40.Bölüm

48 1 0
                                    

1 Hafta sonra

Kendimi iyi hissetmeme rağmen hala elleriyle bana yemeğimi yediren kerem'i sessizce izliyordum.

"Aç bakalım ağzını ama sıcak biraz" dedi ve çorbayla doldurduğu kaşığı ağzıma uzattı.

"Kerem ya iyiyim elim kolum tutuyor, yiyebilirim" dedim ve kaşıktaki çorbayı içtim.

"Olsun, ben zevkle yapıyorum işimi" dedi. Çorba oldukça sıcaktı hızla su bardağını kafama diktim.

"Çok mu sıcaktı ya... Ah salak kafam keşke üfleseydim" dedi. Ve elleriyle dudağıma dokundu.

"Evet biraz sıcaktı ama bir şey olmaz hemen su içtim ya geçti. Hem altı üstü bir ağzım yandı , sanki vurulmuşum gibi davranıyorsun" dedim. Ve kaşığı tekrar doldururken cevap verdi.

"Vuruldun zaten güzelim, neyse bu konuyu açmayalım. " dedi ve çorbayı soğutmak için üflemeye başladı.

Hayranlıkla izledim, sonra göz göze geldik. Muzırca göz kırptı ve kaşığı tekrar bana uzattı. Bu sefer daha iyiydi.

"Sen çok iyi bir baba olacaksın ha benden söylemesi" dedi içeriye giren Sevda.

Öksürerek boğazımı temizledim. Kerem sırıtıyordu.

"Ne alaka? " dedim ama öksürüğüm geçmedi.

"Yo baldız haklı" dedi kerem çorbayı soğuturken.

Hiç birşey söylemedim ve Kerem'in uzattığı kaşıktan çorbamı içtim.

Dudağımda biraz kaldığında etrafta peçete aradım ama yoktu.

"Peçete yok Sevda peçete getirebilir misin? " dedi Kerem. Sevda peçete getirmek için odadan çıktı.

Kerem sessizce kulağıma fısıldadı.

"İstersen peçetesiz de silebilirim ağzını, hem çorabının da tadını merak ediyordum. " dedi sırıtarak.

"Ya kerem ya aklın fikrin onda" dedim. Ve Geriye doğru yaslandım.

"Ya tamam ya şaka yaptım güzelim, zaten yakında evleneceğiz" dedi ve çorbadan bir kaşık daha alıp soğutmaya başladı.
Sevda elinde peçeteyle içeriye girdi.

"Al bakalım," dedi ve peçeteyi tepsiye bıraktı. "Sizin nikah tarihi alma işi ne oldu? " dedi. Heyecanla.

Evet biz bu bir hafta içinde nikah tarihi almaya karar vermiştik. Evlenecektik.

"Yıldırım Nikahı yapacağız bekleyemeyiz biz" dedi Kerem şirinlikle.

Sevda kahkaha atmaya başladığında yanlış anladığını fark ettim ve toparlamaya çalıştım.

"Ya gülme, kerem öyle demek istemedi. Yani yanlış anladın biz sadece artık aramızda bir engel olmadığı için yani-" derken Sevda sözümü kesti.

"Anladım, anladım. " dedi imalı bir şekilde. Oflayarak geriye yaslandım.
Kerem ve Sevda halime gülüyordu.
Ne vardı halinde, utanmıştım sadece.

***

"Oğlum nasıl geleyim, gelemem Defne daha toparlanamadı." keremin oturma odasındaki sesini duydum ve merakla dinledim. İçeride Özgür, Ayaz, ve Burakla konuşuyordu.

"Oğlum kızlar var zaten bir iki saat maç yapacağız ya izin alırsın sen" dedi. Burak ısrarla. Acaba içeriye girip konuya dahil olmalı mıydım?

"Aynen abi kızlar var, hem bir haftadır çok mıçmıçsınız az bir sal kızı" dedi Özgür sessizce. Şimdi içeriye girmeli miydim peki?

"Bak eğer hanımcıysan biz alırız senin için izin" dedi Ayaz. Sonra içerden bir tokat sesi. Geldi.

"Lan sen kendine bak Hanımcı sensin" dedi kerem. Sanırım Ayaz'a vurmuştu.

Daha fazla konuşmalarına izin vermeden içeriye daldım.

"Ne o? Toplantı mı yapıyorsunuz? " dedim ve Kerem'in yanına yerleştim.

"Defne" dedi Kerem tereddütle.

"Efendim hayatım" elimi omzuna attım ve gülümseyerek yüzüne baktım.

"Güzelim bu akşam iyiysen ben maç'a gidebilir miyim? " dedi şirinlikle.
"Hmm" dedim kızmış gibi davranarak.

"İstemezsen gitmem, seninle bir yere gidebiliriz ne istersen? " dedi izin istediği belliydi.

"Bilemiyorum, git madem" dedim. Sanki Türklere kapıyı açan bir Komutan edasıyla.

"Emin misin? İyisin dimi. " dedi ve elini alnıma koyup ateşime baktı.

"Eminim aşkım, bizde kızlar gecesi yaparız" dedim. Ve ayağa kalktım.

Dördü de heyecanla bana bakıyordu, izin vereceğimi düşünmemişlerdi.

"E hadi giyinelim o zaman" Özgür ve Burak kalkıp odalarına gitti peşlerinden Ayaz da çıktı. Kerede odasına gittiğinde kendimi koltuğa attım ve Almirayı aradım Başakla markete gitmişlerdi.

Ben bu akşam için abur cubur isterken Sevda'da odasından çıkıp geldi ve bir sürü sipariş verip telefonu kapattık. Bu akşam normal geçecekti.
Erkekler maç'a gidecekti ve bizde kız gecesi yapacaktık. Macera veya aksiyon yoktu, silahlar yoktu, kavgalar yoktu. Biz vardık, Biz sekiz kişi...

***
"Oğlum öyle pas mı atılır lan Allah'ın gerizekalısı! " saat gece'nin bir körü ve bizimkiler daha yeni geliyor.

"Bağırma lan öküz, kızlar uyumuştur" diyen Kerem'in sesini duyuyordum.

"Hadi dağılın odalara, geç geldik zaten uyuyalım. " diyen Ayaz ve sonra ona katılıp odalarına dağılan diğerlerinin kapı seslerini duydum.

Odamın kapısının açılma sesini duydum. Sonra içeriye birisi girdi.
Uyuma numarasına başladım.

Sonra çok tanıdık bir koku geldi burnuma, Kerem'in kokusu...
Saçlarımı okşadı ve alnıma bir öpücük kondurdu. Sonra bir süre beni izledi. Ben uyuma numarama devam ettim.

"Uyumadığını biliyorum" dedi ve saçlarımı okşadı. "Uyu güzelim, yarın çok güzel bir gün olacak, seninle geçireceğimiz her gün gibi"...

Sonra odadan çıktı. Bir kez daha neden onu sevdiğimi anladım, bir kez daha aşık oldum.
İyi geceler müstakbel kocacığım...

Bu ne Defne ya Emir gibi!
-sen sus iç ses, karışma!

Sonrası yok, uyuyakalmışım.


Bölüm sonuu ✋🍀

OY KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN :) ❤

GECE'NİN KADERİ 🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin