Sinirli değildi bu çıkış. Keşke sinirli olsaydı.
Bu sesleniş korku doluydu. Bu sesleniş acı doluydu.
Sirius endişeyle midesinin kasıldığını hissetti. Oğlu ne yaşamıştı böyle?
Harry elleri seri bir şekilde kıymıkotu köklerini doğrarken, Profesör Slughorn'un onu seyrettiğinin farkındaydı. Atacağı son malzemeydi bu. Şuandan itibaren iksir sadece demlenecek ve iyice kaynatılacaktı. Doğradığı kökleri iksire attı ve yandan aldığı büyük tahta kaşıkla ufak kazanı on üç kez sağa on üç kez sola karıştırmaya başladı. Bu sırada gözlerini, kendisini dikkatle seyreden Profesör Slughorn'a çevirdi.
"Bir problem mi var Profesör? Her gün olduğunuzdan daha dikkatli izliyorsunuz bugün beni."
Slughorn cevaplayıp cevaplamamakta tereddüte düşmüştü. Harry bunu farkedince olduğu yerde hafifçe dikleşti.
"Sadece Düello Günü'nü hazırlayan kişinin siz olduğunuzu öğrendim Bay Black. Açıkçası oldukça şaşırdım." Harry kazanı karıştırmaya devam ederken Profesöre tek kaşını kaldırarak sordu.
"Tam olarak neye bu kadar şaşırdınız Profesör?"
"Tüm bu organizasyonu en uygun ve sağlıklı şekilde yapacak kadar düşünceli ve planlı biri olmana şaşırdım. Üstelik Dumbledore'u kara büyüyü serbest bırakması konusunda nasıl ikna ettiğini bilmek isterim oğlum."
Harry unuttuğu şeyi hatırladı. Ne kadar yumuşak ve tatlı bir insan olsa da Slughorn bir Slytherindi ve onu dikkatle izleyip incelemiş, garip noktaları tespit etmişti. Şuan ise onu sorgulayarak bu garip noktaların aslını öğrenmek istiyordu.
"Açıkçası çok zorlamam gerekmedi Profesör. Biliyorsunuz, Müdür Bey çoktan bir savaş yaşadı. Bu onun ikinci savaşı ve her ikisinde de liderlik yapmak onun görevi oldu. Yani istese de istemese de tecrübeli. Bir insanın kara büyüyü bilmiyorken, kendini ona karşı savunamayacağını da biliyor. O yüzden sadece bu gerçeği ona hatırlattım."
"Peki Bakanlık bunu nasıl kabul etti?"
"O kadarını bilmiyorum efendim. O kısmı Profesör Dumbledore halletti. Bir soru da ben sorabilir miyim Profesör?"
"Dinliyorum Bay Black." Harry başını sağ tarafa doğru hafifçe yatırırken dikkatle izleyerek sordu.
"Düello Günü, Hogwarts kayıtlarına geçti mi?"
"Bunu neden sorduğunuzu anlamasam da, evet geçirildi. Sanırım dün akşam tüm planlamalar bitirildi ve kayıtlara alınıp belgelendi Düello Günü."
Harry'nin gözleri dalarken elindeki kepçeyi masaya bırakmıştı. Kazanı izleyen zümrütlerin sahibi sessiz kaldı bir süre.
"Anlıyorum efendim, teşekkür ederim."
Yirmi dakika sonra Gryffindor Ortak Salonu'a gitmişti bile. Salon doluydu. Ertesi güne teslim edecekleri bir Biçim Değiştirme ödevleri olduğu için çoğu beşinci sınıf Ortak Salon'daydı ve harıl harıl yazıyorlardı. Harry kendi ödevini önceki gece sabaha dek bitirmişti. O yüzden diğerlerinin yanına, şöminenin karşısındaki koltuğa geçip oturdu.
Bacaklarını aşağı doğru sarkıtırken yarı uzanır pozisyona geçmişti. Kollarını karnının üstünde kavuşturmuştu. Gözleri ise şömineye dalmıştı. Saat ilerledi, Salon boşaldı. Geriye sadece Harry, Hermione ve Ron kaldı. Çapulcular da kalacaklardı ancak hem Peter'in çok uykusu gelmişti, hem de Harry arkadaşlarıyla konuşmak istediğini işaret etmişti. Bu yüzden saygıyla uzaklaştılar. Ne kadar hafızaları silinecek olsa da her şeyi bilmeleri güvenli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guests From The Future
FanfictionGelecekten gelen misafirler... Harry Black, Vanessa Snape, Ron Weasley ve Hermione Granger... Bir kaza sonucu geçmişe, kendi ailelerinin dönemine gidiyorlar. Kendi zamanlarına dönebilmek için çabalarken, geleceği büyük ölçüde değiştirecek hareketler...