Balkonda öylece otururken kapı açılıp Ömer girdi. Başımı yeniden gökyüzüne çevirirken biraz dinlenmek istiyordum sadece.
Yanıma gelip otururken "Şura." Dedi sakince. Sesimi çıkartmadan onu dinlemeye başladım. "Bak, ben gerçekten hatalıyım. Yapma dediğin şeyleri yaptım. Biliyorum sadece bana zarar gelsin istemiyorsun ama kendimi de tutamadım. Can olmasa belki daha fazlası da olacaktı hatta. Bugünkü öpücük için de özür dilerim. O kadar çok kızmıştın ki seni sakinleştirmek için başka bir şey düşünemedim." Dedi sakin bir tonda.
Bu sefer şokla ona baktım. "Beni öpmenin sebebi beni sakinleştirmek miydi Ömer? İnanmıyorum sana ya, gerçekten inanmıyorum. Ben o kadar sinir krizleri geçirdim ama bir kere Emir tutup da beni sakinleştirmek için öpmedi. Bir daha sakın, sakın beni öpme." Dedim parmağımı tehdit edercesine kaldırırken. Yine de sakin bir tonda konuşuyordum.
"Şura tabiki de sadece sakinleştirmek için öpmedim ama en büyük sebebi oydu." Dedi.
"Tamam, kapatalım bu konuyu Ömer. Sadece önümüze bakalım." Dedim.
"Peki, sen nasıl istersen. Yine de her şey için özür dilerim. Birçok şey benim yüzümden olmuş oldu."
"Ben olmasaydım sen de bu işe bulaşmayacaktın. Benim yüzümden olmuş oldu."
"Senin bir suçun yok."
"Senin de tek bir suçun var Ömer. O da bana yakın olmak."
"Peki, ben daha fazla burada kalıp senin sinirini bozmıyayım. Görüşürüz." Diyerek yanımdan kalktı.
"Görüşürüz." Dedim gözlerinin içine bakarken.
Hızla balkondan çıkıp giderken kapının kapanma sesini duymuştum. O kapı resmen kalbime kapanmıştı.
Kalkıp içeri geçerken Emir salonun her karısını gezmeye yemin etmiş gibiydi. Elinde telefon, sürekli birileriyle konuşuyordu. Koltuğa geçip onu izlerken telefonu kapatıp yanaklarını şişirdi.
"Mahvetti bizi. Yemin ederim abim diye demiyorum, şerefsizin önde gideni çıktı. Daha ağırlarını da derim de ana babamız bir." Dedi saçlarını dağıtırken.
"Şimdi ne oluyor, bir şeyler netleşmedi mi?" Diye sordum.
"Hisseler düşmeye başladı. Babam abimi evlatlıktan reddine hazırlanıyor. Avukatlar sadece bildiri yayınladı bizimle alakalı olmadığına dair." Dedi.
"Yani ben elimden ne gelirse yapmaya hazırım." Dedim.
"Ömer'in gönlünü al sadece Şura. Çocuk çok sinirli çıktı gitti. Gözleri dolu doluydu. Telefonda olunca bir şey de diyemedim." Dedi.
"Gözleri mi doluydu?" Dedim şaşkınca.
"Evet, çocuğa ne dedin bilmiyorum ama baya kötüydü." Dedi.
"Olması gerekeni söyledim Emir."
"Saçma saçma konuşma Şura. Çocuk şurada can ver desen verir." Dedi.
"Baran! Baran'ı ara Emir. Kesin olanlardan haberi var." Dedim.
"Doğru söylüyorsun da Ömer'den nasıl buraya geldik?" Diye sordu.
"Ömer'le bitti Emir. Arkadaşlık felan kalmadı yani. Bundan sonra da çok zor eskisi gibi olmamız."
"Onu abin geldikten sonra görücez. Bakalım daha onlar ne diyecek. Ben abinin bu kadar sakin olmasını beklemiyordum." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırınım
Teen Fiction•Kesit• "Şimdi sıra sende." Dedi. "Ne?" "Öpme sırası diyorum, sende. Aklını bu kadar çabuk başından alacağımı bilmezdim." Dedi gülerek. "Öpmek sırayla mı oluyormuş, hayatımda ilk defa duyuyorum." Dedim. "Sıra yoksa o zaman izninle, ben bir kere...