Bölüm 23 - Korkunç insan!

8.9K 707 28
                                    

Alarm sesi her yerde yankılanıyordu. İkimizde kısa süreli bir şok yaşadık. Birbirimize baktık, kasadaki kağıdı ve flaş belleği alıp çantama koydum.

"Ezgi acele et gitmemiz lazım!"

"Nasıl gideceğiz! Herkes ayaklandı! Melih'i arayalım!"

"Hayır! Kimseyi aramıyoruz! Korkma, benimle gel!"

"Rüzgar! Kaçamayız!"

"Ezgi, bana güven, yıllardır birilerinden kaçıyorum!"

Bahçede güvenlikler dolaşıyordu. Eterin etkisi kısa sürmüş ayılmışlardı. Camın kenarından onları izlerken bulunduğumuz odaya doğru fener tuttular. Camın kenarına saklanıp Ezgi'yi de yanıma çektim. Ayak sesleri duyuluyordu. Büyük ihtimalle odaları arıyorlardı. Aşağıdaki güvenlik evin öteki tarafına gidince camı açtım ve Ezgi'ye döndüm.

"Atla!"

"Ne!"

"Atla dedim! Fazla vaktimiz yok!"

"Çok yüksek! Yapamam!"

"Tamam, birlikte! Üç deyince!"

"Rüzgar! Çok yüksek!"

"Bir!"

Elinden tutup ikimizi de camdan aşağı attım. Duvara tırmanmamız gerekiyordu.

"Haydi Ezgi! Ne duruyorsun! Bir kere yaptın bir daha yapabilirsin!"

"Ellerim titriyor Rüzgar! Tırmanamam!"

"Çabuk! Sırtıma bas!"

Eğildim, ve sırtıma basıp duvardan atladı. Bende hızlı bir şekilde duvara tırmanıp bahçeden çıktım. İkimizde karanlık ve kamera olmayan yollardan koşarak ilerliyorduk. Yeterince uzaklaşınca, bir taksi çevirdim ve eve döndük. Ezgi çok korkmuştu sanırım, ağzını bıçak açmıyordu. Taksiden inip kapıya doğru ilerledik. Kapıyı daha çalmadan Melih açmıştı.

"İçeri geçin!"

İçeri girdik gözler üzerimizdeydi. Umut dayanamadı ve konuşmayı başlattı.

"Eee! Bir şeyler bulabildiniz mi?"

Ezgi şoktan kurtulup olan biteni anlatırken Melih ve Umut heyecanla dinliyordu. Umut bana dönerek konuşmaya başladı.

"Yüzünüzü gördüler mi?"

"Hayır, bizi görmediler."

O an güvenlik görevlilerinin Ezgi'yi görme ihtimali aklıma geldi. Hemen Ezgi'ye döndüm.

"Ezgi güvenlikleri bayıltırken yüzünü gördüler mi?"

"Görmediler."

İçim rahatlatmıştı. Ona bir şey olsa kendimi sorumlu tutacaktım çünkü. Çantamdaki sözleşmeyi ve flaş belleği çıkardım. Sözleşmeyi açtım ve yüksek sesle okudum.

"18.03.2005 tarihinde Kızılcıoğlu reklam şirketi CEO'su Selim Kızılcıoğlu'nun şahsi şoförünü ve ailesini aileler arası husumet nedeniyle evlerinde silahla kafalarına sıkarak öldürdüm. Suçumu itiraf edip, cezamı çekeceğim."

Okuduklarımdan sonra elim ayağım boşaldı. Her şey çok anlamsızdı. Bunlar yalandı! Annemi babamı o kadın öldürmüştü! Ve bizim kimseyle husumetimiz yoktu. Kağıdın altında "Mehmet Ufak" yazıyordu ve imzası vardı. Bu adamın adını ilk defa duyuyordum. Babamın kimseyle husumeti yoktu. Bu adam neden tüm suçu üstlenmiş olabilirdi? İşler gitgide sarpa sarıyordu. Melih yüzünü ovuşturdu. Ve bana döndü.

"Bu adamı tanıyor musun?"

"Hayır."

"Bir de flaş belleğe bakalım!"

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin