38.Bölüm

65 2 7
                                    


"Ahh müstakbel karıcığım, her güzel rüyanın bir sonu vardır "

Yavaşça ayağa kalkıp arkama döndüm ve siyah, duygusuz gözleriyle karşılaştım.

"Sen" dedim sakince. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Evet sevgili müstakbel karıcığım" dedi. Ve elleriyle alaycı bir alkış tuttu.

"Şimdi eve gidiyoruz, bu kadar eğlence yeter gel yanıma" dedi. Tekdüze bir sesle.

"Hayır şimdi sen gidiyorsun burdan, defol" kerem bir anda yükseldiğinde Emir'in iki koruması da üzerimize doğru bir adım attı.

"Bu, " dedi ve yere tükürdü. "Seni ilgilendirmez istanbullu, karımı ve beni ilgilendirir. Sen sadece izlersin"
Dedi ve oldukça iğrenç bir gülümseme takındı yüzüne.

"Resmi olarak karın değil" dedi kerem ve elimi sıkıca tuttu.
"Dinî olarak da değil" dedi ve bu kez saçlarımı okşadı.
"Yani tek bir saç teli bile senin değil"
Emir'in sinirlendiği alnında beliren damardan anlaşılıyordu.

"Senin de değil " dedi ve biraz sustu sonra aklına bir şey gelmişcesine tekrar konuştu.

"Biliyor musun Defne bana Eşim dedi daha önce. Yani daha önce beni bir kez kabullendi. Peki ya seni? Sen kimsin onun hayatında? " dedi. Meydan okumak istiyordu, kan dökmek istiyordu hissedebiliyordum.

Ona eşim dediğimi öğrenmesine rağmen elimi sıkı sıkıya tutuyordu Kerem.

"Olabilir bu sadece sözdür. Burda Defne'yle ne yapıp yapmadığımı Tartışmayacağım seninle. "

Emir, "Bak Oğlum çekil aradan sana zarar vermeyeceğim karımı alıp gideceğim" dediğinde Ve üzerimize doğru yürümeye başladığında kerem beni de sürükleyerek kenara çekildi.

"Tamam al karını, " dedi ve gülümseyerek bana baktı. "Ben sözlümle gidiyorum iyi eğlenceler size" dedi ve bir kahkaha attı. Fakat gergin olduğunu anlayabiliyordum. Kelime oyunları yapıyor ve onu bezdirmek istiyordu. Ama olmayacaktı.

Hızla yürümeye başladığımızda Emir'in bir el ateş ettiğini duydum.

"Defneee" haykırmasıyla durdum. Kerem beni çekmeye çalışıyordu. Ama gidemezdim. Vuracaktı keremi.

"Hadi bir oyun oynayalım"
Kerem tepkimi merak edip bana baktı. Başımla geri dönmemiz gerektiğini işaret ettim.

Tekrar Emir'in karşısına vardığımızda Namık'a seslendi.

"Namık, git silahı getir. " dedi gözlerini benden ayırmadan.

"Hangi silahı abi? " Namık bönbön Emir'in suratına baktığında Sinirle bağırdı.

"Ulan hangisini olacak varya torpidoda eğlence için olan"
Namık başıyla onaylayıp hızla silahı getirdi.

"Şimdi" dedi ve silahı bana doğru uzattı Emir, " bu silahın içinde tek bir kurşun var. " hayır hayır devamını biliyordum. Bunu yapamam...

"Sen bu silahı bir bana bir de yanındaki kazık'a ateşleyeceksin. Kimde patlarsa sen diğeriyle gideceksin" dedi.

"Hile yok" diye ekledi. "Eğer ben vurulursam bu seferlik gitmenize izin veririm. " dedi. Ve silahı avucuma koydu.

Kerem beni omuzlarımdan tutup kendine çevirdiğinde ruhsuz gibiydim.

"Vurulursam, kaçacaksın" dedi sessizce.

"Hayır, kaçmayacağım " dedim.

Eğer vurulursa kaçıp kurtulmamın bile anlamı kalmayacaktı ki.

GECE'NİN KADERİ 🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin