"Babama söylerim, senin için fıstıklı baklava alır." dedi Mira. Gülümseyip saçlarını karıştırdım. Cevizli sevmediğim için genelde fıstıklı alıyorlardı. "Şu babanı da bir göremedik." dedim minik bir öfkeyle. "Ya." dedi çenesini omzumdan çekerek."İşi olduğu için günübirlik gelip gidiyor, biliyorsun." başımı salladım. "Biliyorum biliyorum, şaka yapıyordum." öpücük attı.
Terasa Suna'nın girmesiyle tek kaşımı kaldırdım. Yanımdaki Mira'ya bakıp boğazını temizledi.
"Ada hanım konuşabilir miyiz?"
"Geliyorum." dedim. Mira, bakışlarını ikimiz arasında gezdirirken "Geliyorum ben." dedim ve hızlıca, terastan çıkan Suna'nın peşinden koşturdum. Yanına ulaştığımda "Ada hanım." dedi panikle.
"Ne oldu? Yoksa babama mı bir şey oldu?" diye sordum merakla. "Yok Ada hanım, babanız çok iyi merak etmeyin." rahatlamıştım. "Ee, sen niye bu kadar gerginsin?" kolumdan tuttu. "Daha sakin bir yere geçelim mi?"
"Olur, olur. Sen bir sakinleş önce." dedim. Yangın merdivenlerine çıktığımızda arkamızdan kapıyı kapattı ve demir merdivenlere birkaç adım attı. "Melih hakkında birkaç bilgi daha öğrendim! Çok gizli ama bu."
"Neymiş?" dedim merakla. "Geçen gün bir müzayede gerçekleşmiş." duraksadım. Suna, hiç şaşırmadığımı fark ettiğinde biçimli kaşlarını çattı.
Şu an beni anlamaması ve olanları bilmemesi daha fazla işime gelirdi, bu yüzden bilmezlikten gelmek en iyisiydi.
"Ee?" dedim. "O ne demek?"
"Sarman, kardeşine haber vermeden toprak satmış." yüzünü buruşturdu. "Sanırım kod gibi bir şey aralarında, tam çözemedim." gerçek bir toprak diyemedim...biz oradaydık diyemedim, biz oradan bir toprak satın aldık hiç diyemedim! Ah ah neler saklıyordum böyle.
"Sen nereden biliyorsun bunları?" diye sordum. Eğer Suna böyle kolaylıkla bunu öğrenebilmişse eminim başkaları da öğrenebilirdi.
"Onu sonra anlatırım." dedi. "Tamam, şu işi düzgün anlat sen." dediğimde heyecanla başını salladı.
"Melih'e ait olan bir şeyi Melih'e haber vermeden satmaya çalışınca Melih kafayı yemiş neredeyse. Eminim şu an bu duygusal boşluğundan faydalanmak için harika bir fırsat." dediğinde mırıltılar çıkartarak elimi çeneme yasladım.
"Melih bir şey yapmış mı?" cıkladı. "Abisine karşı gelemeyecek kadar toy bir çocuk, sadece öfkelenmiş bağırmış çağırmış ama Sarman onu sakinleştirmiş." omuz silkti. "Yine de ona cesaret verecek bir şey bulduğunda ona tutunacağından eminim." beni süzdü.
"Burada devreye sen giriyorsun!" deyince kendimi gösterdim. "Ben mi? Nasıl yapacağım bunu?" sırıttı. "Cazibenle hayatım, cazibenle." dedi.
"Erkekler aptaldır, onları kandırmak sandığından daha kolay. Sadece biz kadınlar bunu tercih etmiyoruz. Özellikle Melih gibi, tutunacak hiçbir limanı olmayan erkekler daha hızlı bağlanır." dedi.
Dudaklarından dökülen her kelime bir bir deliyordu zihnimi.
"Yani onu kandır, kaleyi içten fethet diyorsun." parmağını şıklattı. "Aynen böyle diyorum." dudaklarımı büktüm.
"Başka bir şey olmuş mu?" dedim konuyu değiştirerek. "Şu müzayede miydi ismi? Her neyse. Orada işte." dediğimde başını salladı. "Olmuş olmuş." dedi. "İki çift ortalığı kavurup geçmiş resmen!"
Kaşlarımı çatıp olduğum yerde doğruldum. "Nasıl?" diye sordum.
"Toprak satın almışlar, hem de bayağı yüksek bir meblağ." dediğinde sertçe yutkundum. "Kaç kadar?"
"Otuz beş milyon." güldü. "Ama Türk parası değil bak, euro." beni inceleyen gözleri "Hiç şaşırmadın." dedi birden. "Neden?" kendime gelmeliydim, çok fazla açık veriyordum.
"Şok oldum, nasıl şaşırmam?" dedim. "O kadar parayı bir arada görmeyi bırak duymamıştım bile." dediğimde güldü.
"Bende bende. Neyse ne, kadın bu çifte ulaşabilirsek işimize yarayacağını söyledi." kaşlarımı kaldırdım merakla.
"Kadın?"
"Bana yardım edenden bahsediyorum işte." dedi. "Kim ki o?" anladığım kadarıyla içeride bir köstebek vardı. "Ayrıca o çift neyimize yarayacak?"
Suna telefonunda bir şeyler yaparken "Çok işimize." dedi. "Melih'in gözüne girebilmemiz için bu çiftte çok önemli. Aralarına girdiler bir anda, hem de daha önce görülmemiş biri olarak!" stresle tırnaklarımı kütletirken "Hah, buldum." dedi ve telefonunu bana çevirdi.
Hani, herkesi düşünürsünüz ama birisi vardır ve bu son seçenektir ya?
Asla aklınıza gelmeyecek biridir.
Yaşadığım olay buydu.
Çünkü o gün zarif görüntüsüyle beni mest eden kadın, Suna'nın bahsettiği ajandı.
Bu, Merveydi.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Novela Juvenil"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...