-38-

1.1K 80 62
                                    

Çağrı akşama kadar arabasıyla öylece turlayıp durmuştu. Olayın üstünden zaman geçtikçe biraz daha sakinleşiyor,kafasında bazı şeyler daha da netleşiyordu.

Aslında öfkesi Zeynep'e değil babasını o hale getirenlereydi. Ama bunun acısını farkında olmadan Zeynep'ten çıkarmıştı. İçten içe yaptığı şeyin yanlış olduğunu biliyor ama kendisine itiraf edemiyordu. Çünkü Zeynep'i üzmekte kendisine düşen bir pay varsa eğer bunu bilmeyi olabildiğince ertelemek istiyordu.

Eve geldiğinde tekrardan kapıyı anahtarıyla açtı. Sabahki manzaranın aksine ev oldukça derli toplu gözüküyor, her şey yerli yerinde duruyordu. Bunun üzerine rahat bir nefes aldı Çağrı. En azından babası biraz olsun kendisini toparlamıştı.

-Çağrı hoş geldin oğlum.

Balkondan kendisine seslendiğini görünce yanına gitti. Masadaki çilingir sofrasını görünce kaşları hayretle havaya kalktı. Pekala,deminki düşüncelerini geri alıyordu. Babası toparlanmak bir yana dursun daha da dağılmaya niyetliydi anlaşılan.

-Pek hoş bulduğum söylenemez ama,neyse...

Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Kolunu demir korkuluklara koyup kafasını oraya yaslayarak gökyüzüne baktı Çağrı. Düşüncelerinden uzaklaşmayı deniyordu ama gökyüzüne bakmak bile aklına Zeynep'i getirmişti.

Üzüldüğünde ya da kafasına bir şey takıldığında gökyüzüne baktığını söylemişti Zeynep. Acaba şu anda da öyle yapıyor muydu?

-Neyin var senin?

Çağrı,babasının ona yönelttiği soruyu duymamıştı bile. Önder de bu durumu fark edince sorusunu yineledi.

-Hiç,hiçbir şey yok ya.

-Çağrı bırak yalanı da anlat ne olup bittiğini?

-Baba gerçekten hiçbir şey y-

-Zeynep'le aranız bozuldu değil mi?

-Yuh,nereden anladın?

-Seni bu kadar üzen başka bir şey olamaz çünkü,dedi kendinden emin bir tavırla. Daha sonra elindeki bardağı hafifçe masaya vurarak:

-Hatta arttırıyorum, aranızın bozulmasına da sen sebep oldun.

-Bilmiyorum... biraz öyle oldu galiba.

-Anlat bakalım,neler oldu?

-Bu gece bir şeyleri anlatması gereken sen değil misin baba?

-Evet Çağrı,seni dinliyorum.

Babasının, sorusunu görmezden geldiğini fark edince pes ederek anlatmaya başladı. Olanları anlattıkça Önder'in yüzü şekilden şekile giriyor,oğlunun olayı nasıl bu hale getirdiğine bir anlam vermeye çalışıyordu. Çağrı da babasının daha fazla böyle bakmasına dayanamayarak:

-Ya baba bakma bana öyle. Hem sen hep demez misin karşındaki insanla empati kur,onu daha iyi anlarsın diye. Bende seninle empati kurdum işte.

-Canım oğlum,güzel oğlum benim kafası arada bir çalışan oğlum,dedi sabır dilercesine.

-Ben onu bu gibi durumlar için mi söyledim sence?

-Nasıl yani?

-Bak,Derya ile olan meselem beni ve onu ilgilendirir. Tamam sen de benim için üzülüyorsun anlıyorum ama üstesinden gelebilirim ben bunun Çağrı. Kaç yaşında insanlarız biz sonuçta,sizin kendinizi bizle bir tutmanız nasıl bir saçmalık?

-Ya ama baba-

-Ne ya baba! Siz daha on sekiz yaşında değil misiniz? Gidin eğlenin gezin tozun gençliğinizi yaşayın. Bırakın da bizim mevzumuzu biz düşünelim. Size ne oluyor?

Yarası Saklı | ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin