21. bolumu atlamayin.
Saat akşam 7.07.
Ve ben hala hazır değilim. Aslında bir kot pantolon, üzerine de normal bir kazak giymeyi düşünüyordum ama bunları Mira'ya söylediğimde, beni öyle bir azarlamıştı ki...sanırım en son lisede annem yüzünden bu kadar şiddetli azar yemiştim. Neymiş buluşmaya öyle mi gidecekmişim?
Görende randevuya çıkıyoruz sanacaktı.
Siyah, derin göğüs dekolteli, çok kısa sayılmasada kısa diyebileceğim uzunlukta bir elbise giymiştim. Bu elbisenin altına ise beyaz, çaprazdan diz kapağına kadar bağlamalı bir topuklu ayakkabı giyecektim. Dumanlı göz makyaj yapmıştım, Mira bana yeşil gözlerimin bu şekilde öne çıktığını söylerdi hep. Büyük halka küpeleri kulağıma geçirmiştim.
Saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yapmıştım. Artık hazırdım değil mi? Telefonuma baktığımda Akından hala bir haber olmadığını görerek ofladım.
Düşünsenize... Bir de unutuyormuş falan. Yemin ederim onu şeytan demem çok fena taşlardım. İçimden ona karşı öldürme planları kurarken bir anda telefonuma gelen bildirim sesiyle hayal dünyamdan çıktım.
Akın
Aşağıdayım. Hızlı ol.Gözlerimi devirdim. zaten kibarlık Akın'ın fıtratında yoktu.
Ben
Biraz bekle. İşin ne?Akın
İşimi daha detaylı görmek ister misin?Mesela seni cehenneme tekrar götürür ve gerçek şeytanlara işkence yaparken gösteririm
Beğenir misin?
Ben
Ruj sürüyorum.Akın
Tamam.yaziyor...
Hangi renk?
Ben
Hangi renk seversin?Akın
Kırmızı.Kırmızıya bayılırım.
Ben
Görebiliyorum:)Akın
Gelmen için son bir dakika.59
Ben
Ne yani iki dakikadan başlamayacak mısın?Akın
İyi bir adam olmak için fazla kötüyümBen
GeldimDerin bir nefes alıp saçma konuşma metnimizden çıktım ve önümdeki ağır demir kapıyı açtım. Kapının önünde duran maseratiye şaşkınca bakarken, kapısı açıldı. İçinden ise bir şeytan çıktı.
Akın, siyah bir takım giymişti. Sanırım Akın'ın rengi kırmızı değil siyahtı.
Tam önünde durdum. "Gidelim mi?" diye sordum. Akın, gözlerimin içine bakarak "Yeşil..." diye mırıldandı. "Efendim?" kaşlarımı çattım.
"Bir şey yok." dedi. Arabanın kapısını açıp içeriye girdi. Ben de onunla beraber yolcu koltuğuna geçip oturduğumda tek düşündüğüm şey, bu lanet arabanın koltuklarının, benim evimdeki koltuklardan nasıl daha rahat olduğuydu.
"Doğru söyle." dedim. "Çaldın mı?" gözlerimi kıstım. Kıkırdadı. "Şeytan değil misin?" dedim. "Yaparsın yani şaşırmam." omzumu silktim.
"Çalmadım." dedi ve tek eliyle direksiyonu kıvırdı. Yutkunup "Hıı. Tamam." deyince gözlerin kısıldı. "Söyle."
"Neyi?"
"Araba koltuğunda neden kıvranıp duruyorsun onu söyle." sanırım fakirliğimi dibine kadar belli etmiştim. "Hiç." dedim.
Şeytan sadece kötülük çağırmaz değil mi? Yedi günahtan bahsediyordu insanlar. Akın'ın buradaki payının şehvet olduğuna neredeyse emindim. Nerdesi 1.95 olan boyu, kalıplı bedeni, kemikli yüzü ve damarlı elleri...Sanki günaha çağırıyordu.
Hızlıca gözlerimi ondan çektim. Kendine gelmeliydim. Evet. Hemde bir an önce.
"İyi inceledin."
"Ne?" güldü. "Alık."
"Bugünlerde hep bunu duyuyorum." dedim homurdanarak. "Başka kim diyor?" öne doğru eğilip rastgele şarkı açarken "Kim olacak?" dedim. "Ata."
Yüzünü buruşturdu.
"Neyse. Şu röportaj işini bir an önce bitirelim." diye devam ettim. Başını salladı. "Zaten bu aptal insanlara daha fazla tahammül seviyem kalmadı."
Gözlerimi devirdim. "Kusura bakma sizin gibi gücümüz olmadığı için." dedim alayla. Araba bir anda sertçe durduğunda elim torpidoya yapışmıştı. "Neleri ağırladığımı bilsen, neyden bahsettiğimi anlardın." deyip üzerime eğilince geriye yaslandım.
"Ne yapıyorsun ya?" dedim titreyen sesimle. Akın'ın sıcak nefesi yüzümü yakarken bir anda arkamdaki kapıyı açtı ve "İn." dedi.
"Hı?" geriye doğru çekilerek, kendi koltuğuna geçti. Daha sonra kapıyı açarak indiğinde restauranta geldiğimizi anlamıştım. Sertçe yutkunup kendime gelmeye çalıştım ve bende hızlıca arabadan indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Teen Fiction"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde güldü. "Peki ben gecenin sonunda ne yapacağım biliyor musun?" dedi aramızdaki sessizliği bozarak. İçkimden bir yudum aldım ve "Ne yapacaks...