Çağrı omzunda hissettiği ağırlıkla Zeynep'e doğru döndü. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. En başta uyandırmayı düşünse de bundan vazgeçti. Kızın gözlerinde uzun zamandır aşina olduğu bir yorgunluk vardı zaten,uykusuz geçirdiği birçok gecenin olduğuna emindi. Hatta muhtemelen o gecelerden kendisine de pay düşüyordu.
Ne kadar uyursa kârdır diye düşünerek karışmamaya karar verdi. Ama bu şekilde de ne kadar rahat edebileceğini bilmiyordu. En azından koltuğa kadar taşıyabilirim diye düşündü ama Zeynep pek de derin uyuyan birisine benzemiyordu. Ve uyanır uyanmaz kendisini Çağrının kollarında görürse eğer gerçekten de babası onu tek parça halinde bulamayabilirdi.
Kafasında oluşan fikirlerin kendisine yardımcı olmadığını fark edince biraz olsun düşünmeyi erteledi. Yavaş hareketlerle masadaki elini çenesine doğru yaslayarak Zeynep'i izlemeye başladı.
Gün boyu göz göze gelmemek için çabalayıp durmasına rağmen günün sonunda yine gözleri Zeynep'i bulmuştu.
Yüzünün her bir detayını incelemeye başladı Çağrı. Güzeldi,hem de çok. Ve alışılagelmişin dışında çok farklı bir güzellikti Zeynepteki. Çağrı için etrafında gördüğü kızların birbirlerinden pek bir farkı olmazdı hatta hepsi birbirinin aynısıymış gibi gelirdi hep. Zeynep bir kez daha ezberini bozmuştu işte.
Çağrı ilk defa Zeynep'e bakarken kendisini kötü hissetmiyor,kulağını tıkadığı o seslerle boğuşmuyordu. Hatta iyi hissettiği bile söylenebilirdi. Uyurken Zeynep'in gözündeki o hayal kırıklığını,öfkesini görmemesindendi belki de.
Neşeli ya da mutlu denilemezdi ama en azından kızın yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Neşesine pek tanık olduğu söylenemezdi zaten. Hatta kızı neredeyse hiç gülerken görmediğini fark etti.
Belki bir gün bana da gülümsersin. diye geçirdi içinden ama sonrasında bu düşüncenin imkansızlığıyla gülümseyen Çağrı oldu.Zeynep'in uyuduğunu fark ettiğini belli etmek istemedi. Önündeki kitabı açıp soruları çözerek ilerlemeye devam etti. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu,telefonunun çalmasıyla Zeynep irkilerek uyandı. Arayan Ege'ydi.
-Hay ben senin zamanlamanı...
Telefonu sessize alıp kenara koydu. Zeynep ise uyku mahmurluğuyla Çağrıya doğru bakıyordu. Çağrı sanki Zeynep'in uyuduğunu fark etmeyip onu izlememişçesine davranarak:
-Sen bunca saattir uyuyor muydun?
-Yok ya ne uyuması,bayılmışım öyle dedi alayla.
-Bazen gerçekten çok saçmalıyorsun Çağrı.
-Uykulu halinle bile benimle ters düşmeyi nasıl başarıyorsun?
-Bu başarıyı sana borçluyum bence,dedi gözlerini devirerek.
- Neyse ben bir elimi yüzümü yıkayayım.Çağrı eliyle Zeynepe lavaboyu gösterdi. Zeynep gittikten sonra ise omzunda yattığı kolunu hareket ettirmeye çalıştı. Saatlerdir milim dahi kıpırdatmadığı kolu hareketsizlikten uyuşmuş ve ağrımıştı.
-Yuh! Tüm soruları çözmüşsün bir de. Saatlerdir yanında uyuyorum nasıl fark etmedin gerçekten?
-İlgilenmedim pek ondandır. Ders konusunda yardımcı olmak görevimdi,uyuyup uyumadığını kontrol etmek değil?
-Bu ne umursamazlık ya. Biri yanında ölüp gitse haberin olmaz senin dedi Zeynep alayla. Sonrasında ise hemen ciddileşerek Çağrıya doğru birkaç adım geldi.
-Ya da belki de haberin olur Çağrı,ne dersin?
Çağrı beklenmedik yakınlaşmanın ve ucu Vefa'ya dokunan bu konuşmanın etkisiyle gerilmiş farkında olmadan birkaç adım gerilemişti. Yine eskiye dönmüşlerdi işte. Zeynep'in soruları ve asla alamadığı,Çağrının yüzleşmekten korktuğu,cevapları.
