Emir'le birlikte yukarı çıkmış evin kapısıyla bakışıyorduk şu an. Kalbim biraz öncekine nazaran deli gibi çarparken tepkilerin ne olacağını tahmin etmeye çalışıyordum ama tahminlerimin dışında da bir sonuç çıkabilirdi. Bu yüzden bunu bir kenara bırakıp Emir'den önce davranarak kapıya birkaç kere tıkladım.
Abim tarafından kapı açılırken önce Emir'e ardından bana kaydı gözleri. Birkaç saniye duraksadı.
"Şura." Dedi şaşkınca.
"Abi." Dedim yeniden gözlerim dolarken. Normalde olsa dalga geçip güleceğim bu haline duygusal tepkiler veriyordum.
Kollarını sıkıca bana sararken ben de ona sarıldım içten bir şekilde. İçimdeki güven duygusu kabarırken hiç bırakmak istemedim. Özlemiştim. Kokusunu, sarılışını...
"Yeter bu kadar, içerde devam edin." Dedi Emir.
Abim geri çekilirken "kıskanma hemen kardeşin yok diye." Dedi.
"Kardeşim yok ama ablam var sonuçta değil mi. Bak ne kadar tatlı bir kız. Gel ablacım, buna kalsa seni bu gidişle eve bile almaz." Dedi Emir. Ortamdaki enerjiyi dağıtmaya çalıştığını anlayabiliyordum.
Abim burun kıvırırken kapıdan geri çekilip içeri girmemizi bekledi. Emir benden önce davranıp salona geçerken abimle arkadan ilerledim.
"En son Nijerya'daydın." Dedi abim.
"Evet ama dün geri döndüm. Buradaki fabrikada çalışacağım artık." Dedim.
"Gerçekten mi?" Diye sordu gözlerinin içi parlarken.
Başımı onaylarcasına sallarken "sonunda be, ne kadar özlettin kendini biliyor musun?" Dedi.
"Ben de sizi özledim abicim." Dedim buruk bir gülümsemeyle.
Salona giriş yapmışken herkes sohbet muhabbet ettiğini görmüştüm. Bizim girişimizle bir an sessizlik çökerken derin bir nefes daha aldım. İhtiyacım olacak gibi duruyordu.
İlk annem ayağa kalkarken sıkıca sarıldık. Diğerleri henüz olayın şokunu yavaş yavaş atlatıyor gibiydi. Mutlulukla geri çekilip gözlerimin içine bakarken gözlerinden yaşlar süzüldü.
"Aaa anne, ağlama ama. Gidince ağlıyorsun, gelince ağlıyorsun, ne yapayım ben?" Dedim kızıyor gibi. Emir'le gözlerimiz kesişirken aşağıda ağlayan sanki bendim dercesine bakıyordu. Haklıydı ama bunu kimsenin bilmesine veya benim yüzümden ağlamasına gerek yoktu.
Sırada bekleyen babama sıkıca sarıldım. Onu da çok özlemiştim. Koşulsuz şartsız sığınacak limanım.
Babam duygusal davranmak yerine işi şakaya vurmayı tercih etti. "Hiç gelmeseydin kızım, biz seni unutmuştuk zaten." Dedi.
"Aaa ben de beni özlemişsinizdir diye buraya temelli gelmiştim oysaki, neyse, madem öyle ben geri dönerim." Dedim.
Herkesten flash tv oyunculuğum karşısında kıkırtı yükselirken Hatice yengeme de sarıldım. Bir ara bana fazlasıyla katlanmış iyi bir arkadaş olmuştu. Ablamdan çok sır bildiği de aşikardı.
O anda kapı çalarken "ablam mı?" Diye sordum.
"Evet, o gelmişti." Dedi annem.
"O zaman ben bakayım, bakalım beni özlemiş mi." Diyerek salondan çıktım.
Birkaç kere daha kapıya vururken bilerek beklettim. Sinirlenince tepkisi daha komik oluyordu. Ben de az fena değildim. Boşuna belanın ta kendisiyim de demiyordum.
Kapıyı açar açmaz "neredesiniz yahu, evde değilsiniz diye..." Cümleleri bir anda beni görmesiyle yarıda kesilirken "Şura?" Dedi.
"Abla?" Dedim ben de onu taklit ederken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırınım
Roman pour Adolescents•Kesit• "Şimdi sıra sende." Dedi. "Ne?" "Öpme sırası diyorum, sende. Aklını bu kadar çabuk başından alacağımı bilmezdim." Dedi gülerek. "Öpmek sırayla mı oluyormuş, hayatımda ilk defa duyuyorum." Dedim. "Sıra yoksa o zaman izninle, ben bir kere...