lights are on - tom resonthal
"Evet bakalım." dedi derin bir nefes alarak. "Anlat." gözlerimi kısıp onu kabaca süzerek "Bu halde mi?" diye sorduğumda dudaklarını büzüp "Hm." dedi. "Aslında ben bir problem göremiyorum."
"Akın." dedim üstüne basa basa. "Üstünü giyin, belki sonra konuşuruz." deyip çalışma masasına ilerledim ve sandalyeyi çekerek oturdum. "Ayrıca burada hesap vermesi gereken kişi senken bana hesap mı soruyorsun?" yüzümü buruşturdum.
"Sen cidden melek görünümlü şeytanın tekisin." Akın üzerine geçirdiği beyaz tişörtü omuzlarından aşağıya doğru çekiştirerek "Bana hakaret etme." dedi sakin bir tonla.
"Direkt şeytan demeni tercih ederim." gözlerimi devirip bacakarımı masanın üstüne attığımda "İndir bacaklarını." dedi. İndirmedim, aksine daha fazla yayıldım. Siyah saçlarını karıştırıp "Ah," dedi. Her iki yanağındaki gamzeler dikkatimi çekmişti.
Akın, cidden birçok kızın hayal ettiği bedenin vücut bulmuş haliydi. Aksini iddia edersem cehennemden bir oda kendime ayırmış olurdum. Siyah gözleriyle biçimli kaşları vardı. Burnu hafif kemerliydi ama ona yakıştığı kesindi. Elmacık kemikleri ve çenesi keskindi. Üst dudağı alt dudağına göre ince olsada kalın sayılırdı. Sol gözünün hemen altında küçük, gözle bile zar zor görülebilen beni vardı. Spor yaptığına emindim. Belkide yüzücüydü çünkü geniş omuzlarının başka bir açıklaması olamazdı.
Onu incelemeye dalmışken "Benimle zıtlaşmaya bayılıyorsun değil mi?" diyerek yanıma geldi ve hemen yanımda duran çekmecelerin olduğu yere kalçasını yasladı. "Zıtlaşmıyorum." dedim.
Güldü. "Bak hala..." bir elini bacağıma koyunca şaşkınlıkla ona döndüm. "Bacaklarını indir küçük hanım."
Bacaklarımı indirdim.
"Şimdi ayağa kalk."
Kalktım.
"Buraya gel." deyip göz ucuyla önünü gösterdi. Yavaş adımlarla önünde durdum. "Diz çök." diye fısıldadığında bacaklarım kendinden kırıldı sanki, bir anda kendimi dizlerimin üzerinde buldum.
"Aferin sana küçük kız." diyerek fısıldadı. Baş ve işaret parmağıyla çenemi tutarak okşarken alttan alttan ona bakıyordum. Gözlerim titriyor, durmadan yutkunuyordum.
Dur artık lanet herif.
Çenemi yavaşça okşayan parmakları yerini büyük öfkeli bir ele bıraktı. Yanaklarımı öyle bir sıkmıştı ki elimle onu durdurmak istediğimde gözleriyle kısaca elime baktı. O an sanki elim tutuldu, sanki felç geçirdim ama o öyle çaresiz bir haldeydim ki ağlamak istedim.
"Ağlama." dedi. "Seni küçük düşürmeye çalışmıyorum." diye devam etti. Kelimeleri anlayışlıydı, gözleri ise aksini bağırıyordu. "Aksine," diye fısıldadı. "Sana gerçeği gösteriyorum."
Çenemi bırakıp beni önünden ittirdiğinde hala dizlerimin üzerindeydim. "Burası benim krallığım, buradaki her şey bana ait." dedi. "Senin kötü sandıklarının en kötüsüyüm ben." eliyle ayağa kalkmamı işaret ettiğinde sonunda kendimi özgür hissedebilmiştim.
Sinirle "Sakın bir daha bunu yapma!" diye bağırdım ve sinirden ağlamaya başladım. Şu hayatta en nefret ettiğim şeydi birisinin üzerimde hakimiyet kurmasıydı. Kendim yapmayacağım varsada bana bu şekil davrandığında yapardım. Ve şimdi onun üzerimdeki etkisi, hiçbir şey yapmadan elim kolum bağlı durmak sinirlenmemi sağlamıştı.
"Söz veremem." dedi. "Ama emin ol, bana itaat ettiğin sürece zarar görmezsin." güldü. "Ne diyorsun sen be?" deyip üstüne yürüyerek omzundam ittim. "Çıkar beni bu lanet yerden."
Cıkladı. "Ne demiştim sana? Burası bana ait, içindekilerde." beni kısaca süzüp sırıtmasına devam etti. "Kısacası sende bana aitsin ve," derin bir nefes aldı. "Ve ben çıkarlarım söz konusu olduğunda kimseye acımam."
Kaşlarımı çattım. "Hastasın." dedim. "Ayrıca çıkarlarım," diyerek devam etti beni umursamadan. "Seni burada tutmamı söylüyor."
Ardından gür sesiyle "Asker!" diye bağırınca saniyeler içinde gürültüyle odanın kapısı açıldı. Korkarak birkaç adım gerilediğimde Akın, "Misafirimizi güzelce ağırlayın." dedi.
Askerlerden bir tanesi kolumu tutunca "Bırak beni! Çok o pis ellerini üzerimden." diye bağırdığımda Akın "Yada ağırlamayın." dedi ve el işaretiyle kapıyı gösterdi.
"Akın!" diye bağırdım.
Bırakma beni lanet olasıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Teen Fiction"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...