-14.00-
Hazan Gece'den:Öğleden sonra, büromda çalıştığım sırada masanın üzerinde duran telefonum çaldı. Arayan kişi, Sanem idi hemen açtım.
"Alo, nasılsın güzelim?"
"İyiyim, arkadaşım sen nasılsın?"
"Bende iyiyim."
"Ben seni şey için aradım, bugün Poyraz ile birlikte bize akşam yemeğine gelsenize. Tabii bir planınız yoksa..."Sanem, görmese de alt dudağımı dışarıya doğru kıvırdım.
"Bildiğim kadarıyla, bir planımız yok."
"Tamam o zaman, akşam yedide sizi yemeğe bekliyorum."
"Keşke, Poyraz'a bir planı olup olmadığını sorsayım."Sanem, alaycı bir kahkaha attı.
"Ya, Poyraz'ın sana 'hayır' deme şansı var mı Gece? Bir de 'Poyraz'a sorsaydım' diyorsun."
"Neden öyle diyorsun, Sanem belki bir planı vardır."
"Poyraz, herhangi bir konuda ne zaman sana 'hayır' dedi Gece?"
"Hiçbir zaman."
"İşte bende bundan, bahs ediyorum."
"Tamam, yeter kapat telefonu da kocamı arayayım."
"Görüşürüz, akşama bekliyorum."
"Görüşürüz."Sanem ile yaptığım telefon konuşmasını sonlandırmamın ardından, Poyraz'ı aradım. İkinci çalışta açtı.
"Efendim, karıcığım."
Nefes nefeseydi, koşuyor mu?
"Spor mu yapıyorsun, Poyraz?"
"Evet, karıcığım."
"İşlerin yok mu, neden şirkette değilsin?"
"Pek işim yoktu, sporu da aksatalı çok olmuştu. Bende gelip, spor yapayım dedim. İşin yoksa, Kemal'i göndereyim seni alsın birlikte yapalım."Poyraz'ın sunduğu teklifi bir anlık durup, düşündüm.
"Olur aslında."
"Tamam, Kemal birazdan yanında olur. Sen beni neden aramıştın?"
"Sanem, bizi akşam yemeğine evine davet ediyor. Eğer senin için de uygunsa, gidelim mi?"
"Olur, gideriz."
"Tamam, o zaman birazdan görüşürüz."
"Görüşürüz, karıcığım."Poyraz ile yaptığım aramayı sonlandırmamın ardından, Sanem'i arayıp buluşmamızı kesinleştirdim. Sanem ile telefon konuşmamız son bulduğunda, büromda spor için uygun kıyafet var mı diye dolabıma baktım. Fakat tahmin ettiğim gibi, yoktu. Çantamı omzuma takarak, büromdan çıktım. Bürodan, çıkar çıkmaz Mert beni karşıladı.
"Buyurun, Hazan hanım."
"Eve gidiyoruz, Mert."
"Emredersiniz, Hazan hanım."
"Emir değil, rica Mertciğim."~•~
Poyraz Gediz'den;İçimde öyle bir öfke vardı ki saatler geçmesine rağmen, azalmıyor aksine artarak katlanıyordu. Bende çözümü, spor yapmakta bulmuştum eğer şuanda boks torbasını yumrukluyor olmasaydım yüksek ihtimal, Bulgaristan'da bir boksörün yüzünü yumrukluyor olacaktım. Ama bu konu hakkında, Gece'ye söz verdim öfkelendiğim zaman, aklımın estiği yere basıp gitmek yoktu. Aklımın estiği yere gidemeyince, spor salonuna gelmek zorunda kalmıştım.
"Öğrenmeyecek."
Kum torbasına atılan bir yumruk.
"Gece, hiçbir şey..."
Bir yumruk daha.
"Öğrenmeyecek."
Ard arda attığım yumruklarla, kum torbası ileri geri sallanıyor tavana bağlı olduğu zincirlerden, ritmik sesler yükseliyordu.
"Benden gitmesine, izin vermeyeceğim."
Bir yumruk daha.
"Babam yüzünden, karımı kaybetmeyeceğim!"
Kum torbasına attığım son yumrukla birlikte, nefes nefese bir şekilde minderlerin üzerine oturdum. Soluklarım, spor salonunda yankılanırken bir anda spor salonunun kapısı açıldı ve Gece üzerinde spor kıyafetleriyle içeri girdi. Beni gördüğünde, tebessüm ederek yanıma doğru koşmaya başladı. Yüzünde ki tebessümü, koşarken sağa sola sallanan at kuyruğuyla o kadar güzeldi ki. Kollarını, boynuma dolayarak bana sarıldığında bende tek kolumu beline doladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanunsuzların Şehri
RomantizmHayatın savaşçı olmaya zorladığı iki insan, hayat ile girdikleri savaşta biri adaleti, diğeri de adaletsizliği kendine ilke edinmişti. Kurtuluş yolunu arayan tehlikeli bir adam ve yeni mezun bir avukat. Acemi avukat, bürosunu şeytanın hükmünde olan...