~39~

73 2 0
                                    

Poyraz Gediz'den;Üzerimde ki ceketi çıkarıp, yeleğin düğmelerini sökmeye başladım.

"Emre Türker, İzmir Emniyet büronun şerefli amiri. Hırsları yüzünden, birinin ölümüne yardım ve yataklıkta bulundu."

Yeleği ve ceketi Pamir'e uzatmamın ardından gömleğimin ilk üç düğmesini açıp, kollarını kıvırdım. Komiser ile aramda, beş adımlık bir mesafe vardı. Azrail ile komiserin arasında, beş adımlık mesafe vardı.

"Planın neydi komiser? Ben öleceğim, eee sonra? Gece çok üzülecek, yalnız kalacak ve sana mı sığınacak? Ben ölürsem Gece seninle olur mu zannettin?"

Aramızda iki adımlık bir mesafe kaldığında, komiserin kahverengi gözleri öfkeden siyaha döndü.

"Sen olmasaydın, olacaktı!"
"Bok olacaktı!"

Ellerimi arkama atıp sağ elim ile sol elimin bileğini tuttum. Öne doğru eğilip, tok sesimle konuştum.

"Sen, benden önce de Gece'nin hayatındaydın aranızda bir şey olsaydı o zaman olurdu. Ama olmadı..."

Sesimi alçalttım.

"Gece, seni seç-me-di."

Komiserin anlında bir damar belirdi. Öfkeden deliye dönüyordu.

"Gece, ne dün, ne bugün, ne de yarın seni seçmedi, seçmeyecek. Gece'nin bugününde de yarınında da ben olacağım!"

Sessizlik oldu, depoda sadece komiserin öfkeli bir şekilde alıp verdiği soluk sesleri ve benim adım seslerim yankılanıyordu. Boğazımı temizledim, yürümeyi sonlandırıp komiserin karşısına geçtim.

"Sen, sen hangi cesaretle beni öldürmelerinde yardım ve yataklıkta bulunursun? Hadi kurul neyse, onlar bir nebze olsun güçlü adamlar camiada bir ağırlıkları, forsları var. Sen kimsin ya?! Sen kimsin de, beni öldürmeye çalışıyorsun?"

Yüzünün sağ tarafına yumruğumu geçirdiğimde yüzü, sola doğru savruldu. Elleri bileklerinden halatla tavana, ayaklarıda bileklerinden zemine bağlı olduğu için darbelerimde sadece başı hareket edecek, bedeni tıpkı bir kum torbası gibi sabit duracaktı. Ağzında ki kanı yere tükürdüğünde güldüm.

"Bu daha başlangıç komiser, eğlence daha yeni başlıyor. Biliyor musun ben eski boksörüm ve antreman yapmayalı uzun zaman oluyor. Paslanmışım, diyorum ki üstümde ki pası bu gece seninle atayım, ha sen ne dersin beraber antreman yapalım mı?"

Bir kez daha kan tükürüp, ciğerlerine derin bir nefes çekti.

"Sen, Gece'nin gözünü boyamışsın ona nasıl bir rol yapmışsan senin bir şeytan olduğunun farkında bile değil. Ama anlayacak, uyanacak ve anlayacak, seni terk edecek. Gece, seni terk ettiğinde kollarımı açmış onu bekliyor olacağım!"

Sözleri, zaten sınırda olan sinirimi, arşa çıkardı. Başımı sağa, sola yatırıp boynumu çıtlattım.

"Gece, beni terk ettiğinde kollarını açıp onu bekleyeceksin. Kolların ha?"

Seri bir şekilde, belimde duran silahımı çıkarıp sağ ve sol koluna bir kez ateş ettim. Polis'in acı haykırışları depoda yankılandı, yeşil gözleri yerinden çıkacakmışçasına büyüdü, boğazında ki damarlar belirginleşti, ona doğru yaklaştım.

"Gece ile ilgili, kurduğun hayallere hangi uzuvlarını dahil ediyorsan hepsini yok edeceğim!"

Sözlerim ile Pamir bir anlık gülüp hemen ardından kendini toparladı. Hepimizin aklından, aynı uzuv geçiyordu. Sıra ona da gelecek! Polis ard arda küfürler ederken, ondan uzaklaştım. Cebimden sigara paketimi ve çakmağımı çıkarıp, bir tane sigara yaktım. Keyif sigarası. Sigaramı bitirip, izmariti yere attığımda komiser hâlâ kendine gelememişti.

Kanunsuzların ŞehriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin