Bugün pazartesiydi. Müzayedeye son beş gün kalmıştı ve o günden sonra Akın'dan bir daha haber alamamıştım. Tıpkı maskemin hala elime ulaşmadığı gibi. Nasıl bir şey yaptıracağını da merak ediyordum.Kalemin kırılma sesiyle kendime geldiğimde daldığım bakışlarımı ovuşturdum ve kalemliğime uzanarak yeni kalem aldım.
Yeniden karalama işine dönerken Mira, "Korkutuyorsun beni." diye mırıldandı.
"Neden?" dedim sessizce. Hala beyaz, boş kağıdı karalıyordum. "Neden olacak?" diye sordu, cevabını biliyordu.
"Seni hiç bu kadar sessiz ve düşünceli görmemiştim." deyip eliyle omzumu ovaladı.
"Umarım bir sorun yoktur? Her zaman yanındayım biliyorsun." gülümsedim. "Biliyorum." dedim iç çekerek. "Sadece düşünüyorum işte."
"Yardım edebileceğim bir şey mi?" bağıra bağıra evet demek geliyordu içimden ama kısaca "Yok." dedim.
"Sen benim için endişelenme." onu rahatlatmak istercesine sırıttım. "Eğer yumruklamam gereken birisi varsa söyle?"
Kaşlarını sahteden çatıp yumruk yaptığı elini havaya kaldırınca kıkırdadım. "Aptal." dedim gülüşlerimin arasında. "Sen dur bir kızım." dedi bir ses.
Mert, Mira'nin omzuna elini koyup onu durdurmuştu.
"Senden önce biz varız, onu yumruklarımla haşamat ederim bebek." göz kırptı. Yumruk yaptığı elini diğer elinin avcuna geçirdi. "Teşekkür ederim." dedim gülüşlerimin arasından.
"Ama cidden önemli bir şey yok."
"Tam beş saattir benimle dalaşmıyorsun." bu Ata'ydı. "Sana üç kere sataştım, üçünde de bana bakıp sonra bunu yaptın." yüzünü buruşturarak masamdaki kağıdı eline aldı ve karaladığım yere baktı. "Resmen bir sanat eseri."
"Picasso olacak büyüyünce abisi, bulaşma." dedi Mert.
Onlar hayvan gibi anırırcasına gülmeye başladığında boş bakışlarımla gözlerimi devirdim.
"Sana bulaşınca ağlıyorsun." dedim gıcık bir sesle. "Bugün ağlatmak istemedim seni." Ata kalbinden vurulmuşa döndü. "Acıttın."
Ayağa kalkarsam başka yerini de acıtabilirim bak." dedim yeniden. "Ovv." dedi Mert. "Ortalık kızışıyor mu yoksa?"
"Beni ayağa kaldırmayın." dedim bıkkınca. "Kalk." bir anda bana diklenen Mira'ya şaşkınca baktım. Gözlerinin ardından 'ne' der gibi bakıyordu. "Kalkta gösterelim sana gününü." olduğu yerde hafif hafif zıpladığında Mert onu kolunun arasına aldı.
"Sen yapamıyorsun bu işi fıstık. Yapanlara bırak."
"Size bulaşmayacağım." dedim tane tane. "Şimdi siktir olup gider misiniz yoksa baş editör olarak sizi mesaiye mi bırakmamı istersiniz?" diyerek tehditkar bir şekildegüldüğümde Mert anında geri çekildi. Tabii Mira'da.
Mert, Ata'ya doğru "Benden bu kadar bro." dedi. "Bizim bu fıstıkla akşam özel işimiz var." Mira'yı gösterince dudaklarım şaşkınca aralanıp "Ne!" diye sesimi yükselttim.
Mira, Mert'in arkasından masum bakışlarını fırlattı. "Ne?" diye mırıldandı. "Siz- ne?" dedim yeniden.
"Ne zaman?" cevap vermediler. "Mira, çabuk gel yanıma." Mira gülmeye çalışarak yanıma gelirken "Kızı korkutma sopasız cadı." diye mırıldandı Ata.
"Ne korkoyacağım?" dedim gülerek. "Canım arkadaşım benim." Mira'nın başını okşadım. "Demek ben yokken manita yaptın ve bu sığırın bile haberi varken benim haberim yok?" Ata'yı gösterdim.
"Ayıp oluyor ama bak." dedi Ata. Kaşlarını çatmıştı ama umursamadığını biliyordum. "Ayrıyeten," dedim. "Yine ben yokken bunlarla fazla takılıp onların takımına mı geçtin ha?" sahte bir kızgınlıkla sorunca Mira tebessüm etti.
"Ya." diye mırıldandı. "Sen benim hala en yakın arkadaşımsın. Bunu mu kıskanıyorsun?" Ata'yı işaret etti. "Yine suçlu biz olduk." dedi Ata kendi kendine. "Ama bak orada dur Mira." diye devam etti Ata.
"Ada beni her zaman kıskanır." güldüm. "Ben?" kendimi işaret ettim. "Seni?" bu sefer parmaklarımın yönü onu bulmuştu. "Kıskanıyorum? Pardon ama neyini?" dediğimde dudaklarını büzdü.
"Nereye gitsem peşimdesin, neye takılsam, nerede olsam? Bana aşıksan söyle." gözlerimi devirdim. "Benimle tanışmadıysan söyleyeyim." gülümsedim.
"Ben Ada Milan, buranın baş editörüyüm." kendimden emin bir şekilde konuştum.
Baş editörü kısmını vurgulayarak elbette.
Ata sırıttı. Bozulmuşa benzemiyordu. "Şimdilik." dedi benim gibi bastırarak. "Şimdilik baş editörüsün. Bugün buradasın, yarın arkamda. Diğer gün olmayacaksın bile." ardından masamdan kalkarak ellerini cebine yerleştirdi ve masasına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Teen Fiction"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...