Kapı sesini duymasıyla Çağrı derin bir nefes aldı. Zeynep ise bu kadar yakın durduğunu yeni fark edercesine uzaklaştı Çağrı'dan.
Önder hoca tüm ısrarlarına rağmen Zeynep'i sağ salim evine teslim etmek istediği için genç kızı kendisi evine bıraktı. Eve döndüğünde ise Zeynep bir süredir olduğu gibi uyuyamamıştı. Vefa'nın ölümünden beri kendisi için de arkadaşları için de uyku bir lüks haline gelmişti adeta. Ama bu süreçte ilk defa Zeynep birkaç saatliğine de olsa uyuyabilmişti ve bu uyku düşmanım dediği insanın omzunda olmuştu.
Haftaların yorgunluğu,normal diye geçiştirse de, Çağrının yanında uyuduğu uyku uzun zamandır hasret kaldığı bir uykuydu.Belki de yorgunluğunun en büyük sebebi olan insanın omzunda dinlenmek,ne garip bir tezatlık diye düşündü.
*
Sinan,Ali ve Zeynep sabah erken bir saatte sınava gireceklerinden çabucak okula vardılar. Sınav olacakları sınıf henüz hazır olmadığından kantinde beklemeye karar verdiler. Oturdukları masanın hemen karşısında Çağrı Ege ve Hazal vardı.
-Bugün okulda son gününüz demek... Valla özleyeceğim sizi, Zeynocum en çok da seni özleyeceğim ama, dedi Ege Zeynep'e bakıp göz kırparak.
-Biraz daha konuşursan seni öyle bir hale getiririm ki kimseyi özleyecek halin kalmaz,duydun mu beni!
-Ooo yine kavga ediyoruz demek ki. En sevdiğim, hadi ben hazırım.
-Bana bak lan! Uzak dur Zeyno'dan,yoksa yemin ederim tüm hıncımı senden çıkarırım.
Sinan ve Ali'nin Ege'nin üzerine doğru yürümesiyle Ege de ayaklandı. Çağrı ise sakinleştirmek istercesine elini Sinan ve Ali'nin omzuna koyarak onlarla birlikte masadan uzaklaştı. Zeynep de yanlarına geldi.
-Bu bebe ikidir Zeynoya sataşıyor. Üçüncüsünde ağzını burnunu kırarım ben bunun!
-Şu sınavı atlatın sonra istediğinizi yaparsınız. Ama şu an sakin kalmaya çalışın,herkes tek bir hatanızı bekliyor.
-Eyvallah, Çağrı dedi Ali.
-Ama bu şerefsizi daha fazla görmezden gelemem ben,zor tutuyorum kendimi!
-Kendini tek zor tutan sen değilsin emin ol diye kendi kendine söylendi Çağrı. Ege sabrını fazlasıyla zorluyordu artık. Sinirle sıktığı yumruğunu Ege'nin suratında patlatmamak için zor duruyordu şu an.
-Boşverin şunu ya,tek odağımız sınav şu an gidelim hadi.
Zeyneplerin kantinden çıkıp sınıfa doğru gitmesiyle birlikte Çağrı hışımla Ege'nin olduğu tarafa döndü. Ege ise hâlâ olayın dalgasındaydı.
-Noldu bro? Pek bir gerginsin, rahatlasana biraz ya.
-Rahatlamamın tek yolu seni bir güzel dövmemden geçiyor şu anda "bro"! Sana Zeynep'e karışma demiştim.
-Allah Allah... Oğlum senin ağzından," ben katil oldum" lafı eksilmezdi. Şimdi Zeynep adını bile ondan daha çok duyuyorum. Ne iş?
-Sanane Ege, ne diyorsam onu yap!
-Asıl Zeynep'ten sana ne Çağrı, ne oluyor yoksa aşık mı olmaya başladın yoksa o kıza?
-Aynen öyle,aşık oldum Zeynep'e!
Çağrı bunu neden söylediğini,doğru ya da yanlış olup olmadığını bilmiyordu. Bilmediği bir başka şey ise tüm bunlar olurken Zeynep'in hemen arkasında oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarası Saklı | ZeyÇağ
Novela JuvenilGenç kızın küçük,narin ellerini kendi avuçları arasına aldı. Başparmağıyla bileğindeki izleri okşadı silmek istercesine. Sanki yarası hâlâ tazeymiş gibi, canı acımasın diye usulca dudaklarına götürdü naif bir öpücük bırakarak. "Özür dilerim güzelim"...