Bölüm 27 - Eskiler

7.8K 616 30
                                    

Yiğit denen adam, o kadının oğluydu. İstemeden de olsa ona kızgındım. Melih ve Ezgi'nin yaralarını sardı ve Melih'ten bir açıklama bekliyormuş gibi bakmaya başladı. Melih kendini toparlayıp anlatmaya başladı, o anlattıkça Yiğit denen adamın yüzü bembeyaz oluyordu. konuşması bittiğinde hiçbir şey söylemeden çıkıp gitti. Bunun şokunu uzun süre taşıyacakmış gibi bir hali vardı...

Bir şeyler düşünmek için kafa patlatıyorduk. O sırada Melih'in telefonu çaldı. Telefonda konuşurken gözlerini bana dikti ve hızlı bir şekilde telefonu kapattı.

"Melih ne oluyor?"

"Mehmet, kendini asmadan önce bir mektup yazmış, arayan annesiydi..."

"Annesi mi!"

"O mektupta neler yazdığı çok önemli. Belki itiraf bile etmiş olabilir, hemen o mektubu almamız lazım. "

"S-Sen gelmiyorsun! Bu halde gelemezsin! Ezgi'de yanında kalsın, Umut'la gidelim. Adresi ver..."

"Durak sokagi, Menekşe apartmanı Üçüncü kat..."

Umut'la yola çıktık, bu sefer umutlu değildim. Muhtemelen ailesine yazdığı mektupta bizden özür dilemişti. Artık her şeye umut bağlamaktan yorulmuştum...Kırmızı ışıkta durduğumuz sırada Umut bana döndü hislerimi belli etmiş olmalıydım ki keyfimi yerine getirmek için benimle alay etmeye başlamıştı. Halbuki ikimiz de çok heyecanlıydık.

"Hayırdır? Hayatına bu kadar aksiyon fazla mı geldi de astın suratını?"

"Boşuna gidiyoruz yine. Bitti artık galiba, baksana köşeye sıkıştık..."

"Ne bu halin! Seni ilk yakaladığım zaman, yani hastanenin önünde benden kaçtığın zaman bana bir ton laf saymıştın, hatırlıyor musun?"

"..."

-
"Bir de demiştin ki; 'Adım Rüzgar! Benim için yolun sonu diye bir şey yoktur, çünkü Rüzgar, elbet geçecek bir yer bulur!' Ben o zaman senden çekeceğimi anlamıştım, haklıydım da, az çektirmedin..."

"Doğru söylüyorsun, bitmedi daha, yolun sonu yok, Rüzgar benim adım!"

"Bak nası iki dakikada egon tavan yaptı!"

Şanslıydım, yüzümü güldüren birilerinin olması güven veriyordu. Adrese geldiğimizde daha iyi ve daha güçlü hissediyordum. Kapıyı çaldık, yaşlı bir kadın, kim olduğumuzu sordu sonra bizi içeri davet etti.

"Hoşgeldiniz çocuklar. Mehmet'im ölmeden önce bana bir mektup yazmış, ama benim mektubumun içinden bir başka zarf daha çıktı. Üstüne 'Ziyaretçi kız Rüzgar' a... ' yazıyordu. Bende hapishaneden sizi buldum. Aradığımda bir erkek açtı telefonu onunla konuştum herhalde bu çocuktu...

"Mektubu alabilir miyim?

" Dur kızım, getiriyorum."

Mektubu getirdiğinde bir heyecanla açtım ve sesli okumaya başladım.

"Yaptığım şeylerden dolayı beni affet. Şimdi buraya o gün neler olduğunu yazacağım, ve sende bunu mahkemede kanıt olarak göstereceksin. En azından bu şekilde kendimi belki affettirebilirim sana. Ben Mehmet Ufak 18.03.2005 tarihinde Selim Kızılcıoğlu'nun şahsi şoförünü ve ailesini evlerinde silahla öldürdüğüme dair bir anlaşma imzaladım. Bu anlaşmayı kendi rızamla değil, silah zoruyla ve tehditle imzaladım. Beni bu anlaşmayı imzalamaya zorlayan ve tehdit eden suçunu üstlenmesi isteyen cinayetin zanlısı Selim Kızılcıoğlu'nun kardeşinin karısı Mukaddes Kızılcıoğlu'dur. Kendisi hapishaneye girdikten sonra düzenli olarak bana para göndermiştir. Ve ayrıca, şoför ve ailesinden sağ kalan kızları Rüzgar'ın benden gerçekleri öğrenmemesi için, beni yine ailemle tehdit edip intihara zorlamıştır."

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin