Bölüm 3 -Yeni İş

13.9K 986 32
                                    

Sabah uyandığımda saat bire beş vardı. Saçlarımı gözümün önünden atıp bir şeyler atıştırdım mücevherleri bozdurmak için Ahmet'in mekanına doğru yola çıktım Ahmet, bizim kuyumcumuz gibiydi yasadışı tabi ki...

"Ne kadar verirsin bunlara?"

"Vallahi Rüzgar, bunlar güzel parçalar sonradan başımıza iş almayalım..."

"Korkuyorsan hiç yapmayalım Ahmet, ver mücevherleri gidiyorum ben."

"Tamam tamam dur! Otuz bin veririm..."

"Elli bin!"

"Naptın be Rüzgar!"

"Sen bilirsin alayım mücevherleri..."

"Tamam tamam elli bin!"

"Güzel, parayı çantaya koy, eksik çıkarsa bir daha asla seninle alışveriş yapmam..."

Parayı aldıktan sonra her zaman yaptığımı yaptım, ihtiyacı olan herkese dağıttım. Bir kısmını da Fırat abiye verdim. Kerim duysa beni çok fena benzetirdi. Neymiş alın teriyle kazanılmamış o para, koşarken alnımdan değil başka bir tarafımdan ter akıyodu ama neyse...

Fırat abiyle tanışalı beş yıl oldu. Bir kaç yıl öncesine kadar profesyonel hırsızdı Fırat abi, ne öğrendiysem ondan öğrendim. Beni bulduğunda açlıktan ölmek üzereydim. Acıyıp beni evine götürdü, karısı Kerim'in doğumunda ölmüş, beni Kerim'den hiç ayırmadı onunla kardeş gibi büyüdüm. Derler ya boynuz kulağı geçer diye. Şimdi Fırat abi hurdacı ben ise eşi benzeri olmayan bir cepçi olmuştum. Bir kaç yıl önce Kerim'e bir araba çarptı. Yoğun bakımda tam bir ayını geçirdi, Kerim hastayken babasından bir söz vermesini  hırsızlık yapmayı bırakmasını istemiş o gün bugündür Fırat abiyi çalarken görmedim. Evet çalmıyor ama birnevi benim işverenim. Nerde ne var herşeyin yerini, tüm zenginlerin evini, hırsızlığın tüm püf noktalarını bilir. Bende çoğu zaman ondan haber alır ve işe koyulurum. Fırat abiyle biraz sohbet ettik. Ettik etmesine de sanki bir sıkıntısı varmış gibi, söyleyecek bir şeyi varmış da söyleyemiyormuş gibi hissettim konuşmalarından.

"Ya Fırat abi bir sıkıntın mı var ?"

"Yok yok iyiyim ben, bugün hava çok güzel dimi Rüzgar?"

"Abi ne oldu?"

"Ya..."

"Söyle abi..."

"Rüzgar bir iş var."

"Evet abi çoğu zaman iş olur."

"Öyle değil, bu işin geliri çok. Ama..."

"Ama ne?"

"Çok tehlikeli...Bunu sana söylemiyecektim ama kendimi tutamadım, yapmak zorunda değilsin."

"Tehlike mi en sevdiğim. Neymiş bakalım iş biraz daha anlatsana abi..."

'Bu yıl açık artırmada satılan bir elmas var, eğer o elması almayı başarırsan."

"Başarırsam ne?"

"Hani sana bir soru sormuştum, eğer bir gün bir mekan açmak istesen ne açardın diye."

"Bende yetimhane demiştim."

"Eğer onu almayı başarırsan bu hayalin gerçekleşebilir."

Bunu düşünmek bile beni heyecanlandırıyordu. Benim gibi açlıktan ölmek üzere olan çocuklar annesi babası olmayanlar sokak çocuklarına karşı ayrı bir zaafım vardı. Çünkü bende onlardan biriydim...

"Pekala abi! Yapacağım! Bana gerekli olan bütün bilgileri ver."

"Bu elmasın sahibi bir reklam şirketinin CEO'su. Adamımız Melih Kızılcıoğlu... Elmas bu adamın evinde , yatak odasında. Duyduğuma göre bu adam çok katı ve acımasızmış."

Elime adamın resmini, evin resmini adresini ve elmasın resmini verdi.

"İstediği kadar acımasız olsun maalesef herkes onun kadar şanslı değil. En yakın zamanda elmas bizde olacak. İnsanlara zorla da olsa iyilik yapmayı öğretmek lazım. "

"En yakın zaman?"

"Yarın..."

Bekle bakalım Melih Bey, görelim hangimiz daha acımasız...

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin