Bölüm 14 - Kimsin sen?

10.9K 880 34
                                    

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı koşmaya başladım. Beni görmüştü. Arkamdan koşmaya başladı.

"Rüzgar! Dur! Kaçma dedim sana!"

Koşmaya devam ediyordum, caddeye çıktım. Vızır vızır geçen arabaların içine daldım. Yolun ortasına kadar gelmiştim, yolun başından hızla bir motor geliyordu. Arkamı döndüm Umut tam motorun hizasında duruyordu. Ona çarpmasına saniyeler kalmıştı ve o motoru fark etmiyordu. Aramızda beş adımlık bir mesafe vardı. Geri döndüm, koştum motorun ona çarpmasına iki saniye vardı. Üstüne atladım ve onu bir iki adım geriye ittirdim. Motor hız kesmeden ayağımızın dibinden geçti gitti. Ben Umut'un üstündeydim, bir süre şokun etkisiyle öyle birbirimize baktık. Sonra ayağa kalktım, komiser hala yerde yatıyordu. Ona doğru döndüm, nefes nefese kalmıştım.

"Bırak artık peşimi! Bu gidişle ya sen öleceksin, ya da ben!"

Yattığı yerden doğruldu, ne beni yakalamak için hareket ediyordu, ne de durmam için ikaz ediyordu. Fırsattan yararlanıp basıp gittim.

MELİH'İN AĞZINDAN...

Kafayı yemek üzereydim. Aklımdaki saçma sorular bir türlü cevaplanmıyordu. Duşa girmek üzereyken telefon çaldı. Umut arıyordu.

"Bir gelişme mi var?"

"Evet, hırsızın, hayatımı kurtardı."

"Ne!? Ne diyosun sen ya?"

"Hem sadece benimkini değil, küçük bir çocuğunda..."

"Bu da ne demek!"

"Seninle ilk buluştuğumuz kafeye gel."

"Tamam, hemen geliyorum."

Telefonu kapattım. Aklım o kadar karışmıştı ki ne yapacağımı zor hatırladım. Ceketini alıp kafeye gittim. Umut'un olduğu masaya oturdum.

"Hayatımı kurtardı da ne demek!"

"Bugün karakola iki tane suçlu getirdiler, biri onları vagona kitlemiş ve polisi aramış. Çocuk kaçırmaktan ve organ mafyalığından suçlanıyorlar."

"Eeee..."

"Çocuğu kimin kurtardığı sorulduğunda , çocuğun ona "Rüzgar Abla!" diye hitap ettiğini söylediler."

"Ne!?"

"Ona resmini gösterdiğimde o olduğunu doğruladı. Bende adamların çocuğu aldığı fabrikaya gittim, çocukla konuştum. Rüzgar'ın onlara yardım ettiğini söyledi. Sonra onu gördüm, kaçıyordu peşinden gittim. Caddede koşarken bir anda durdu ve geri dönüp üstüme atladı. Motor öylece ayaklarımızın dibinden geçti gitti. "

"Kurtardı mı..."

"Neden onu hapishaneye tıkmaya çalışan birinin hayatını kurtarsın ki! Neden ona pislik muamelesi yapan adam için hayatını tehlikeye atsın! Seni hastaneye götüren de oymuş! Ordaki çocuklara yardım ediyormuş, bazen onlarla uyuyormuş. Elması çoktan satmış, yapabileceği o kadar şey varken.Aklım almıyor! Kafam allak bullak oldu!"

"Yakalama onu!"

"Ne!"

"İzle! Neyin peşinde olduğunu öğren! Eğer yakalasan da konuşmayacaktır! Artık onu merak etmekten iş yapamıyorum! Aklıma sürekli onunla ilgili şeyler geliyor! Bulsan bile, yakalama bir süre izle, daha sonra yakalarsın."

"Birader, ben polisim, polis! Polislerin işi, hırsızları yakalamaktır, izlemek değil!"

"Eğer onu senden önce bulursam, yakalamana müsaade etmem."

"Bu suçtur Melih! Kafam yerinde mi senin!"

"Ben gayet iyiyim. Onu senden önce bulursam, saklarım."

"Neden! O senin hırsızın! Hırsız lan o!"

"Ona sormam gerekenler var!"

"İstediğini sor, sonra bana bırak!"

"Eğer sorumun cevabı, beklemediğim bir şeyse onu sana veremeyebilirim."

"Ne demek lan o! Ne soracaksın kıza?!"

"Aslında ona sormayacağım, onun karşısında kendime soracağım."

"Bana bak Melih, onu saklamaya kalkarsan seni de atarım içeri ona göre!"

"Onu saklamamı istemiyorsan, onu benden önce bul..."

Dedim ve kalkıp eve doğru yol aldım. Eve döndüğümde kapının önündeki merdivenlere oturmuş olan Ezgi'ye gördüm. Hiçbir şey söylemeden kapıya yöneldim.

"Reklam için geldim, düzeltme yapacaktık ya..."

"Seni o hale, o hırsız getirmedi değil mi?"

"Tabi ki de Rüzgar yaptı! Kendim mi yapacaktım!"

"İsminin Rüzgar olduğunu nerden çıkardın?"

"Dedin ya sen. Demedin mi..."

"Onunla nerden tanışıyorsun?"

"Sokakta çarpıştık, sonra tartıştık, o benim ekimi büktü, ben ona ayakkabımı fırlattım. Sonra beni ağlarken gördü, mendil uzattı , almadım. Ardından beni kız kavgasından kurtardı. O olmasa tüm medya beni konuşuyordu..."

Gülmeye başladım, kafamı sallayıp tekrar gülüyordum.

"Vay be! Ne Rüzgarmış arkadaş!"

"Bana gerçek kimliğinden bahsetmedi, aksiyon filmi oyuncusuyum gibi bir şey söyledi."

"Yani kaçmasına sen yardım ettin?"

"Lütfen polisler bilmesin!"

Tekrar gülmeye başladım. Ellerim yüzüme kapatıp gülmeye devam ettim.

"Onu bulmalıyım! Onu kesin bulmalıyım! Umut'tan önce..."

Ezgi'ye içeri alıp reklam işini hallettim. Kapıya kadar geçirdim "İyi akşamlar" diyip bahçe kapısına doğru yürümeye başladı.

"Ezgi!"

"Efendim?"

"Sen yardım etmeyi ve yardım almayı seven bir kız değilsin. Neden Rüzgar'a yardım ettin?"

"Bilmiyorum, o gün bana mendil uzattığında bana acıdığı için ondan nefret etmiştim. Bana acıyormuş gibi bakmadı. O tanıdığım diğerlerinden farklı..."

"Tamam, sağol."

"Melih?"

"Noldu?"

"O kız hapishaneye gitmeyi hak etmiyor."

Dedi ve yoluna devam etti. O gittikten sonra içeri girdim. Kimdi bu kız? Onu bu kadar merak etmemin nedeni neydi? Aptalca bir merak mıydı bu? Yoksa fazlası mı vardı? Aklımı tırmalayan sorularla kendimi yatağa attım. Uyu bakalım Melih efendi, uyuyabilirsen...

CEPÇİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin