Öğle yemeğimi yemiş, Ömer'le atıştırabileceğimiz tatlıdan tuzluya birçok şeyi salona götürmüştüm. Geçenki beğendiği muhallebiden de yapıp dolaba yerleştirmiştim bile. Dolapta bulunan asitli ve asitsiz içeceklerden de götürüp birkaç bardak götürmüştüm. En son birkaç paket cips açıp mısır patlatmıştım.
Bence bütün gün tembellik etmek için gereken bütün ortamı oluşturmuştum.Kapı çaldığında gidip açarken Ömer karşıladı beni hemen. Gülümseyerek onu içeri alırken elindeki poşeti bana uzattı.
"Ekler sevdiğini bildiğim için gelirken biraz almak istedim. Film izlerken güzel gider." Dedi.
"Teşekkür ederim, gözünden de hiçbir şey kaçmıyor." Dediğimde güldü.
"Daha çok gözüm senden başkasını görmüyor." Dediğinde şaşırdım ve utandım.
"Beni ne zamandır izliyorsun?" Diye sordum.
"Bu soru asıl seni ne zamandır seviyorum olması gerekmez miydi?"
"Sevginin bir anda oluşan bir şey olmadığını biliyorum." Dedim.
"Hmm, o zaman şöyle diyelim, ben seni ilk yaşadığımız kazadan beri izliyorum. Seni ilk sevdiğimi anladığım zaman ise teknede kucağıma aldığım andı."
"O yüzden mi bana garip davrandın o zaman?" Dedim şaşırarak.
"Bir an senin de anladığını düşündüm, ne yapacağımı bilemedim." Dedi.
İçten bir şekilde ona gülmeye başlarken "nasıl anlayabilirim ki, sadece gözlerin aklımda kalmıştı." Dedim.
"Hmm," Dedi uzatarak. "Gözlerim demek."
"Ben kahve gözleri her zaman severim. En çok dikkatimi hep kahverengi gözler çeker. Herkesde eşsiz tonu var bence." Dedim.
"Evet, seninkiler kadar içine çekmese de dikkat çekici oluyorlar." Dedi.
"Biz ayakta kaldık. Salona geçsene, ben de eklerleri alıp geliyorum." Dedim konuyu değiştirmek adına. Utanmam zirveye çıkıyordu artık. Yüzümün yandığını hissediyordum.
"Tamam, nasıl istersen." Diyerek o salona geçerken ben de mutfağa geçtim.
Elimi yelpaze olarak kullanırken içimdeki yangını biraz olsun bastırmaya çalıştım. Böyle hisleri ilk defa yaşıyordum. Bu gerçekten bambaşka bir şeydi. Sevilmek... Çok güzel bir duyguymuş. Tarifi olmayan bir his.
Daha fazla oyalanmadan eklerleri tabaklara alıp dolaptaki muhallebileri de alarak salona döndüm.
"Şura, bunlar biraz fazla olmamış mı?" Dedi. Şaşırdığı belli oluyordu.
"Bir şey olmaz. Bugün bizim tembel günümüz." Dedim yanına otururken.
"Sevdiğim tatlıdan yapmışsın." Dedi gözlerinin içi parlarken.
"Aslında farklı bir şey yapmak istedim ama sevip sevmeyeceğini bilmediğim için riske atmak istemedim."
"Ben bütün tatlıları severim, ayırt etmem. Yemek konusunda da, yani yeme konusunda bir şeyi de yemem demiyorum." Dedi.
"Valla ben ayırt ediyorum. Yalan söyleyemeyeceğim hiç." Dedim.
"Bilmez olur muyum hiç, gemide olan krizlerin unutulmayacak boyuttaydı." Dedi gülerek.
Omuz silktim. "Ne yapabilirim, yemekler ne kadar güzel olsa da benim canım bir şey çektiyse onu yemeliyim." Dedim.
Parmaklarını gülmemek adına dudaklarına bastırırken "filme başlasak mı, yoksa sinirleneceksin gibi duruyor." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırınım
Novela Juvenil•Kesit• "Şimdi sıra sende." Dedi. "Ne?" "Öpme sırası diyorum, sende. Aklını bu kadar çabuk başından alacağımı bilmezdim." Dedi gülerek. "Öpmek sırayla mı oluyormuş, hayatımda ilk defa duyuyorum." Dedim. "Sıra yoksa o zaman izninle, ben bir kere...