9. Bölüm: "Kraliçe."

11.8K 626 142
                                    

in the stars - benson boone

in the stars - benson boone

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Nasıl yani?" diue sordum. "Hir de buranın kraliçesi mi var?" başını salladı kısaca. Bileğimi elinden çekiştirdiğimde kendiliğinden bırakmasıyla şaşkınlıkla duraksadım.

"Haha." dedim gülerek. "En sonunda benden korktun değil mi?" saçlarımı savurduğumda bomboş bir koridorun ortasında duruyorduk.

"Ada." dedi.

"Hm?" dedim.

Gözlerimin içine bakarak "Beni takip et." dediğinde yine büyülenmiş gibi onu takip etmeye başladım. Akın, onun yanına gidişimi büyük bir zevkle izlerken içimden onu çok fena pataklama isteğimi susturamıyordum ama bacaklarım kendiliğinden hareket ediyordu.

"Aferin uslu kız." diyerek yanağımı okşadı ve önden önden ilerlemeye başladı. Onu takip etmeye başladım. Yaklaşık on dakika sonra devasa bir kapıyla karşılaştım. Eski Roma dönemine benzer işlemerle yapılmış kapı sanırım on metre kadar vardı.

"Vaovv." dedim büyülenmiş bir sesle. Akın, ağız ucuyla gülüp kapının yanında duran iki askere el işareti verdi. Askerler Akın'ın önünde eğilip kapıyı açtıklarında "Sana çok saygılılar." dedim.

"Öyle."

"Hm." diye mırıldandım. Bu sefer bir koridordan geçiyorduk ve koridor boyu tablolar asılıydı duvarlarda. "Bu çok güzelmiş." deyip bir tablonun önünde durdum.

Akın hemen arkamda durdu. "Sanattam anladığını düşünmüyordum." deyince "Ben güzel sanatlar lisesinde okudum bir kere tamam mı?" diye çıkıştım. Gerçi ustalık alanım resimler değil piyanoydu ama bunu bilmesine gerek yoktu.

"Ve gazeteci oldun öyle mi?" derin bir nefes aldı. "Siz insanların kafası cidden çok karışık." gözlerimi devirdim. "Sen risk almaktan pek hoşlanmıyorsun sanırım?" diye sordum.

"Bazen hayatta istediklerimiz istediğimiz gibi gitmez ve risk alman gerekir." dediğimde Akın'ın gülüşünü kulağımın dibinde hissedince sertçe yutkundum. "Risk almak mı?" dedi. "Ben bir şeytanım bebeğim, risk almak benim işim." deyip "Hadi." dedi.

"Kraliçe bekletilmeyi sevmez." onun peşinden ilerlemeye başlarken "Bir şeytana göre fazla iyisin." dedim ve onum yanında yürümeye başladım. "İyi mi?" deyip güldü.

"İşleri istediğiniz gibi lehinize çevirmekte üstünüze yok." dediğinde "İki insanın hayatını kurtardın." dedim inanamaz bir şekilde. "Ve benimd.." sözüm bitmeden bir kapının önünde durduk yine.

Kapı, Akın'ın gözlerini tarayıp kapıyı açtığında çok içinde kapıya baktım. "Bu cidden havalıydı." dedim. "Güzel. İnsanlardan nefret edip insan icadını kullanıyorsunuz."

Akın, "İnsanlardan nefret etmiyoruz." dedi. "Aksine onlara minnet duyuyoruz." güldü. "Bizim gücümüz sizden geliyor küçük hanım." dedi.

Diyecek bir şey bulamayınca sadece sustum. Açılan kapıdan içeri girdiğimiz an tahttaki kadın dikkatimi çekti. Tahmini otuz yaşlarındaki kadın, kırık aynasına bakarak kırmızı rujunu sürdüğü sırada bizim geldiğimizi görüp elindekileri bıraktı.

Yanındaki askerlere "Gidebilirsiniz." deyip eliyle kapıyı gösterince askerler ilk önce önünde saygıyla eğildi ve Akın'a dönüp tekrar eğildiler. Daha sonra kapıdan çıktılar.

Kadın ayağa kalktı. Gözleri asla bana değmiyordu. Direkt olarak Akın'a bakıp "Bu insan soyunu ne cüretle karşıma çıkarırsın?" diye sorduğunda gerginlikle Akın'a döndüm.

"Ya sen?" bir anda bana döndü. "Sen hangi cüretle karşıma çıkabiliyorsun?" Akın'ı gösterdim. "Ben gitmeyelim demiştim, dinlemedi beni." Akın onu işaret eden parmağımı avcunun içinde ezdiğinde acıyla yüzümü buruşturdum.

"Aeron." dedi kadın. "Bir insanın seni ezmesine müsade mi ediyorsun yoksa?" dedi fısıltıyla. "Efendim." dedi Akın sonunda.

"Size bir plandan bahsetmiştim, hatırlıyorsunuz değil mi?" diye sordu. "Evet." dedi kadın. "Zamanımız daralıyor." dedi. "Bir an önce halletmeliyiz ve o..." bana döndü.

"Suus 'excisus est illi'"  * dedi bir anda. Kadın gülümsedi.

"Scin quid hoc significat, si homines in rem nostram venerint?" ** Akın, yüzünde daha önce görmediğim bir ifadeyle "noster erit finis" *** dedi.

"Id quod amavi." **** dedi kadın yüzündeki büyük bir gülümsemeyle. "Onu güzelce ağırlayın." beni süzdü. "Banyo falan yapsın." yüzünü buruşturdu. "Cidden iğrenç kokuyor." yüzüm şok içinde ona bakakaldı. Akın'a döndüğümde kraliçenin her dediğini onayladığını gördüm.

Cidden kötü mü kokuyordum?

-

* Bu onun için biçilmiş bir kaftan.
** İşimize insan girerse bu ne demek olur biliyor musun?
*** Sonumuz olur.
**** İşte bunu sevdim.

ŞEYTANIN ÇIRAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin