3. Bölüm: "Akşam Yemeği."

14.8K 671 182
                                    

adanın kiyafeti medyada var ❤️
mehro-chance with you

"Sen ne yaptın kızım?" diyerek kolumu tuttu Mira ve beni sessiz bir köşeye çekiştirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen ne yaptın kızım?" diyerek kolumu tuttu Mira ve beni sessiz bir köşeye çekiştirdi. "Ne yapmışım?" diye sordum.

"Seni bulduğumda bu yüzden mi cin görmüş gibiydin? Ne konuştunuz? Bahsettikleri kadar var mı? Yüzünü tam anlamıyla gördün mü? Yarın nerede buluşacaksınız?" Mira nefessizce konuşurken elimi dudaklarını götürüp kapadım.

"Nefes al Mira, nefes al." başını sallayınca elimi çektim. "Röportaj falan yok." dedim ve "Sakın bağırma!" diye devam ettim. Mira açılan ağzını kapayıp yutkundu.

"Beni bu kadar tanıyor olman korkutucu." deyince "Gel." dedim. Ofisin boğucu havasından kurtulmak için terasa çıktım, Mira soru sormamak için uğraşıyordu ama içi içini yiyordu. Bundan emindim.

"Sor." dedim.

Derin bir nefes aldı. "Ne konuştunuz?"

"Ona röportaj yapmak istediğimi söyledim ve redetti. Sonrada çekip gitti." Mira kaşlarını çattı. "O yüzden mi ruh gibiydin yalan söylemesene!" diye çemkirince gözlerimi devirdim.

"İyiydim kızım, hem dedin ya melek gibi diye. Cidden öyleydi." diyerek kıvırmaya çalışınca Mira'nın gözlerinin içindeki parıltıdan istediğim sonucu aldığımı anlamıştım.

"Demiştim ben sana!"

Mira şakıyarak Akın hakkında konuşurken bende başıma açtığım belayı nasıl toplayacağımı düşünüyordum.

*

Üzerimdeki kıyafetlerime baktım kısaca. Şık, siyah bir takım giymiştim. Bacaklarıma da ince bir çorap geçirmiştim. Takımın içine boğaz bir kazak giydiğimden saçlarımı ensemde sıkı bir topuz yaptım.

Makyaj yapmayı severdim. Abartılı sayılmayacak ama iş yemeğinde olduğumu gösterecek kadar bir makyaj yapıp imza parfümümü sıktım.

Liseden beri değiştirmediğim tek şeydi parfümdü sanırım.

"Nasıl ulaşacağım ben sana ya?" tabii ki diğer sıkıntımı söylememe bile gerek yoktu. "Kendine gel." diyah eldivenlerimi taktım. "Sen Ada Milan'sın." aynadaki yansımama baktım.

"Bu zamana kadar ne istedin de almadın ki?" yüzüme bir gülümseme kondurdum ve topuklu botlarımı giydim. Mira'nın aşağıdayım mesajıyla evden çıkarak asansöre bindim.

Üstüme başıma son kez bakarken bir anda elektriklerin gitmesiyle çığlık atarak asansörün demirine tutundum. "Siktir." tuşlara rastgele basıyordum ama elektrikler gitmişti.

"Allah kahretsin ya! Of." mırıldanarak aynaya doğru döndüğümde gördüğüm karaltıyla kaşlarımı çattım. "Bu ne ya?" o karaltıya dokunmak için elimi uzattım.

"Ada? Ada! Ada iyi misin?" birisi omuzlarımı sarstığında kendime gelerek hızla etrafıma baktım. Alt komşum Elifti. "İyi misin?" diye sordu yeniden. "Elektrikler..." dedim. "Gelmiş."

"Hiç gitmedi ki?" kolumu sıvazladı. "Çok mu çalışıyorsun bugünlerde? Biraz dinlenmelisin." zorlukla gülümsediğim esnada korna çalmıştı. "Teşekkür ederim Elif. Arkadaşım bekliyor da.. ben gideyim en iyisi."

"Görüşürüz. Dikkat et kendine." bir hışımla kendimi asansörden attım ve koşar adımlarla apartmandan çıktım. Az önce ne olmuştu? Kalbim biraz daha hızlı atsa eminim dışarıdan duyulacaktı.

"Yine mi uyumadın sen?" dedi Mira arabaya biner binmez. "Betin benzin atmış." sertçe yutkunup apartman boşluğuna bakarak "Evet." diye mırıldandım. "Uyuyamadım, ondan olmuş olmalı."

Yarım saat sonra restoranda gelmiştik. İçeriye girdiğimiz an kalabalık bir masa karşılamıştı bizi. Müdür beni görür görmez "İşte benim şirketimi ayakta tutan kişide geldi!" elindeki kadehi kaldırıp çatalla vurarak tiz bir ses çıkardı.

"İyi akşamlar." herkesle kısa bir şekilde selamlaşarak sandalyelere oturduk. Mira'nın canı biraz sıkkın görünüyordu, sanırım erkenden sıkılmıştı bu samimiyetsiz ortamdan.

"Ee, Ada'cım." dedi Ata. "Yarın röportajı ne zaman getiriyorsun?" Meltem atladı. "Ya Ara burada da mı iş konuşacağız?" Ata ellerini birleştirip alaycıl bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

Biliyordu.

Beni en iyi tanıyan kişiydi. Bilmemesi mucize olurdu. "Yarın mesai çıkışında dinleyebilirsin Ata'cım." deyip göz kırptım.

"Umarım." dedi kendinden emin bir şekilde. "Sonra flasbellek bozuldu falan deme, böyle bozuk bahaneleri kabul etmiyorum." çatalı tutan parmaklarım sıkılaştı.

"İşine gayet profesyonelsin sanırım?" normal zamanlarda alkol tüketmeyi sevmesemde şarabı severdim. Beyaz şarabımdan bir yudum alarak "Şaşırdım." diye devam ettim.

"Neye şaşırdın tam olarak?" ikimiz için işler iyice kızışmaya başlayacakken müdür araya girdi. "Buraya sizi moraliniz yerine gelsin diye getirdim. Küçük çocuklar gibi yine kavga edeceksiniz gidin dışarıda edin." diye sertçe konuştuğunda ikimizde susmuştuk.

Onun yüzünden şu yaşımda haşa azar yiyordum şaka gibi.

"İzninizle, lavaboya gidiyorum." diyerek ayaklandım ve içeriye girdim. Ellerimi kenarlara yaslayarak suyla boynumu ıslattım. Küçüklüğümden beri gelen sinir sorunlarım vardı ve şu sıralar Ata'ya tahammül seviyem iyice düşmüştü.

"Sakin ol." dedim kendi kendime. "Sakin ol, bir şey yok." kağıt havluyla elimi yüzümü kuruladım ve dışarı çıktım. Bu esnada karşı taraftan gelen tanıdık suretle duraksadım.

Akın eğik başıyla yanımdaki erkekler tuvaletine girdiğinde ne olacaksa olsun deyip bende peşinden girdim ve "Seninle çok önemli bir şey konuşmam lazım."

*

ŞEYTANIN ÇIRAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin