"Hadi beyler uzatmayın. Daha yatakhaneye gidip eşya alacağız, derse geç kalmayalım." dedi Hermione. Birinin durumu toparlaması gerekiyordu. Harry boğazını temizledi.
"Evet, hadi gidelim." dedi ve önden yürümeye başladı. Ron da ona yetişti ve ikili kimsenin duyamadığı şeyler fısıldaşarak ilerlemeye başladılar.
Harry ve Ron, çapulcularla aynı yatakhanede kalma kararı alırken, Hermione ve Vanessa da Lily ve Alice ile aynı yatakhanede kalıyorlardı. Çapulcuların yatakhanesi biraz kalabalık olsa da sorun etmiyorlardı. Orada eşyalarını ve ders için gerekli malzemelerini alıp çıktılar ve adeta bir erkekler grubu olarak iksir sınıfına doğru ilerlemeye başladılar. Kızlar bir kısa duş alıp gelme kararı almışlardı. Hızlıca derse geleceklerinden emindiler zaten. Hem Hemione ve Lily'nin olduğu bir ortamda derse gecikmeleri pek mümkün değildi.
"Hey Ron! Bir baksana." Ron duraksadı ve kendisine seslenen Sirius'a döndü.
"Efendim Sirius?"
Sirius önce bir duraksadı, sanki sorup sormamakta kararsız gibiydi. En sonunda kararını vermiş olacak ki bir çırpıda sordu.
"Harry'in annesi yani benim eşim kim? Harry'e sormak istedim ama nasıl soracağımı bilemedim."
"Neyi?" diye aniden arkalarında beliren Harry ile Sirius bir an irkildi.
"Hep böyle sessiz mi yürürsün sen?" dedi.
"Evet, alışkanlık işte." Yetimhaneden kalma kısmını içinden kendisi ekledi.
"Her neyse, neyi bana soracaktın baba?"
"B-baba mı?" Sirius'un gözleri kocaman olmuştu. Aynı şekilde Harry'nin de, sanırım bilerek söylememişti.
"Affedersin, özür dilerim. Şaşıracağını tahmin etmeliydim." diye özür dilese de açıkçası hafif buruk ve kırgın gözükmüştü.
"Ah hayır! Sorun değil, tabii ki sorun değil. Sadece hiç beklemiyordum. Vay be... Baba ha? Ben baba mıyım ya? Hiç düşünmezdim biliyor musun? Benden baba olmaz ki? Sorumsuz ve dikkatsizim ben. Nasıl baba olunur bilmem ki?" Harry gülümsedi sakince.
"Emin ol, iyi bir baba olacaksın. Çoğu kişinin aksine çok iyi bakacaksın. Sen mükemmel bir babasın ve ben seni çok seviyorum." Sirius'un gözleri dolduğunda utanmaması için önüne dönerek yürümeye devam etti Harry.
Konuşurken bir yandan da ilerliyorlardı. Ron onları yalnız bırakabilmek için ilerleyip kalan çapulcuların yanına gitmişti çoktan.
"Tamam, peki, bana ne sormak istiyordun?" diyerek konuya döndüğünü belirtti.
"Ah, acaba, annen kim?" Harry'nin adımlarının bir an duraksayıp sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ettiğini gördü Sirius.
Harry bir an ne cevap vereceğini tartıştı kendi kafasında. Adam gelecekte evlenmemişti ki. Evli değilsin derse boyu kadar çocuğunun nasıl olduğunu sorardı. Harry de ben evlatlığım demezdi, senin aslında sadece vaftiz oğlundum demezdi, diyemezdi. Hemen ardından vereceği cevabı kararlaştırdı.
"Sevdiğin birisi var mı?" Sirius soruya tek kaşını kaldırdı.
"Hayır?"dedi dürüstçe.
"O zaman söyleyemem cevabı baba." Ne alakaydı ki, Sirius anlamadı. Üstelik James'e Lily ile evleneceğini söylemişti, kendisine neden kiminle evleneceği söylenmiyordu?
"Ama James'e söyledin." diye adeta mızmızlandı.
"Ama aynı şey değil baba. James Lily'i zaten seviyordu, ben sadece onayladım. Sen ise sevdiğin birinin olmadığını söylüyorsun. Eğer sana evleneceğin kişiyi söylersem, kendini onu sevmek zorunda hissedersin. Üstelik biz giderken hafızalarınızı sileceğimiz için kendini birden sevmediğin biriyle çıkarken bulursun. O yüzden söyleyemem sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...