35

696 83 42
                                    

Çok az kaldı canlar...

Kimse konusunu bile açmamıştı. Herkes Dumbledore'a verdiği sözü tutuyor, kimse önceki gün olanlar hakkında tek kelime etmiyordu.

Eh, Harry bundan oldukça memnundu.

Yemekler yenmiş, sofra toplanmıştı. Euphima, Lily, Hermione ve Vanessa birlikte güzel bir piknik sepeti hazırlamışlardı. Küçük çapulcular, Fleamont ile beraber çatı katına çıkmış ve hamakları bulmuşlardı.

Saat öğlen vakitlerini biraz geçmişken herkes toplandı ve nereye gittiklerini bilen tek kişiye tutundular, Albus Dumbledore'a. Yaşlı müdür hepsini cisimlendirdiğinde Harry az kalsın dengesini yitirecekti. Kendi başına cisimlenmek çok kolaydı, ancak birisi cisimlendirince asla dengesini koruyamıyordu.

Harry kolundan tutup ayakta kalmasını sağlayan babasına baktı ve teşekkür eden bir gülümseme sundu. Ardından çevresini incelemeye başladı herkes.

Harry nutkunun tutulduğunu hissetti. Burası... Burası muhteşemdi. Eğildi ve ayakkabılarını çıkardı. Bu çimler yumuşacık ve yoğun gözüküyordu, açıklayamadığı bir şekilde onları hissetmek istiyordu.

Nefesi özgürleşiyordu hepsinin. Daha rahat nefes almaya, ciğerlerini doldurmaya başladılar. Sihir yapmak, ortamı büyülemek, herhangi bir şekilde bu mucizevi ortamda sihirlerini kullanmak istediler.

Harry ilerledi ve olduğu yere çöküp oturdu. Üstünün çim lekesi olması umrunda değildi. Ellerini yere koydu, gözlerini yumdu ve odaklandı. Kendi sihirli çekirdeğine odaklandığında hissettiği yoğun güç onu iliklerine kadar ürpertti.

Gözleri hâlâ kapalıyken avuçlarını yere dayadı. Çimenleri hissederek ellerini yere sürdü. Sanki... Sanki yerin altında sihirli yollar, damarlar varmış gibiydi. Harry kapalı gözlerinin ardından gördüğü güçlü sihir özüne doğru uzattı elini. Avcu yere, yumuşak çimenlere sürünerek ilerledi. Tam elinin altındaydı. Ona dokunabilir, bu mucizevi sihri hissedebilirdi! Dokunacaktı. Yoğun gücü hissetmek istiyordu! Buna ihtiyacı vardı! Hem de hemen!

"Dikkat et Harry, oğlum, ne yaptığını bilmiyorsan Ley Hatları ile oynamak hiç güvenli değildir."

Harry dokunduğu anda ona doğru patlayan güç hissi ile hızla elini kendine çekti ve gözlerini açtı. Evet, Dumbledore haklıydı, Ley Hatları ile oyun oynamamak en iyisiydi.

Ama neden?

"Ama neden efendim? Ley Hattı nedir? Hissettiğim şeyi siz de hissettiniz mi?"

"Burada Ley hatları var demek. O yüzden mi Leyli Orman?" diye sordu büyük Severus Snape. Harry başını sallayarak onaylayan babasına baktı.

Eh, hani cevap? Ona cevap vermemişti kimse! Harry müdürüne döndü ve meraklı bir ışıltıyla parlayan yeşil gözlerini ona dikti. Dumbledore kıkırdamayı durduramadı. Gençlerin bu bilgi aşkı onu mutlu ederdi. Özellikle Harry gibi güçlü ve sihir hakkında gerçekten sevgi dolu bağları olan bir genç. Çocuğu merakta bekletmemek için cevabı verdi.

"Ley Hatları, dünya üstündeki sihrin toplandığı ve yer altında ilerleyerek büyücülerin sihirli çekirdeklerine destek olduğu hatlardır. Sihrin, dünyanın katmanlarının içindeki damarlarıdır. Bu damarlar belli yerlerde yoğunlaşır, kalabalıklaşır ve güçlü sihirlere sahip düğümler oluşturur. Genelde Sihir Okulları bu düğümlerin üstüne kurulur. Hogwarts'ın, Ilvermorny'nin, Durmstrang'ı ve Beauxbatons'un altında güçlü ley hattı düğümleri bulunduğu için en güçlü okullar olarak bilinirler."

"Peki, ley hattıyla oynama dediniz. Oynarsam ne olur?" diye sordu Harry.

Sorarken bile ellerinin merakla çimenlerde gezinişini izlerken başını olumsuzca salladı Sirius. Bunu gören Harry hemen ellerini kucağına çekip masum masum gülümsedi babasına. Sonra cevap veren Dumbledore'a döndü.

"Eğer hatlarla temasa geçersen, sihrin üstündeki tüm kalkanların anında iner. Büyünün sınırlarını kaybedersin. Sihrini kontrol etmeyi yeterince öğrenmeyen kimse ley hatlarıyla oynamamalı. Gerçek bir kontrolden bahsediyorum oğlum. Benim o seviyeye gelmem yıllarımı aldı, sadece beş yılda öğrenmeyi beklememelisin. Ancak, öğreneceksin. Sihir bir mucizedir oğlum ve sen bu mucizeyi çok güzel kullanıyorsun."

Harry ışıl ışıl gülümsedi. Büyüyle ilgili yeni şeyler öğrenmek şahaneydi. Albus Dumbledore tarafından övülmek daha da şahaneydi. Harry kendisini eğiten, akıl hocalığı yapan adam tarafından övülmeyi seviyordu. Aynı zamanda bu kadar bilgili ve güçlü biri tarafından övülmek istemsizce gururlandırıyordu onu. Hafifçe yanakları kızarırken yeni bilgileri gözden geçirdi.

Demek orman bu yüzden bu kadar muhteşemdi. Tüm hayvanlar sağlıklı ve canlı, sesliydi. Ağaçların renkleri canlıydı. Yeşiller parlak, dallardaki meyveler leziz gözüküyordu. Yakınlardan bir akarsuyun sesi geliyordu.

Harry ve Ron bir hamağı kurarken, küçük Remus ve küçük James ikinci bir hamak kuruyordu. Sirius Peter'i kovalarken iki genç eğlenerek kahkaha atıyorlardı. Dumbledore ve yetişkin Severus kim bilir ne hakkında sohbet ediyorlardı. Yetişkin çapulcular ve Fleamont ateş yakmak üzere dallar topluyorlardı, ısınmak için ateşe ihtiyaçları yoktu elbette ama piknik yaptıkları için ateş yakmak istemişti çocuklar. Küçük Severus ise ağaçların kenarlarında bulunan nadir görülen büyülü çiçekleri inceliyordu.

Kızlar rengarenk çiçeklerden toplamaya başlamışlardı. Euphima yemekten sonra onlara çiçeklerden taçlar yapıp solmalarını engelleyecek büyüyü öğreteceğine söz vermişti.

İki saat sonra Harry Vanessa ve Hermione'yi ikna etmeye çalışıyordu. İki kız süpürgeye binmeme konusunda adeta inatlaşıyordu. Harry de onlara inat yapmış, binmelerini istiyordu.

Süpürgeler Albus Dumbledore tarafından, dallardan biçim değiştirilerek yapılmıştı.

"Beni o şeye bindiremezsiniz! Süpürgelerden nefret ederim!"

Harry ve Ron birbirlerine bakıp sırıttılar. Sonra aynı anda bunu söyleyen Hermione'ye döndüler.

Yarım Saat Sonra

"İNDİRİN BENİ ŞURD- MERLİN MANZARA MÜKEMMEL!"

Harry arkasında oturan Vanessa'nın bağırışına kıkırdarken, James Lily'i kendi süpürgesinin arkasına bindirmişti. Ron ise Hermione'yi bindirmiş havalanıyordu.

Kızları ikna etmek neredeyse imkansız olsa da başarmışlardı. Ama tek binmemişlerdi. Bu yüzden hepsi uçma konusunda iyi biriyle binmişti. Kalan çapulcular ise kendileri binmişlerdi.

Onlar kendi aralarında eğlenirken aşağıda kalan yetişkinler arasında garip bir sohbet geçiyordu.

"Oğlumdan uzak dur Snape. Bakışlarından iksir dumanı fırlayacak!"

"Asıl oğlun kızımdan uzak dursun Black, yoksa elimden bir kaza çıkacak!"

"İkiniz de kesin! Rahat bırakın çocukları."

"Ama Remus!"

"Lupin!"

Remus aynı anda ona doğru şikayet eden ikiliye baktı ve gözlerini devirdi. Eğer Vanessa'yı seviyorsa Harry'i zor günler bekliyordu belli ki. Remus bu düşünceye kıkırdadı.

Duyuru!!
Haftaya cuma cumartesi pazar olmak üzere üç günde de bölüm atacağım arkadaşlar!

Guests From The FutureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin