Ne yapacaktı? Beyni durmuştu birden. Lupin'in dudaklarını oynatarak "sarıl ve çıkar onu" dediğini duyduğunda onayladı ve sakince sarıldı kıza. Sonra onu Büyük Salon'dan çıkarttı.
Sakinleşene dek sarıldı ona. Tek kelime etmedi. Sadece sarıldılar.
"Tamam, sakinleş. Sakin ol. Geçti..." Vanessa kendini durdurmayı başardığında Severus'tan ayrıldı.
"Ne oldu az önce?" diye sordu Severus.
"Ben... Biz... Harry ile her zamanki gibi tartışıyorduk. Ama ben çok sinirlendim ve kendimi kaybettim. Bana yalan söylemekte hiç zorlanmayan birisi olduğumu söyledi. Slytherin olmamla alay ediyordu. Biz hep birbirimize böyle şeyler söyleyerek atışırız. Ama o anda bunu söylemesine nedense çok sinirlendim ve ona bir şey söyledim. Asla söylememem gereken bir şey. O konu Harry için yasaktır. Harry'nin kaldıramayacağını açıkça belirttiği bir konu. Ama ben o olayı, olayın yıldönümünde Harry'e söyledim! Bugün o olayın yıldönümü, 31 Ekim ve ben onu Harry'e söyledim..."
Severus pek anlamamıştı. Harry çok güçlü görünüyordu ve basit şeylere kırılan birisi gibi durmuyordu pek. Olayın yıldönümü mü demişti? Pek basit bir şeye benzemiyordu. Birinin ölümü, kaybı, yaralanması gibi bir şey olmalıydı. Yani Vanessa, çok kötü bir olayın yıldönümünde o olayı Harry'nin yüzüne vurmuştu, eğer Severus doğru anladıysa.
∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞
Sen daha kendi soyadın hakkında bile yalan söylüyorsun insanlara. Benim dürüstlüğümü tartmak sana mı kalmış?
Bu cümle Harry'nin kafasında dönüp duruyordu. O gün 31 Ekim'di. Harry'nin annesinin ölümüne sebep olduğu, James Potter'ın Harry'i reddettiği, Harry'nin önce Petunya Dursley'e ardından ülkedeki en acımasız, en iğrenç yetimhaneye terk edildiği gündü o gün. Sirius Black'in Azkaban'a atıldığı, Peter Pettegrew'in fare hayatına başladığı gündü. Voldemort'un Harry tarafından, daha doğrusu Lily'nin Harry'e olan saf anne sevgisi tarafından alt edildiği gündü. Harry' in cehenneminin resmi olarak başladığı gündü.
Harry o gün yataktan bile zor çıkmıştı. James'i görünce canı bir kez daha yanmıştı. Sirius'u görünce bir kez daha yanmıştı. Lily'i görünce bir kez daha yanmıştı.
Çok canı yanıyordu. Hep çok yanıyordu ancak 31 Ekim günü bu acıların tamamını tüm şiddetiyle yaşıyordu. Yetimhanedeki tüm iğrenç anılarını baştan sona baştan sona tekrar tekrar yaşıyordu. Kendini çok fazla konuda suçluyordu. Annesini özlüyordu.
Bugünleri babasıyla dayanışma içinde geçirmek biraz daha iyiyken, Harry şimdi babasına da sahip değildi. Sirius şuan 15 yaşındaydı. Harry ne yapacaktı ki? Ne yapabilirdi? Şuan babası da yoktu ve Harry nefes alamadığını hissediyordu.
Vanessa... Neden bunu yapmıştı ona? Zaten ne kadar canının yandığını bilmiyor muydu? Bir de üstüne yüzüne vurması şart mıydı? Geçmişe geldiklerinden beri James Potter'ın yüzüne bakıp arkadaşça davranmakta yeterince zorluk çekiyordu zaten. Şimdi Vanessa neden James Potter'ın onu reddedişini, soyadı konusunda hepsine yalan söylemiş olduğu gerçeğini yüzüne vuruyordu ki? Hem de tüm bunların yıldönümünde yapıyordu bunu!
Neden?
Sadece neden?
Duramıyordu. Şuanda burada duramıyordu. Boğulduğunu hissediyordu. Harry hızla ilerledi ve uzaklaştı kocaman okul binasından. Şatodan koşarak çıkarken tek eli gömleğinin yakasını genişletme çabasındaydı. Nereye gidebilirdi ki? Okuldan çıksa ve cisimlense bile... Nereye gidecekti? Gidebileceği bir yer yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...