Elinde silahla iki adam içeri girerken bir anda bağırmaya başladılar ama ne dediklerini anlamıyorduk. Yerli bir dil kullandıkları kesindi sadece. Silahlar yüzümüze doğrulurken ellerimizi kaldırdık. Ömer yavaşça önüme geçerken Serhat ve Ferhat da iki yanımda yerini almıştı.
Bir adam daha içeri girerken İngilizce konuşarak "çıkın dışarı!" Diye bağırdı.
Hepimiz yavaş yavaş dışarı çıkarken Cemal abi de arkamdan geliyordu. Bir an kendimi koruma altına alınmış gibi hissetmiştim. Belki de gerçekten korumak istedikleri için bu şekilde ilerliyorduk ama şu an asıl konumuz bu değildi. Güverteye kadar bu şekilde ilerledikten sonra yere oturtulmuştuk.
"Merdan yok." Diye fısıldadım.
"Saklanıyordur." Dedi Serhat.
En mantıklı açıklaması bu olmalıydı.
Adam önümüzde git gel yaparken silahı direkt bana doğrultup "sen, gel buraya." Dedi.
Ömer ayağa kalkarken diğer adam silahı ona doğrulttu. İki silah da bizi gösterirken "sen değil, kadın buraya gelsin." Dedi adam yeniden.
"Ömer, otur." Dedim.
"Ne istiyorsanız benden isteyin." Dedi Ömer beni dinlemezken.
"Kız bizimle gelecek." Dedi adam yeniden.
"Size benden isteyin dedim. Kıza dokunmayın." Dedi Ömer sakince.
"Peki o zaman, şu şeyleri kaldırın gidiyoruz!" Dedi.
"Neyler?" Diye sordu Ömer. Ben bile anlamamıştım. Neyden bahsediyorsun?
"Sondaj borularını geri çekin!"
"Bunu yapamayız." Dedi Ömer.
"Ben yapın diyorsam yapın!" Diye bağırdı adam.
"Yapamayız, en erken sabaha biter." Dedi Ömer.
"Bizim vaktimiz bol. Nasıl yapıyorsanız başlayın!" Diye bağırdı adam.
"O zaman ilk önce sinyal kesicileri kapatın, yoksa makinalar çalışmaz." Dedi.
Ömer'in ne yapmak istediğini anlarken telefonu olabildiğince gizlemeye çalıştım.
"Tamam." Dedi adam. "Eğer bir şey yapmaya kalkarsan herkes ölür."
"Hiçbir şey yapmayacağız, merak etmeyin. Sadece kontrol odasına gitmem gerek." Dedi Ömer.
"Orası nerede?" Diye sordu adam.
Ömer eliyle kontrol odasını gösterirken adam baş işaretiyle yürümesini işaret etti.
"Ömer beni de al." Dedim.
"Kız da benimle gelmesi gerek. Tek başıma yapamam." Dedi Ömer.
"Tamam." Diyerek baş işareti verdi adam.
Kontrol odasına girdiğimizde "sondajı çıkartmayı düşünmüyorsun değil mi?" Diye sordum.
"Tabikide hayır Şura." Derken sondajı çalıştırdı.
"Ömer, diğer tarafıma geçip perdeleme görevi yapar mısın, mesaj atacağım." dedim.
Hiçbir şey demeden bizi dışardan, camdan, izleyen adamı kapatacak şekilde önümde durdu. Telefonu gizlediğim yerden çıkartırken Esra'nın numarasına girdim.
'Kırmızı alarm, acil Tim' yazıp gönderdikten sonra hemen kapattım.
"Tamamdır, yakında burada olurlar." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırınım
Roman pour Adolescents•Kesit• "Şimdi sıra sende." Dedi. "Ne?" "Öpme sırası diyorum, sende. Aklını bu kadar çabuk başından alacağımı bilmezdim." Dedi gülerek. "Öpmek sırayla mı oluyormuş, hayatımda ilk defa duyuyorum." Dedim. "Sıra yoksa o zaman izninle, ben bir kere...