-43-

958 73 11
                                    

Zeynep'ten duyduğu şeyler Çağrıyı darmadağın etmişti adeta. Bunu dinlemesi bile bu kadar ağırken her şeyi bizzat yaşayan sevgilisine baktı içten bir üzüntüyle. Onu o raddeye getiren her şeyden ve herkesten nefret ediyordu Çağrı. Hüznü bile yakıştıramadığı sevgilisinin ölümle burun buruna gelmiş olması korkunç bir durumdu. Bunca zamandır o izleri fark edemediği için kendisine kızıyor, aptal gibi hissediyordu. Tekrardan Zeynep'in ellerini tuttu. 

-Ben nasıl görmedim nasıl fark etmedim bunca zamandır,dedi sayıklarcasına.

Zeynep Çağrının kendisini suçlamasına itiraz ederek başını sağa sola salladı.

-Ben görmeni istemedim Çağrı,senin bir suçun yok ki.

Ama bu sözler Çağrıyı rahatlatmıyordu. Hala kendisine kızmadan edemiyordu. Ellerini Zeynep'in ellerinden ayırıp saçlarının arasından geçirdi. Bir yandan da kafasını toparlamaya, duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu ama zordu. Her şey gözlerinin önünden geçiyordu birer birer. 

Zeynep'i göremediğinde annesinin panik yapmasını,genç kızın ellerinin sürekli bileklerinin üzerinde olması gözünün önüne geliyordu. O an idrak edememişti ama şimdi bazı şeyler yerine oturuyordu.

Okula geldiği ilk günler,Zeynep ondan nefret ettiği halde kendisi çatıya çıktığında neden saatlerce orada beklediğini anımsadı Çağrı.Zeynep ölümün kıyısında dolaşmıştı çünkü  ve aynı şeyi o zamanlar sevmediği bir insan bile olsa, bir başkasının yaşamasına izin vermemişti.

Ve de şimdi anlıyordu Zeynep'in neden on beş yaşındayken onunla tanışmak istemesini... Çünkü Çağrı geç kalmıştı Zeynep'e.

Genç kızın; küçük,narin ellerini kendi avuçları arasına aldı. Başparmağıyla bileğindeki izleri okşadı silmek istercesine. Sanki yarası hala tazeymiş gibi...Canı acımasın diye usulca dudaklarına götürdü. Naif bir öpücük bırakarak:

-Özür dilerim güzelim, diyebildi sadece.

-Sana bu kadar geç kaldığım için özür dilerim.

Zeynep hiçbir şey demeden öylece duruyordu. Çağrı hayatına girdiğinden beri sevilmenin ne olduğunu öğrendiğini düşünüyordu. Ama bu gece tüm benliğiyle hissediyordu bunu. Şimdi anlıyordu Zeynep;sevilmek için saçlarını da, bileklerini de kesmesine gerek yoktu. Saçlarını öpen, bileklerindeki izleri tüy kadar hafif dokunuşlarla seven bir Çağrısı vardı çünkü. Değil ölüme gitmek, kıyısından dahi geçmeyecekti bundan sonra. Hem kendisi için hem de Çağrı için. 

Zeynep devamında da neler olup bittiğini anlatmak istiyordu. Artık yarasını saklamaktan yorulmuştu. Karşısındaki adam da zaten buna gerek olmadığını ispatlamıştı defalarca. Bazen bir hareketiyle, bir sözüyle veya göz göze geldikleri kısacık herhangi bir anda...

Çağrının da dinlemeye hazır olduğunu gördüğünde derin bir nefes alarak devam etti.

-Gözlerimi hastanede açtım. O kısım da hayal meyal hatırımda ama o insanların kınayan bakışlarını ve söylenmelerini unutamıyorum bir türlü. Bir suçluymuşum gibi davranıp durdular bana biliyor musun? Kendimden başka kimsenin canını yakmamıştım ben oysaki, diyerek başını öne eğdi.

-Benim canımı hiçe sayıyorsun o zaman şu an,dedi acı bir tebessümle.

-Çağrı... sende kızma bana ne olur.

-Kızmıyorum, istesem de kızamam ben sana. Ama ne olur bir daha böyle bir şey yapma Zeynep, nasıl yaşarım ben sensiz?

-Yapmayacağım, bir daha olmayacak.

-O cam parçası neden hala sende peki?

-Unutmamak için, günün birinde yine öyle hissedersem eğer-

Yarası Saklı | ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin