Pamir Güray'dan;Ailesinden kaçıyordu. Nedenini bilmiyorum, ama onu öldüreceklerini söylüyordu. Kızın elini tuttuğum gibi, barın arka tarafına arabamı park ettiğim yöne doğru koşmaya başladım. Tam köşeyi dönmüştük ki, kız acıyla bağırdı.
"Bileğim, az önce düştüm koşamıyorum."
Sağ eli, avucumun içindeyken sol eli ile sol ayak bileğini tutuyordu. Duramayız, durursak yakalanırız. Kendime, düşünme fırsatı tanımadan kızı kucağıma aldım. Uzun siyah saçları, kollarımdan aşağı süzülürken ince kollarını boynuma doladı.
"Adın ne, neden ailenden kaçıyorsun?"
"Evlendirecekler beni."
"Ne?! Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, hâlâ zorla evlilik var mı?"Arabam ile aramızda beş adımlık mesafe vardı, arkamızda da kimse yoktu sanırım kız izini kaybettirmişti.
"Bizim dünyamızda var."
"Sizin dünyanız?"Güldüm, normal dünyadan hariç bir dünyası olan tek insanlar bizdik. İllegaller, kanun ve kural tanımayanlar. Mafyalar.
"Benim ailem, biraz illegal bir aile."
Bu cümle ile kahkaha attım. İllegal mi, karşında illegalin ağa babası duruyor güzelim. Kız, kahkaham karşısında bana şaşkınlıkla bakarken, derin bir soluk alıp kendimi sakinleştirdim. Arabayı çalıştırmadan önce kıza döndüm.
"Adın ne?"
"Nihan Kozan."Kıza elimi uzattım, fakat o elimi sıkmak yerine çatılmış kaşları ile bana baktı. Ne soğuk kız bu böyle.
"Pamir Güray Aksoy, bende memnun oldum."
Soyadımı duyması ile Nihan'ın kaşları çatıldı. Hadi ama o kadar da korkunç bir aile değiliz. Çatılmış kaşları ile bana bakmayı sürdürdüğünde, konuşmayacağını anlayıp ben konuştum.
"Beni tanıyorsun, ailemi tanıyorsun. Ama ben seni, aileni tanımıyorum."
"Sizin gibiyiz işte, ailem mafya benim de ama İzmir'de, değil Ordu'luyum ben."Duyduklarım ile kahkaha atmaya başladım. Hacı hacı'yı Mekke'de, mafya mafyayı İzmir'de bulurmuş. Kahkaham son bulduğunda, ciddiyetle Nihan'a bakıp konuşmaya başladım.
"Seni, neden istemediğin biriyle evlendiriyorlar? Kan davası falan mı?"
Nihan, başını olumsuz anlamda salladı.
"İş anlaşması, bir gemi silah karşılığında evlendiriliyorum. Baya ucuza gitmişim değil mi Güray?"
Nihan'ın sorusuyla, kaşlarım çatılı vaziyette ona döndüm. Tek elim ile anlıma düşen saçımı geriye doğru itip, Nihan'ın gözlerinin içine baktım. Gözleri dolmuştu, bakışlarını benden kaçırıp camdan dışarıyı izlemeye başladı. Elinin tersiyle, göz yaşlarını sildiğinde kaşlarımı çatıp yola bakmaya başladı. Çok güzel gözleri vardı, o güzelim ela hareleri yaşlarla boğmak büyük bir hataydı. Torpidoda ki peçeteyi, Nihan'a uzattım. Peçeteyi elimden alıp, göz yaşlarını silerken bana bakmamaya devam ediyordu.
"İstersen, seni saklayabilirim. Dilediğin kadar, benimle kalabilirsin. Bizim evimizde, yada ailemin otellerinde kalabilirsin."
Kaşları çatılı vaziyette bana baktığında, beni yanlış anladığını anladım. Tam kendimi savunmak için konuşacaktım ki, Nihan benden önce lafa atıldı.
"Karşılığında ne istiyorsun?"
"Hiçbir şey."Nihan, alaycı bakışlarla bana baktığında ciddiyetimi korudum.
"Ben ciddiyim Nihan, sadece sana yardım etmek istiyorum. İzin ver sana yardım edeyim, İzmir'i avucumun içi gibi bilirim semtlerin çoğu zaten ailemin, binalar, oteller aklına ne gelirse bu şehirde seni en iyi ben korurum. İzin ver sana yardım edeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanunsuzların Şehri
RomanceHayatın savaşçı olmaya zorladığı iki insan, hayat ile girdikleri savaşta biri adaleti, diğeri de adaletsizliği kendine ilke edinmişti. Kurtuluş yolunu arayan tehlikeli bir adam ve yeni mezun bir avukat. Acemi avukat, bürosunu şeytanın hükmünde olan...