Dumbledore onun çıkışının ardından bakarken, kendini tutamayan Harry aniden gür bir kahkaha attı. Koridorlardaki portreler ona garipçe bakarken, kahkahasının sesi okulda yankılandı.
Bugünü de atlatmıştı, gülmek hakkıydı.
Harry elindeki iksir şişesiyle beraber bir süre aynadan kendine baktı. İksir hazırdı. Geriye sadece şampuanına katıp uzun, güzel bir duş almak kalmıştı. Sonrasında saçları kalıcı olarak Potter'dan arınacaktı. Harry'nin istediği şekilde.
Şampuanın kapağını açtı ve iksiri dikkatlice döktü. Sonrasında parmağıyla yaptığı karıştırma hareketiyle gerçekleşen asasız büyüsü sayesinde şampuanın çalkalanmasını izledi. Ardından duşa girdi.
Şampuanladığı saçlarını durularken, saç derisinin karıncalandığını hissediyordu. Karıncalanma ve gıdıklanma hissine yoğun bir kaşıntı da eklendi. Harry sakince saçlarını yıkamaya devam ederken, elleri arasında uzadığını ve yumuşadığını hissediyordu.
İşi bitip dışarı çıktı ve hızlı bir kurulanma büyüsü mırıldandı. Yandaki taburede duran asasını aldı ve Accio ile içeride unutulmuş giysilerini yanına çağırdı.
Boğazlı ve kalın zümrüt yeşili bir kazak, siyah pantolon ve cilalı siyah bilek botlarını giydikten sonra aynaya baktı.
Kuzgun karası saçları parlak ve yumuşak gözüküyordu. Yoğun dalgalar halinde dolgun bir şekilde omuzlarına dökülüyordu. Omuzlarının yaklaşık üç parmak altına denk gelen bir uzunluğu vardı. Harry aynanın önündeki diş fırçasını aldı ve dişlerini fırçaladı. Ardından fırçalığın yanındaki makası aldı ve saçlarının istediğinden fazlasını kesti.
İşte şimdi tam omuz hizasındaydı. Babasının saçlarından daha uzundu ama Severus'tan bir iki parmak daha kısaydı.
Çok yakışıklı duruyordu. Uzun saçın bu kadar yakışacağını bilse çok daha öncesinde yapardı. Aynadan bir süre daha kendine baktıktan sonra asasını cebindeki asa kılıfına koydu ve banyodan çıktı. Bu sırada Çapulcular uyanmış, giyinmişlerdi. Çantalarını hazırlayan dört genç onu gördüklerinde bir an donakaldılar. Uzun saçın bu kadar yakışacağını düşünmemişlerdi. Küçük bir değişikliğin bu kadar etki yaratmasını da beklememişlerdi.
"Günaydın millet!" diye ortayı selamladı Harry.
"Günaydın Harry." derken bir yandan da yeni tarzını inceliyorlardı. Harry onların incelemesi altında alaycılıkla gülümsedi, sahte bir ciddiyetle bekledi.
"Nasıl, incelemeniz bitti mi? Yakışmış mı?"
"Kesinlikle mükemmel olmuşsun Harry. Çok yakışıklı duruyorsun." Harry bunu söyleyenin James olması karşısında ironik bir şekilde gülmek istedi. Histerik kıkırdamalarını zorlukla içinde tuttu ve sıcak bir gülümseme verdi.
"Teşekkür ederim Çatalak." dedi ve yatağının üstüne atılmış ütülü cüppesini aldı. Siyah cüppeyi de giydikten sonra çoktan hazırlanmış çantasını aldı. Akşamdan hazırlıyordu. Yoksa sabah uykusuz kafasıyla yanlış yapabilirdi.
Ron'un Harry'nin omzuna kolunu atmasıyla beraber ekip tamamlandı. Büyük Salon'a doğru ilerlerken önceki akşam yaptıkları şaka hakkında konuşup kıkırdamaya devam ettiler. Harry Salon'a girdiğinde ilgiyi üstünde topladı ama bu dünyada geçirdiği beş yıl, onun çevrenin bakışlarına karşı bir bağışıklık geliştirmesini sağlamıştı. Üstündeki hiçbir gözü umursamadan ilerledi.
"Günaydın Mione." dedi Harry ve Ron aynı anda. İkisi de kızın birer yanağını öpüp iki yanına oturdular.
"Vanessa nerede?" derken kendisine bir kızarmış ekmekle beraber tavuk almıştı Ron.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...