Yatağın üstünden pijamaları aldı ve asasını salladığı zaman Harry'nin cüppeleri, pijamalarla değiştirilmişti. Çocuğun başının yastıkta düzgün durmasını sağladıktan sonra yorganla üstünü sıkıca örttü.
Çocuğun saçlarını yüzünden çekti ve eğilip oğlunun alnını şimşek şekilli yaraizinden öptü. Odadan çıkarken gözü cama ilişti.
Yılın ilk karı yağmaya başlamıştı.
Harry sabah uyandığında yoğun bir baş ağrısı çekiyordu. Gözlerinin üstünde alev alev yanan bir top vardı sanki. Öyle bir baskı hissediyordu ki sanki beyni patlayacaktı. Yavaşça kalktı ve tamamen simsiyah giyindi. Siyah bir gömlek, siyah bir pantolon, siyah uzun bir cüppe, siyah çoraplar ve parmaksız siyah bilekli eldivenlerini giydi. Omuzlarına gelen saçları kabarık ve hafif dalgalıydı, aynı babasının saçları gibi.
İşi bitince camdan dışarıya baktı ve bembeyaz olduğunu gördü, gece kar yağmış olmalıydı. Hafif bir şarkı mırıldanarak aşağı kata indiğinde henüz kitap okuyan Vanessa hariç kimsenin kalkmadığını gördü.
"Günaydın." diye mırıldandı.
"Günaydın." diye cevapladı Vanessa. Harry bir şey söylemeden ilerledi. Vanessa da onu takip ederken mutfağa gittiler. Harry dolaplardan birinden çay çıkartırken suyu kaynaması için koydu. Büyüyle hızlıca da kaynatabilirdi ama içinden kaynamasını beklemek gelmişti. Bu sırada sohbet edebilirlerdi.
Kıza dönmeden önce köşedeki şifa dolabından ağrı kesici bir iksir aldı ve tek yudumda bitirdi. Tekrar ocağa ilerlerken kıza sordu.
"Çay içer misin?"
"Evet, teşekkürler. Daha iyi misin?"
"Oldukça."
Vanessa tek kaşını kaldırınca Harry iç çekti ve cevabını düzenledi.
"Pekala, fiziksel olarak çok iyi sayılmam. Başım ağrıyor ve yorgunum. Ama psikolojik olarak iyiyim çünkü sonunda biraz olsun rahatlayabildim. O pislik çok canımı sıkıyordu."
"Kendini yine de tuttun ama, farkındaydık."
"Tabii ki tuttum. Siz hiçbiriniz benim tam sihrimi kaldıramazsınız. Şey, belki Dumbledore hariç. Ama o an tam anlamıyla öfkemi serbest bıraksaydım kesinlikle birileri... Neyse. Önemli değil. Dün oldu ve dünde kaldı. Bugüne taşımaya gerek yok. Şeker atıyor musun?" dedi Harry.
Vanessa onaylayınca ona uzattı şekerliği ve kız az miktarda şeker attı. Harry de küçük bir miktar şeker attı ve karıştırıp yudumladı.
"Isıtıcı büyü yapmamışsın, hırka da yok üstünde. Üşümüyor musun?" diye sordu kıza. Dışarıda kar yağmıştı ve hava buz gibiydi.
"Aslında üşüyorum ama bunu seviyorum da. Slytherin zindanları da hep serin olur. Sabahları serinlikte olmak daha hızlı uyanmamı sağlar."
"Mantıklı. Bugün dışarı çıkalım diyorum. Sıkıldık, biraz gezelim." Harry birden aklına gelmesiyle söylemişti.
"Güzel olabilir. Ama nereye gidebiliriz ki?"
Harry sinsice sırıttı.
"Eh, aklımda bir yer var ama Profesör Dumbledore'dan izin almam gerekecek."
"Neresi orası?"
Harry bir an ona baktı. İlk kez bu kadar uzun ve tartışmasız sohbet etmişlerdi. Bu durum onun hafifçe gülümsemesini sağlamıştı. Vanessa ise çocuğun neden boş boş sırıttığını anlamamıştı ama bir Black'in duygu değişim hızını sorgulamaması gerektiğini de biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...