"Ne küfürü?" dedim gülerek. Sıyır kızım sıyır, belki anlaşılmaz."Küfür etti." dedi yeniden. Kaşlarımı çattım. "Kim?" kaşlarını çattı. "Aptala yatma."
"Ben mi aptala yatıyorum?" kendimi gösterdim. "Yok ben hayaletlerle konuşuyorum?" diye alay ettiğinde gözlerimi devirdim.
"Bu tavırları sana hiç yakıştıramadım."
"Şu tavırlara bak ya." deyip anayola çıktı. "O aptalı korumak için yapma bari." alayla güldüğünde "Kafanda kurma saçma sapan." dedim.
Başını iki yana salladı. "Neyden bahsediyordunuz ayrıca?"
"Ne?"
"Küçük hanım!" deyip sesini yükselttiğinde "Ne ya!" dedim sitemle. "Bu sefer gerçekten anlamadım." bana ciddi misin bakışı attı. "Alık mısın kızım sen?"
"Ya sana bir daha bir şey sormayacağım." dedim triple. "Oh." dedi, sesi rahatlamış geliyordu. "Sonunda. Biraz kafa dinleyeceğim."
"Akın!" diye bağırdım. "ne?" dedi. Ofladım. İyice arkama yaslanıp bacak bacak üstüne attım.
"Müdür bey, bir şey istiyor da..." aramızdaki sessizliğe dayanamayarak bozduğumda güldü.
"Ee?" dedi kısaca bana bakarak. "Seninle röportaj yapmamı istiyor." kaşlarını çattı. "Yaptın ya zaten."cıkladım. "Öyle değil." dedim.
"Bu sefer kameralar karşısında." dediğimde ilk birkaç saniye duraksayıp "Hayatta olmaz." dedi.
"Biliyorum." ofladım. Zaten kabul etmeyeceğini biliyordum ama duymak daha ağır gelmişti sanırım. "Bende öyle söyledim zaten."
"İyi." dedi. "Ama bir düşünseydin?" diyerek şirince gülümsedim. Bu esnada evimin önüne geldiğimiz için araba durmuştu.
Farları kapadı, üstümüzdeki ışığı açtı sadece. "Düşündüm..." kirli sakalını kaşıdı. "Ve hayır."
"İyi be!" çemkirdim. Akın'ın yüzünü buruşturmasını fırsat bilip kapıyı açarak dışarı çıktım. Akın'ın çıkmasıyla "Sen nereye?" diye sordum.
Benimle apartmana doğru yürüyordu. "Sana." dedi saf saf.
"Beni sinirlendirmek hoşuna gidiyor değil mi?" diye sordum gözlerimi kısarak. "Tabii o da var ama..." sırıttı. "Tutmam gereken sözler de var." kaşlarımı çattım.
Neyden bahsettiğini anlamamıştım. Merdivenleri çıkarken ona yetişmek için neredeyse koşuyordum.
"Sana, benimle fark bir dil konuşmanı yasaklamalıyım." diye homurdandım.
Kapının yanındaki duvara yaslanıp anahtarla kapıyı açışımı izledi. "Aslında basit konuşuyorum ama anlamamayı sen tercih ediyorsun."
Gözlerimi devirdim. İçeriye girdiğimizde direkt salona ilerlemeye başladı. "Takıl sen ya." dedim sesimi yükselterek. "Kendi evinmiş gibi." bana cevap vermediğinde yanaklarımı şişirdim. Odama giderek geceliklerimi çıkarttım.
Satendi.
Akın ile konuşmalarımız aklıma geldiğinde onu en ücra köşeye sıkıştırdım ve pembe beyaz çizgili pijama takımımı çıkardım.
Saçımı dağınık ev topuzu yaptıktan sonra makyajımı çıkarmaya başladım. Normalde yapamayacağım topuzu evde yapınca kendime sinir oluyordum ayrıca!
Daha sonra pijamalarımı da giyip salona gittiğimde Akın'ı koltukta otururken buldum. Beni görür görmez yarım ağız gülümsedi.
"Ben sözlerimi tutmakta çok iyiyimdir ama sen hiç iyi değilsin küçük hanım." dedi.
Kaşlarımı çattım.
"Ne alaka be?" dedim huysuz huysuz. Gülerek ayağa kalktı, alt dudağını ıslatıp rahat rahat bana doğru yürümeye başladı.
Yani ben öyle sanmıştım ama bana dokunmadan yanımdan geçip gitti. Onun arkasından bakakalırken bir anda benim odama girmesiyle gözlerimi kocaman açtım.
"Ne yapıyorsun sen ya?" diye bağırarak odama koşturdum. Her şeyi beklerdim ama Akın'ı dolabımda kazı çalışması yaparken görmeyi beklemiyordum. "Akın!" diye bağırdım yeniden, kolundan tutup çekmeye çalıştım.
"Ne arıyorsun?"
"Bekle bir kızım." homurdandı. "A- hah buldum." geri çekilip elindeki sütyene baktı.
Elimle alnıma vurup elinden çekip aldım. "Pardon." dedi yarım ağız gülerek. "Aradığım bu değildi." bir de pişkin pişkin konuşuyordu ya iyice deli oluyordum!
"Dokunma eşyalarıma." çekmeye çalışıyordum ama o kadar güçlüydü ki milim bile kıpırdamıyordu. "Pis kız." homurdandı. "Onun orada ne işi vardı?" kaşlarımı çattım. "Sana ne ya! Benim evim değil mi?"
Beni umursamadan aramaya devam ederken artık pes etmiştim. "Tamam." dedi.
"Bu sefer eminim." çekip çıkardığında az önce dolaba sıkıştırdığım saten geceliği gördüm. "Ciddi misin ya?" dedim çemkirerek.
"Beni kandırdın." dedi. Çocuk gibiydi. "Hani bunu giyecektin?" ayağa kalktı. "Giymeyeceğim." dedim dudaklarımı büzerek.
"Hm." dedi. "Öyle mi?"
"Öyle." dedim. Bana yavaş yavaş yaklaşıyordu. Bir anda makyaj masamla kendi arasında sıkıştırdığımda elimi, güçlü pazılarına yerleştirdim.
"Cık cık cık..." diye mırıldandı. "Ben bir şeytan bile olsam verdiğim sözleri tutarım küçük hanım."
Hm." dedim titreyen sesimle. "Nasıl tutarsın mesela?" biraz daha kendimden emin olmalıydım. Baş kaldırdım.
"Çünkü ben ortada tuttuğun bir söz göremiyorum." bu hallerimin hoşuna gittiğini biliyordum, zira başını hafifçe geriye yatırıp gülmesi buna işaretti.
"Göstereceğim." diye mırıldandı. Bir elini çeneme yerleştirdi ve oradan sıkıca kavradı.
Artık sıcak nefesi tenimi delip geçiyordu sanki. "Gör küçük hanım, hisset..." gözlerimi kapadım. Kollarını iyice sıkarken bundan rahatsız olmuş gibi değildi, aksine daha fazla yaslandı bana.
Beni öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Roman pour Adolescents"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...