysuz hırsız!" "Ben 2015'in Robin Hood'uyum.Yaptığım hırsızlık değil..."