30

823 97 151
                                    

James Potter'dan, onun intikam isteğinden, lanet gözlerinden, kapanmayan çenesinden nefret ediyordu. Her şeyinden nefret ediyordu.

Nefret.

Flashback Sonu

Harry bulunduğu kompartımanda sohbetlere katılıyor, aldıkları şekerlerden yiyor, bazen gürültüden bunalınca cebindeki küçültülmüş kitabı büyütüp onu okumaya başlıyordu. Bu tren yolculuklarını seviyordu. Ailesi ve James Potter çoktan şömine aracılığı ile Potter Malikanesi'ne gitmişlerdi. Altın Üçlü ve Vanessa ise diğerleriyle trene binmek istemişlerdi.

Küçük Severus zaten Noel'de evine gitmekten pek hoşnut olmazdı hiçbir zaman. Şimdi o da Potter Malikanesi'ne gidecekti. Buna nasıl karar verdiğini bilmiyordu. Harry sorduğunda reddetmişti. Sonra Harry ve Vanessa bakışmışlardı.

Yaklaşık bir saatlik bir konuşma sonunda Severus bıkkınlıkla başını sallayıp onaylamıştı. Bir saat boyunca susmamışlardı, kabul edene dek ikna çabasına devam etmişlerdi. Severus resmen canından bezmişti! Onlar da 15 yaşındaydı, kendisi de 15 yaşındaydı. Kendisi böyle asil, dikkatli ve sakin iken onlar nasıl bu kadar enerjik, hareketli ve geveze olabiliyordu ki?! Sanırım jenerasyon farkı çok şey değiştiriyordu.

Yol boyunca eğlendiler. Akşama yakın bir saatte King Cross İstasyonu'na vardıklarının bilgisi geldiğinde Harry büyüyle küçültüp koydukları bavulları tekrar eski boyutuna getirdi ve ellerinde bavullarla, onları bekleyen Fleamont Potter'a doğru ilerlediler.

Fleamont onları selamladı. Bu sırada Severus da kendi sınıf arkadaşlarından ayrılmış, yanlarına gelmişti. Fleamont asasını çıkarıp bavullarına doğru salladığında hepsi Potter Malikanesi'ne gönderildi. Ardından hepsi birbirine tutundu ve hızlıca cisimlendiler.

Önünde belirdikleri malikane büyüktü. Bahçesi genişti, kenarda bir masa ve çevresinde rahat görünen sandalyeler vardı. Başka bir kenarda ise geniş bir salıncak vardı. Malikane üç katlıydı. Harry birinci katın yemek odası, mutfak ve salondan; ikinci katın Potter çiftinin odası, James'in odası ve bir kütüphaneden; en üst katın ise misafir odaları ve iksir odasından oluştuğunu biliyordu.

Hepsi malikaneyi inceleyerek ilerlediler. Fleamont kapının önüne geldiklerinde kapıyı tıklattı. Açan kişi Euphima olmuştu. Sohbet ederek içeriye girdi hepsi. Evin kalabalıklaşması ile ses de artmıştı.

Herkese kendi odaları tanıtıldı. Remus, Sirius ve Severus bir odada; Çapulcular bir odada; Ron, Harry ve küçük Severus bir odadaydı. Bir başka odada ise Hermione ve Vanessa kalıyordu. Dumbledore geceleri Hogwarts'a gidecekti, öyle istemişti.

Hepsi yeni odalarına yerleştiler. Kıyafetlerini değiştirmek üzere odalarına gittiler. O sırada kızlar giyinmişlerdi ve yemek konusunda Euphima'ya yardıma girişmişlerdi.

Harry açıkçası çok gergindi ve düzgün bir yemek yiyip yiyemeyeceğinden emin değildi. Ertesi gün yetimhaneye gideceklerdi.

Yaklaşık bir saat sonra yemek hazırdı. Harry neden basitçe bir ev cini kullanmadıklarını merak etti.

"Neden bir ev cini kullanmıyorsunuz?"

"Yemek yapmayı seviyorum. Eh, temizlik de problem değil. Sonuçta büyücüyüz, bir asa sallaması yetiyor. O yüzden gerek duymadık."

Harry anlayarak başını salladı. Kendisi de babası da mümkün olsa Kreacher'dan kurtulurdu. Ancak ikisi de yemek yapmayı hiç sevmiyordu. İkinci bir ev cini alabilirlerdi ama sonuçta Kreacher orada kalacaktı. Onu serbest bıraksalar bile hanımının evini terk etmezdi.

"Yarın kaçta gidiyorsunuz?" diye sordu Euphima. Harry boğazına takılan lokmasıyla beraber öksürmeye başladı. Yanında oturan babası onun sırtına hafifçe vurmaya başlarken yanıtladı.

Guests From The FutureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin