Çağrı'dan
Bir süre daha birbirimize sarılı kaldık. Sonra Zeynep yavaşça tereddütle sardığı kollarını çözerek benden ayrıldı. Bu durumdan pek hoşnut olmasam da istemeye istemeye kendimi geri çektim bende.
Teşekkür etmek istercesine gözlerime baktı. Bende başımı hafifçe sallayarak teşekkürüne karşılık verdim,bir kez daha susarak anlaşmıştık.Yan yana Tozluyaka'ya doğru yürümeye devam ettik. Zeynep biraz daha sakinleşmiş gözüküyordu. Ama yine de ara ara gözleri uzaklara dalıyor,sessizliğine daha çok gömülüyordu. Evet,sustuğu zamanlarda da anlıyordum onu ama bu kadar uzun süren sessizlik beni huzursuz etmişti ister istemez. Üstelik eksik de hissediyordum sesini duymadan. Gözlerinin tekrar dolduğunu fark ettim.
-Keşke şu an yanımda bir mendil olsaydı,ama yok. Aslında takım elbisem olsaydı mendil işini de çözmüş olurduk. O takım elbiselerin cebindeki mendil aslında kadınlar içinmiş,biliyor musun? Gerçi benim henüz bir takım elbisem de yok. Aslında bir ara giymeyi düşündüm, babamda görünce özenmiştim ama sonra-
-Çağrı.
Ne anlattığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Aklıma gelen cümleleri söylüyor ve kelimenin tam anlamıyla saçmalıyordum ta ki Zeynep'ten adımı duyana kadar. Bana seslenmesiyle birlikte lafımı tamamlamadan ona doğru çevirdim bakışlarımı.
-Efendim? Biraz saçmaladım sanırım. Hatta biraz değil çok saçmaladım. Ama söylediklerim doğru gerçekten o mendil kadınlar için-
Şu an kendime ne kadar küfür etsem azdı. Kelimenin tam anlamıyla aptal gibi davranıyordum şüphesiz. Yapmak istediğim tek şey Zeynep'in kafasını dağıtıp biraz olsun anda kalmasını sağlamaktı ama bu gidişle kızı kendimden daha da uzaklaştıracaktım.
-Ben Alileri çağırayım istersen. Onlar sana daha iyi yardımcı olur. En azından benim gibi saçmalayıp durmazlar,dedim ellerimi saçlarıma doğru götürerek. Utandığım zamanlarda genelde böyle yapardım. Ve şu an utançtan kafamda bir tel bile saç bırakmayabilirdim.
-Saçmaladığını düşünmedim... Yani tamam dürüst olmak gerekirse anlattığın şeyler biraz ilginç ama neden yaptığını anlıyorum. O yüzden de... teşekkür ederim, bugün için,yanımda olduğun için.
Teşekkür mü etmişti o? Zeynep ilk defa bana karşı kızıp sinirlenmemiş hatta iyi bir şey söylemişti. Bu an tarihe geçmeliydi.
-Ben teşekkür ederim! Yani şey rica ederim. Umarım daha iyisindir.
-Biraz daha iyi sayılırım. Hem en azından kafamı dağıtacak başka bir şey var kafamda.
-Öyle mi,neymiş o?
-Takım elbiselerin mendilinin neden kadınlar için olduğu ve senin bu bilgiye nasıl ulaştığın,dedi gülümseyerek.
Ardından birkaç şey daha söylemişti ama benim tüm odağım gülümsemesindeydi, o kadar güzel o kadar içtendi ki...
Bu bana bahşedilen bir gülümsemeydi. Ne kadar saçmalamış olsam da benim payım vardı bunda. Sebep olduğum en güzel şeylerden birisi olabilirdi bu.
-Çağrı,orada mısın?
-Efendim? Ah,evet pardon dalmışım. Ne söylüyordun?
-Neredeyse evime kadar yürüdük,onu diyordum. Bundan sonrasını tek başıma giderim. Zahmet etme.
Onunla bir bu kadar yolu daha seve seve yürüyebilecekken Zeynep'in bunu benim için zahmetten sanmış olması tuhaftı. Yine de üstelemek istemedim. Vedalaştıktan sonra dönüp gideceğim esnada aklıma gelen soruyla duraksayıp Zeynep'e seslendim.
![](https://img.wattpad.com/cover/316957454-288-k466271.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarası Saklı | ZeyÇağ
Novela JuvenilGenç kızın küçük,narin ellerini kendi avuçları arasına aldı. Başparmağıyla bileğindeki izleri okşadı silmek istercesine. Sanki yarası hâlâ tazeymiş gibi, canı acımasın diye usulca dudaklarına götürdü naif bir öpücük bırakarak. "Özür dilerim güzelim"...