-20-

1.9K 110 35
                                    

1 hafta sonra

Çağrı'dan

Egenin sınıfta söylediği laftan beri kendimi toparlayamamıştım. Tekrardan eskiye dönmüştüm sanki. Yine vicdanımla baş başa kaldığım, doğru dürüst hatırlamadığım bir olayın suçlusunu kendim olarak gördüğüm o korkunç günlere.
Okula dahi gitmemiş, telefonuma doğru düzgün bakmamıştım. Yalnız kalmalı ve o gece yaşananları netleştirmeliydim ama olmuyordu. Bir yerden sonra her şey kafamda allak bullak oluyor ve sinir krizleri geçirip kendime zarar vermekten başka bir şey yapmıyordum. Babam ise bu durumun iç yüzünü bilmediği için bendeki bu hallere anlam veremiyor ama oldukça endişeleniyordu.

Bir de bir haftadır benden doğru düzgün haber alamayan Zeynep vardı tabii. Kim bilir o ne haldeydi,umarım iyidir diyordum hep kendi kendime. Onun üzgün olma ihtimali bile canımı öylesine sıkıyordu ki.
Tek istediğim onunla olmaktı. Birlikte bisiklet sürelim, ufak tefek atışalım, öylece sarılı kalalım ve hiç ayrılmayalım istiyordum.
Ama yapamazdım işte... kardeşi dediği insanın katiliydim belki de ben, bilmiyordum. Bunu öğrenene kadar da onun yanında duramaz onu da yanımda tutamazdım.

Ondan ayrı kalmak o kadar zordu ki benim için. O yüzden bu konuda güvenemiyordum kendime. Her an kendimi onun yanında bulabilirdim. Şu kısacık süreçte bile o kadar çok özlemiştim ki Zeynep'i. Daha fazlasına ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum.

-Düşün Çağrı, dedim kendi kendime bir kez daha.

-O geceyi düşün, hatırlamaya çalış, hatırlamak zorundasın, hatırlamak zorundasın.
Ard arda sayıklayıp duruyordum yine ama olmuyordu, kafamda oturmayan o kadar çok şey vardı ki. Kendimi telkin etmeye çalışıyordum ama olmuyordu, ellerimi saçlarımın arasından geçirdim hiddetle.

Oturduğum yerden kalkıp odada bir oraya bir buraya dönüyordum. Bir kez daha delirmenin eşiğine gelmiştim.

-Hatırla Çağrı, hatırla, hatırla, hatırla...

Gözlerimi kapatıp düşündüm tekrardan o geceyi, Hazala saldıranın Vefa olduğunu düşündürtmüşlerdi bana ben de o sinirle Vefayı dövmüştüm aldığı darbeyle kafasını çarpıp yere düşmüştü. Peki sonra, sonra ne olmuştu?

Ölmüş müydü, yoksa hala hayatta mıydı? Ege ve Berke o geceyi sorduğumda hep aynı şeyleri anlattılar bana.

-O çocuğu sen öldürdün Çağrı! Nabzına baktık ama hayatta değildi, sonrasında da sırf sen yanma diye Berk senin için kendini ateşe attı, o yüzden susacaksın oğlum! Bunu bize borçlusun.

- Siz benim suçuma mı ortak oldunuz yani? Benim için kendinizi ateşe attınız resmen.

-Arkadaşız oğlum biz, bugün biz senin için yaparız bunu yarın da sen bizim için.

Hatırladığım o cümleyle histerik bir kahkaha attım.

-Arkadaşmış, sikeyim lan sizin arkadaşlığınızı!

Elime geçen ne varsa sağa sola fırlattım yine. Hatırlayamadığım her saniyeyle sinirim katbekat artıyordu.

Sakinleşmeye çalıştım tekrardan. Gözlerimi kapatıp bana iyi gelecek bir şeyi düşündüm. Hemen gözümün önünde belirdi o güzel yüzü,Zeynep.

Yaşadığımız birçok an geldi aklıma. Onu düşündükçe biraz daha sakinleştiğimi rahatladığımı hissediyordum. Ona dair en ufak bir şey bile bana o kadar iyi geliyordu ki.

Tam o esnada Zeynep'in görüntüsü gitti gözlerimin önünden. Vefa belirdi bir kez daha. Yine dağılmış en başa dönmüştüm işte.

-Allah kahretsin, Allah kahretsin! Ne yaptım ben, ne yaptım ne yaptım!

Yarası Saklı | ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin