3. Bölüm | Dönüş

570 30 4
                                    

Serhat elinde battaniyeyle gelirken "çok üşüdünüz." Diye uzattı.

Asker de içeriden çıkıp yanımıza gelirken "tamamız değil mi?" Diye sordu.

"Evet." Dedim.

Daha demin Ömer'in kucağında olmam gerçeğini beynimden silip atmaya çalışırken. Bir anlık da olsa oluşan yakınlaşmamız tuhaf hissettirmişti doğrusu. Ona da aynı şekilde olsa gerek "içeri girelim." Diyerek sürgülü cam kapıdan içeri girdi.

Serhat'la göz göze gelirken "bir şey mi oldu?" Diye sordu.

"Bilmem." Dedim sadece. 

"Çok korktun, hadi gel içeri girelim." Dedi çok araştırmadan.

Onu başımla onaylarken biz de birlikte içeri girdik. Beyaz derilerden oluşan yere geçip oturduk ikimiz de. Ferhat ve Cemal abi de buradaydı. Tekne harekete geçmeye başlarken süratle karaya ilerliyorduk. Yaklaşık 1 saat sürecekti yolculuk. Beynimin içinde Merdan'ın iyi olup olmadığı dolanırken yanımızdaki askerlerden birinin telefonu çaldı. Hızla cevap verirken "anlaşıldı." Diyerek kapattı.

Gözleri bir anda üzerimizde gezinirken "arkadaşınız hastaneye alınmış. Eğer durumu kritikliğini korursa ülkeye ambulans uçakla dönecek." Dedi.

Durumunun hala kritik olduğunu anlamıştım bu sayede.

"Ailesine haber verildi mi?" Diye sordum.

O anda telefonum çalmaya başlarken Merdan'ın annesinin aradığını gördüm. Telefona yanıt verirken "Efendim Rojda teyze?" Dedim.

Hıçkırıkları kulaklarıma dolarken "Şura kızım, ne olursun iyi haber ver. Askerler aradı, ne oldu oğluma?" Diye sordu.

Ben de kendimi sıkmayı bırakırken ağlamaya başladım. Bir yandan da açıklama yapmam gerektiğini biliyordum.

"Merdan şimdi hastene ulaşmış." Dedim derin nefes alıp kendime gelmeye çalışırken. "Biz de karaya gidiyoruz. Ulaşır ulaşmaz hastaneye gideceğim Rojda teyze. Şimdi haber geldi zaten, eğer burada müdahale edemezlerse ülkeye gönderecekler." Dedim.

"Ne oldu kızım, ne yaptılar ona?" Diye sordu bu sefer.

"Bilmiyorum Rojda teyze, alarmlar çaldı, sığınaklara geçtik. Onu bekledik ama gelmedi." Diyebildim.

Kendimi daha fazla tutamazken sürgülü cam kapıyı açıp dışarı çıktım. Orada otururken konuşmaya devam ettim.

"Merak etme Rojda teyze, Merdan iyi olacak." Dedim. Kendimi mi yoksa Rojda teyzeyi mi teselli ediyordum bilemiyorum gerçekten.

"İnşallah kızım, inşallah, orada önce Allah'a sonra sana emanet kızım. Ablasısın sen onun." Dedi.

"Biliyorum, Rojda teyze, şimdi kapatmam gerek." Dedim.

"Tamam kızım, dikkatli ol." Diyerek bir hıçkırık sesi daha kulaklarıma dolarken telefon kapandı.

Yaşlarımı sürekli silsem de yenileri ekleniyordu. Kendimi tutmaya çalışıyordum ama olmuyordu. İş arkadaşımdan öte Rojda teyzenin dediği gibi ablası olmuştum ben onun. Daha çok gençti. Yaşaması gereken tatlı bir hayat, kurması gereken bir yuva vardı.

Gün iyice doğmaya başlarken teknenin karaya yanaşmasıyla son kez yanağımdaki yaşları sildim. Toparlanmam gerekiyordu. Herkes sürgülü kapıdan tek tek çıkarken bir asker kıyıya halat attı. Denizci düğümüyle bağlanan tekneden hepimiz tek tek inerken birkaç ambulans bizi bekliyordu.

Sağlık görevlileri yanımıza gelirken "iyi misiniz?" Diye sordu.

"İyiyim, bir şeyim yok." Dedim sakince.

KırınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin