3.1

8.6K 474 87
                                    

🌸

"Ne oluyor bu aşağılık yerde?!" Bulut, Kuzey ile kızın arasına girip ikisini ayırdığında kızın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Biz Kuzey ile birlikteyiz ona sarılmazsanız sevinirim." Bulut, Kuzey'e hayali bir öpücük gönderdi.

"Ne?" Dedi kız.

"Yok öyle bir şey aklınca şaka yapıyor." Kuzey gözlerini devirdi.

"Gece öyle demiyor-" Bulut'un sözünü kesen Kuzey'in vurmasıydı. Bulut acı içinde inlerken Kuzey, "İğrençlik yapma lan!" Dedi.

"Ee," Dedi ismini bilmediğim kız. "Şimdi ben anlamadım?"

Sizde hafif gerizekalılık sezmiştik.

"Kısacası öyle bir şey Bulut ile yok, bir başkasıyla var." Diyerek araya girdi Eren.

Yüzümde hafif tebessüm oluştu. Bulut, "Üzerime kuma mı getirdin şerefsiz!" Diyerek Kuzey'in sırtına atladı.

"Lan insene!" Kuzey sırtından itmeye çalışsa da Bulut kene gibi yapışmış bırakmıyordu.

Bulut'un yerinde biz olabilirdik...

Eren gülerek Bulut'u belinden tutup çektiğinde Bulut hâlâ Kuzey'e gitmek için tepiniyordu.

"Lan dur vallaha asacağım seni ağaca!" Eren'in konuşmasıyla Bulut durdu. "Ne ağacı kardeşim, canım, ciğerim hiç gerek var mı böyle şeylere?" Dedi yumuşak bir ses tonuyla.

Gülümsedim. Yorgunca başımı Zühre'nin omzuna yasladığımda gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Sesler kulağımda uğulduyordu. Sadece biraz dinlenmek istiyordum.
Kuzey'i veya yanındaki kızı düşünmek istemiyordum. Kafamdaki karmaşıklığı düşünmek istemiyordum. Sadece kafamı bir yere yaslayıp dinlenmek istiyordum. Sadece bu.

Kolumda bir baskı hissetmemle gözlerimi araladım. "Işıl, iyi misin? Sana sesleniyorum daha deminden beri." Zühre gözlerini endişeli bir şekilde yüzümde gezdiriyordu.

Gülümsedim. "İyiyim, yoruldum sadece."

Gülümse, derin nefes al ve başını dik tut, Işıl. İyisin.

"Kalkalım mı ikimiz? Sohbet ederiz biraz." Dedi şevkatli bir ses tonuyla.

"Hayır, hayır sorun yok oturalım."

Sorundu.

Zühre bana gülümseyip yanağımı sıktı. Gözlerimi karşımda oturan kıza çevirdiğimde Kuzey ile konuştuğunu gördüm. Daha doğrusu kız gülerek bir şeyler anlatıyor, Kuzey ise dinliyormuş gibi yapıyordu.

Bu duruşunu nerede olsa tanırdım. Bir elini çenesine yaslamış, diğer eliyle tahta masanın üzerindeki çekirdek kabuklarıyla oynuyordu. Arada bir kafasını sallıyor, gözlerini etrafta gezdiriyordu.

Elini saçlarına atıp karıştırdı. O sırada gözlerimiz buluştuğunda ifadesiz yüzünde gülümseme oluşmuştu. Bana baktı. Baktı, baktı, baktı. Gözlerini yüzümün her zerresinde gezdirdikçe gülüşü yüzünde asılı kaldı. Kaşları çatıldı.

Yanında adını bilmediğim kıza baktığımda kız da bir şeyler anlatmayı bırakmıştı. Kız önce bana baktı ardından Kuzey'e.
Kuzey'in bakışlarını benden ayırmak için çenesinden kavrayıp kendine bakması için çevirdi.

Umarım yanlış görmüşümdür yoksa çıkışta cenazeye gidebilirdik.

"Yanlış mı gördüm ben?" Dedim Zühre'ye. Sinirle burnumdan soluyordum.

"Ee," Dedi Zühre. "Şimdi sakin olmalısın çünkü ormandayız. Kuşlar rahatsız olur kavga çıkarsa. Biliyorsun hayvansever insanlarız biz."

"Doğru gördün arkadaşım." Diye atıldı Bulut. "Kız resmen Kuzey'in ağzına girdi zaten dibine de oturmuş baksana, cık cık. Garibim Kuzey de kurbanlık koyunlar gibi etrafına bakıyor. Yazık çocuğa vallaha, kız böyle devam ederse Kuzey'im hamile kalac-"

MAVİ | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin