Harry o gece tam beş saat uyuduysa ve uykusu boyunca "oğlum" kelimesinin mutluluğuyla gülümsediyse, bunu babasından başka bilecek kimse yoktu.
Harry oraya geldiklerinden beri en uzun uykusunu uyudu. En fazla bir buçuk iki saat uyuyabilen çocuk tam beş saat uyudu o gece.
"GRYFFİNDOR! GRYFFİNDOR! GRYFFİNDOR! HAYDİ GRYFFİNDOR! BASTIR TAKIM!"
Harry'nin attığı bu çığlıklar Remus'un ona şaşkınlıkla bakmasına sebep oluyordu. Ron ve Hermione Remus'a bakıp kahkaha atıyorlardı. Sonunda Hermione ona eğildi ve sesini duyurmaya çalışarak konuştu. Etrafları o kadar gürültülüydü ki kendi düşüncelerini bile duyamıyorlardı.
"Harry Gryffindor arayıcısı. Arayıcı olduğu için inanılmaz heyecanlı olur maçlarda. Şuan coşuyor sanıyorsan yanılıyorsun, bu daha hiçbir şey. Genelde maçlardan sonra sesi tamamen kısılır."
Hermione'nin konuşması devam edecekti aslında. Ama Harry'nin çığlığı ile bölündü.
"İŞTE BU BE! İŞTE BU! KİMİN KUZENİ BE! HELAL SİRİUS!"
Sirius'un sayı yapmasıyla beraber Harry ayağa kalkmış yumruk yaptığı elini havaya savurarak tezahürata başlamıştı. Remus ona büyümüş ve hafif korkmaya başlamış gözlerle bakarken Gryffindor kulesinin seyircileri aşırı coşkulu arkadaşlarına gülmeye başlamıştı. Hermione kahkaha atarken Harry'nin cüppesini tutup aşağı çekmiş, oturmasını sağlamıştı.
Harry oturduğu yerde elini çenesine dayadı ve maçı izlemeye devam etti.
"Harry! James harekete geçti!" James arayıcıydı. Onun harekete geçmesi demek Altın Snitch'in görülmesi demekti. Ron'un cümlesi ile beraber Harry kızıl saçlı dostunun kolunu tuttu. Ron da eşit derece heyecanla onun omzuna attı kolunu. Yaklaşık bir dakika sonunda Sunucu Frank Longbottom'ın cümlesi ile beraber Ron ve Harry ayağa fırlamış, zıplayarak çığlıklar atmaya başlamışlardı.
"JAMES POTTER ALTIN SNİTCH'İ YAKALADI! GRYFFİNDOR 150 PUAN ALDI! MAÇIN KAZANANI 220-70 İLE GRYFFİNDOR OLUYOR! HELAL BE JAMES!"
"Tarafsız ol Longbottom!"
"Pardon Profesör McGonnagal."
O akşam; Gryffindor salonundaki kutlamaya ateş viskisi sokmayı başaran Çapulcular, mutfaktan çeşit çeşit yiyecek ve içecek getiren Ron, parti için McGonnagal'dan izin alan Hermione ve Vanessa, bildiği şarkı çalmasını sağlayan büyülerle ortak salonu coşturan Harry sayesinde dolu dolu geçmişti.
Ertesi sabah kalktıklarında Gryffindor öğrencilerinin yarısıından fazlası Madam Pomfrey'in yanına gidip Acı Dindirici İksir almıştı. Revire gelen kırmızı-altın kravatlı her öğrenci ile Poppy içini çekiyor ama gülümsemesini gizlemeyi de başaramıyordu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Harry Gryffindor ortak salonundaydı. O, Vanessa ve Remus koltuklara çökmüş, Biçim Değiştirme ödevini yapıyorlardı. Peter köşede son Hogsmade gezisinde aldıkları şekerlemelerden yerken, Sirius bir Quidditch dergisi okuyordu. En köşedeki James ise Çapulcu Haritasını izliyordu.
Onlardan biraz uzakta oturan Lily ve Hermione ise ertesi gün iksir dersinde hazırlayacakları iksir hakkında sohbet ediyorlardı.
O gün 24 Aralıktı. Yarın Düello Günü'ydü. Bunun bilgisi tüm öğrencilerin, özellikle düelloya katılacak tüm öğrencilerin hiçbir şeyi umursamadan erkenden yatmasına sebep olmuştu. En azından Çapulcular hariç tüm öğrencilerin.
Harry her gün ailelerinin gelip onları almasını bekliyordu.
Elindeki tüy kalemi parşömenin yanına bıraktı. Ellerini geriye attı ve arkasına doğru yaslanarak gerindi. Kendisinden sonra aynı hareketi yapan Remus'un sırtından yükselen çatırtılar Harry'nin yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu. Dolunay 28 Aralıktaydı. Henüz dört gün vardı. Remus'un sırtında hafif gerginlikler vardı. En yoğun ağrısı ve yorgunluğu 27 Aralıkta ve ertesi gün yani dolunayın olduğu günde olacaktı.
Henüz Severus Snape kurtboğan iksiri yapmadığı için Remus'un dolunayları acılı geçiyordu, oldukça acılı ve tehlikeli. Orada oldukları süre boyunca iki dolunay geçirmişlerdi. Ekim dolunayı ve kasım dolunayı. Aralığın dolunayı dört gün sonraydı. Eh, onlar da ekimin ilk haftası gelmişlerdi oraya. Bu iki dolunayda Remus yanına gelmelerini kesin bir dille reddetmişti. Harry her ne kadar bundan nefret etse de onun isteğine saygı duymuştu.
Çapulcular sabaha kadar Bağıran Baraka'dayken Altın Üçlü ve Vanessa ortak salonda onları beklemişti. Vanessa Remus Lupin'in kurt adam olduğunu bilmiyordu ancak bu üçüncü sınıfta dolunaydan sonraki gün aniden işi bırakmasını ve yüzündeki o gizemli ve havalı yara izlerini açıklardı. Adamın haketmediği halde çektiği acı ona dokunmuştu. Zaten hep yaşadıkları üzüntüyü hiç hak etmeyenler, mutluluğu en çok hakedenler acı çekmiyor muydu?
Düello Gününe bildiği kadarıyla Ephumia ve Flaemont Potter, Orion ve Walburga Black, Abraxas ve Belinda Malfoy izleyici olarak gelecekti. Başka kimlerin geldiğini bilmiyordu. Voldemort'un gelmeyi isteyeceğini ya da herhangi bir ölüm yiyeni tüm öğrencileri dikkatle izlemek üzere göndereceğini tahmin ediyordu.
Sonuçta adam şuan güçlenme ve taraftar toplama dönemindeydi. Güçlü ve yetenekli öğrencileri kendi yanında görmek isteyecekti. Harry bu düşüncelerle beraber eşyalarını topladı. Ödevi bitmişti. Bu sırada James elindeki haritayı bırakmıştı. Remus'un arkasına geçmiş, omuzlarına koyduğu elleriyle kaslarını sıkarak gence masaj yapıyordu. Remus gergin kaslarını yumuşatan hareketlerle beraber gözlerini yummuş, huzurlu bir şekilde içini çekmişti. Bu sırada Harry yatakhaneden Kaymakbirası kapmış gelmişti kendine.
Remus'un iyice gevşediğinden emin olduğunda James oradan ayrıldı. Arkasını dönüp Sirius'a baktığında gencin çok garip bir ifadeyle Çapulcu Haritası'na baktığını gördü. Yanına gitti ve omzunun üstünden haritaya baktı. O sırada Sirius Harry'e seslendi.
"Hey, Harry! Sanırım buna bir göz atsan iyi olacak."
Harry kaşlarını hafifçe çatarak kalktı. Elinde içeceğini tutarak onlara ilerledi. Haritaya baktı. Gayet normaldi. Gryffindor ortak salonunda onların ismi vardı. İçeceği yudumlarken Sirius'un parmağıyla gösterdiği noktaya baktı. Müdür odasına...
İçeceğin boğazına kaçmasıyla beraber sertçe öksürmeye başladı.
Gözleri müdür odasını gösteren kısma takılı kalırken nefesleniyordu.
İki tane Albus Dumbledore, James Potter, Sirius Black, Remus Lupin ve Severus Snape isimlerine bakakalırken elindeki içeceği yavaşça yanındaki sehpaya koydu.
Gelmişlerdi.
Harry şokla haritaya bakmayı kesti ve Sirius'a baktı. Yavaşça sırıtmaya başlarken heyecanlı bir ses tonuyla söyledi.
"Geldiler."
Onun garip sesini duyan Hermione ona döndü.
"Kim geldi Harry?"
Lily'nin hala orada olduğunu o an hatırlayan Harry, şüphe çekmeyecek ama Lily hariç hepsinin anlamasını sağlayacak cümleyi seçmeye çalıştı.
"Ailemiz, gelmiş Mione. Ailemiz burada, müdür odasındalar."
"NE?!"
Harry Ron'un tepkisi ile beraber gülmeye başladı. İçindeki duygular muazzamdı.
"Kalkın! Hepiniz! Müdür odasına gidiyoruz, hem de hemen!" Heyecanla bağırmasıyla hepsi kalktı. Lily ise anlamayarak bakıyordu.
"Lily bizim ailemiz gelmiş, biz hemen Müdür Odası'na gidip onları görmek zorundayız." dedi Harry. Lily şüpheli bir şekilde tek kaşını kaldırdı. İnanmamıştı ama sorgulamayacaktı da. Başını sallayarak onayladı sadece. Bir yandan da 'inanmadım ama inanmışım gibi yapabilirsiniz' bakışı atıyordu.
Harry en önden fırlarken diğerleri peşinden koşuyordu.
Müdür odasına çıkan merdivenlere gelince derin bir nefes çekti. Üstünü başını düzeltti. Sonrasında merdivenleri elinden geldiğince sakin bir şekilde çıktı.
Şifreyi söylemesine gerek yoktu, Dumbledore zaten onları bekliyordu. Kapıyı tıklattığı anda kapı açıldı.
Harry heyecanla büyüyen gözleriyle içeriye bakakaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...