Bölüm 21 - Bizimle ol!

10K 724 10
                                    

MELİH'İN AĞZINDAN...

O hayatıma girmeden önce çok sakin yaşıyordum. Şimdi aranan bir kızı korumaya çalışıyorum, ben bencil bir insanım halbuki. Kendimden başka kimseyi sevmem mesela. Kimse için endişelenmem... Bütün bunlar o hayatıma girdiğinde alt üst oldu. Elimde olmadan ona bir şey olacak diye korkmaya başladım. Hiç gitmesin diye düşünmeye başladım. Bunlar garip şeylerdi bana göre.  Belki de o kendini bilmez ve hadsiz kişiliğiyle karşıma çıkan bu kız iyi bir şeyler yakalamıştı bende.

Sonunda karakola vardım ve arabayı park edip, içeri girdim.

Nerede olduğunu bilmiyordum, etrafa bakınmaya başladım. Koridorun sonunda kapısı aralık bir oda vardı. Kapının önünde sırtını duvara yaslamış olarak duran bir genç vardı. O tarafa doğru ilerledim. Kapıdan içeri girmek üzereydim ki konuşmalara kulak misafiri oldum.

"Amirim, ben bu kadar işimin arasında buraya geldim, büyütülecek bir şey yokmuş ki! Alt tarafi bizimki çocuğu biraz tartaklamış. Ben hastane masraflarını da karşılarım. Sizde bunu alın, bu konu burda kapansın. Duydum ki yeni güvenlik sistemi kuruluyormuş, belki bir yardımı olur."

"Bu seferlik tamam! Ama çocuğunuza sahip çıkın!"

"Siz hiç merak etmeyin!"

Her yerde bir sapkınlık vardı, doğru giden neyimiz kalmıştı? Adam kapıdan çıkarken benimle karşılaştı, yeni gelmiş gibi yapıp hemen içeri girdim." Başkomiser " yazıyordu masada. Senden bir bok olmaz diyip kavga çıkarmaktı istediğim. Ama yapmadım. Onun da zamanı gelecekti.

"Umut komiseri arıyorum, nerde?"

"Sen kimsin ?"

"Ben Melih Kızılcıoğlu. Onunla görüşmem lazım."

"İkinci kat sağdaki ilk oda."

Kafamı salladım, bu "sağolasın" demekten çok "bekle sen sıçıcam ağzına!" bakışıydı. Ardından Umut'un odasına doğru yola koyuldum. Kapının önüne geldiğimde yalandan tıklayıp içeri girdim. Beyefendi ayaklarını masaya uzatmış geriye yaslanmış, gazete okuyordu. Kapının açıldığını duyunca kafasını kaldırdı. Beni görünce de masaya sertçe vurup ayaklandı.

"Sen ne bok yemeye geldin lan buraya!"

"Konuşmamız lazım."

"Gel sen gel ben çok güzel konuşcağım şimdi seninle!"

Dedi ve bana bir yumruk attı. Dudağım patlamıştı, karşılık vermedim.

"Önemli bir konu."

"Ulan pezevenk!"

Bir yumruk daha yedim. Böyle olmayacaktı. Onun dilinden konuşmam lazımdı. Bende ona sertçe bir yumruk attım. Onunda dudağının kenarı patladı.

"Rüzgar! Ona yardım etmen lazım!"

Beni yakamdan tutup duvara yapıştırdı.

"Ne yardımı lan! Ne yardımından bahsediyorsun! Ben polisim! Polis!"

"O yüzden buradayım! Yardım etmen lazım! Rüzgar'ın annesi babası öldürülmüş, bundan altı yıl önce! Ve katilin yengem olduğunu söylüyor! Ama ne bir kanıt var ne de şahit!"

Ben bunları söylerken yavaş yavaş yakamı bırakıyordu. İkimizde nefes nefese kalmıştık.

"Ne diyosun sen ya!"

"Yardım et! O kızın yardımına ihtiyacı var!"

"Ben onu gördüğüm yerde tutuklarım, sen neyin kafasını yaşıyorsun!"

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin