-Seninle geliyorum baba.
-Çağrı emin misin? Sabah düşünmek istediğini söylemişt-
-Düşünecek bir şey yok, ben kararımı verdim.
-Tamam o zaman, kaydını almak için gelirim öğleden sonra okula.
Babasını cevaplamadan telefonu kapatıp cebine koydu. Zeynep oturduğu yerden ona doğru dönmüş, kiminle ne konuştuğunu anlamaya çalışıyordu. Çağrı ağır adımlarla yanına geldi.
-Babamla konuşuyordum.
-Yüzünün haline bakılırsa konuştuğun şey pek de hoşuna gitmemiş gibi duruyor?
-Öyle sayılır, diyerek Zeynep'i geçiştirdi Çağrı. Yaptığının yanlış olduğunun farkındaydı. Hatta yanlıştan da ziyade sevgilisine haksızlık yaptığını düşünüyordu. Onun adına cevaplamıştı kendi sorularını ve işin içinden böyle sıyrılmaya çalışmıştı.
-Çağrı, bir sorun mu var?
-Yok hayır, bir sorun yok.
Sana haber vermeden yurt dışına gitme kararını almam dışında bir sorun yok, diye geçirdi içinden.
-Çok kötü bir yalancısın, biliyorsun değil mi, dedi Zeynep imayla gülerek. Daha sonra Çağrının elinin üzerine elini koyup hafifçe sıktı.
-Hadi anlat bana. Her ne ise bir çözümünü buluruz, biliyorsun.
-Anlatacağım bir şey yok Zeynep, diyerek masadaki elini çekti Çağrı. Bu tavrı Zeynep'i afallatmıştı. Kaşları çatık bir halde Çağrıya baktı.
-Ben mi bir şey yaptım anlamadım ki? Birkaç gündür ne mesajlarıma ne de aramalarıma dönmedin zaten şimdi de böyle davranıyorsun, ne oluyor anlamıyorum.
-Bir şey yok diyorum Zeynep sorup durma artık!
-İyi tamam, sormuyorum hiçbir şey. Otur burada böyle tek başına!
Seslerinin yükselmesiyle kafeteryadaki herkesin bakışları ikisine dönmüştü. Zeynep de üzerinde hissettiği bakışlardan ve Çağrının tavırlarından fazlasıyla rahatsız olmuştu. Hışımla masadan kalkıp sınıfa gitti. O kadar sinirliydi ki giderken Cemre'ye çarptığının farkına varmamıştı.
Çağrı verdiği tepkiden anında pişman olup arkasından gitmeye niyetlense de tekrardan olduğu yere oturdu. Gitse bile ne söyleyecekti ki? Ellerini saçlarının arasından geçirdi sinirle. Babasını arayıp verdiği karadan vazgeçtiğini söylemeyi düşündü bir an. Ama çocuk oyuncağına çevirmek istemiyordu bu işi. Gerçi şu an ki hal ve hareketleri de mantık çerçevesinde değildi. Sağlıklı düşünemiyordu Çağrı. Masadaki sandalyenin çekilmesiyle kafasını kaldırıp karşısındakine baktı. Gördüğü kişiyle biraz olsun rahatladığını hissetti.
-Zeynep'le mi tartıştınız siz?
Bir şey demeden başıyla onayladı.
-Az önce belki de ilk defa Zeynep'e sesini yükselttin, farkındasın değil mi?
-İsteyerek olmadı ki Cemre.
-Biliyorum, sen bile isteye Zeynep'i üzmezsin zaten.
-O kadar da emin olma, dedi Çağrı kısık bir sesle. Az önce aldığı karar Zeynep'i üzmeye yeterdi de artardı.
-O ne demek şimdi?
Çağrıdan cevap gelmeyince Cemre üsteleyerek:
-Çağrı, bir soru sordum sana!
-Off! Bu aralar herkes bana bir şeyler sorup duruyor, dedi sitemle. Cemre Çağrının hala ne kastettiğini anlamıyordu.
-Bilmece gibi konuşup durma da olan biteni anlat artık, hadi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarası Saklı | ZeyÇağ
Teen FictionGenç kızın küçük,narin ellerini kendi avuçları arasına aldı. Başparmağıyla bileğindeki izleri okşadı silmek istercesine. Sanki yarası hâlâ tazeymiş gibi, canı acımasın diye usulca dudaklarına götürdü naif bir öpücük bırakarak. "Özür dilerim güzelim"...