Emir'le bütün gün bahçede oturup konuşurken zamanın nasıl geçip gittiğini anlamlandıramamıştım. Onunlayken gerçekten zaman çabuk akıp gidiyordu. Sohbeti güzeldi.
Kahkahamızı yarım bırakan şey ön bahçeden önce araba seslerinin ardından da Ömer'in sinirle bağırışıyla Emir'le bakıştık.
Hızla ayağa kalkıp ön bahçeye geçerken Ömer elinde telefon sabır çeke çeke karşı tarafı dinliyor Serhat ve Ferhat da kaşları çatık onu dinliyordu.
"Yeter anne, bu saatten sonra beni rahat bırak. Senin isteyip istememen artık umrumda değil, ben istiyorum, benim hayatım." Diyerek telefonu kapattı.
Sinirden yüzü kızarmaya başlamıştı. Elleriyle yüzünü ovalarken kendine gelmeye çalışıyordu. Yanına gidip ellerini yüzünden çektiğimde kızarmış gözlerinin içine baktım.
"Öncelikle sakin ol." Dedim.
"Kimseyi kırmadan bu iş hallolmayacak Şura. Şu 2 günde dökmediğim dil kalmadı." Dedi. Sesi hala sinirli ama bir o kadar da çaresiz geliyordu.
"Önce gel biz konuşalım olur mu, çözümü olmayan bir şey yok." Dedim elini tutarken.
Beni dinlerken hep birlikte arka bahçeye geçip masaya oturduk. Bugün nispeten bir bahar havasına sahip olduğundan bahçede rahatça oturabiliyorduk. Yine akşam esintileri başlamıştı. Henüz kıştan yeni çıkmış olsak bile bahar havası ısıtıcı değildi.
"Şimdi ne olduğundan bana bahseder misin?" Dedim sakince.
"Annemle konuştum, dünkü kelimelerin aynısı, hiç değişmedi." Dedi.
"Tamam, zamanla geçecektir. Olay daha çok taze. Henüz sinirini atamamış olabilir."
"Olabilir ama senden ayrılmamı kimse isteyemez. İkinizin arasında kalıp onu tercih etmemi istiyor. Böyle bir şeye neden gerek duyayım güzellik varken, ben bunu anlamıyorum. Seni sevdiğimi biliyor, sensiz olmayacağımı da biliyor ama bu kadarı fazla bence."
"Emir, ben bir abimi arıyayım." Dedim.
Emir telefonunu bana uzatırken masadan kalkıp onlardan biraz uzaklaştıktan sonra abimi aradım.
"Efendim Emir?" Diyerek telefonu açtı abim.
"Abi benim, nasılsın?" Diye sordum.
"İyiyim abicim, sen nasılsın, ne yapıyorsunuz?" Diye sordu.
"Ben de iyiyim abi de Ömer'in tarafında işler biraz karışık malum, bizim tarafta nasıl onu merak ediyorum. Annemlerin tepkisi nasıl?"
"Şöyle ki abicim, annem Ömer'den yana bir sıkıntı çekmiyor, sadece o aileye gelin olmanı istemiyor. Atıyorum çıkıp Ömer'e nikah bassan sevinir ama o aileye gittin diye üzülür. Babam daha sakin yaklaşıyor, Ömer'in seni ailesinden koruyacağına inanıyor ama bu kaçırma meselesine biraz sinirlendi. Arkadaşlarınız ve Emir de olduğunu söyleyince onda da sorun kalmadı." Dedi.
"Ömer'in ailesinden daha sakiniz anlaşılan. Gerçi onun da sadece annesi istemiyor."
"Seni mi istemiyor, bizi mi?"
"Beni istemiyor gibi gözüküyor ama annemle tartıştı. Aslında direkt evlenmemi istemiyor." Dedim.
"Anladım abicim." Dediğinde bir sessizlik oldu.
"Abi, sence ne yapmamız gerekiyor? Ömer'in yanında olmaya çalışıyorum, çok sinirli ve stresli."
"Bence eğer ondan eminsen, aileleri karıştırmadan bir nikah kıyın. Daha sonra da bir yemek ayarlar, söylersiniz." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırınım
Teen Fiction•Kesit• "Şimdi sıra sende." Dedi. "Ne?" "Öpme sırası diyorum, sende. Aklını bu kadar çabuk başından alacağımı bilmezdim." Dedi gülerek. "Öpmek sırayla mı oluyormuş, hayatımda ilk defa duyuyorum." Dedim. "Sıra yoksa o zaman izninle, ben bir kere...