3.9

6.4K 340 175
                                    

🌸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌸

Araba evimin önünde durduğunda derin bir nefes aldım. İstanbul'a evime gelmiştim. Tatilden dönmenin mutluluğuyla dönmem gerekirken parçalanan duygularım ve hayallerime gelmiştim buraya.

"Limonata içmeye ne dersin?" Dedim Barkın'a. Ona karşı kendimi çok mahçup hissediyordum.

"Teşekkür ederim." Diyerek davetimi reddetti.

"Hayır, geliyorsun. Benim için o kadar şey yaptın lütfen."

Gülümseyerek beni onayladığında emniyet kemerimi çözüp arabadan indim. Barkın benden sonra inip arabayı kilitledi. Ben önden ilerlerken o arkamdan geliyordu.

Kapının önüne geldiğimde bir süre bekledim. Anneme ne diyeceğimi bilemiyordum, sanırım bir yalan uyduracaktım her zamanki gibi.

Zili çaldığımda bir süre sonra kapıyı annem açtı. Beni görünce önce şaşırdı daha sonra sıkıca sarıldı. "Işıl, neredeydin aklım çıktı!" Dolu gözlerimle ona sarıldığımda hiçbir şey demedim.

"Zühre ve Eren seni sordu, onların yanında değil miydin? Kimse bana hiçbir şey söylemedi, seni aradım ulaşamadım. Nerelerdeydin?" Dedi telaşlı sesiyle. Beni kendinden ayırdığında vücuduma bakıp iyi olup olmadığımı kontrol etti.

Onu bu denli telaşlandırdığım için kendime kızdım.

"Hiçbir yerde," Yüzüme sahte bir gülümseme takındım. "Sadece buraya gelmek istedim, onlara haber vermeden çıktım. Telefonumu ve eşyalarımı da almadım, özür dilerim."

"Diğer eşyaların neyse de telefon ve kimlik Işıl!" Dedi. Bana kızmasını haklı buluyordum. "Telefonun ve kimliğin daima yanında olacak demedim mi?"

"Anne-"

"Tamam, Işıl. Seninle kapının önünde tartışmak istemiyorum." İçeriye geçmem için geriye çekildi. O sırada gözleri arkama doğru baktığında Barkın'a baktığını anlamıştım.

"Arkadaşım, Barkın. O getirdi beni." Dedim.

"İkiniz de içeriye." Dedi tok bir sesle.

Dudaklarımı kemirerek içeriye girdiğimde topuklu ayakkabıları hızlı bir şekilde çıkarttım. "Sizi yapan fabrikanın da, üreten kişinin de, mağazaya koyanın da..." Ayakkabıları bir hışımla bahçeye attım. Bunlardan gerçekten nefret etmiştim. "Oh be!"

Barkın ve annemin bana sorgular gözle baktığını gördüm. Yüzümde gergin bir gülümseme oluştu. "Eee, şey... Topuğu kırılmıştı da ondan öyle şey ettim." Elimi saçlarıma atıp kaşıdığımda "Limonata içer miyiz? Ohh buz gibi ne güzel gider şimdi... O zaman ben hazırlayıp geliyorum." İkisini de orada bırakıp hızlı adımlarla mutfağa girdim.

Buzdolabını açıp sürahideki limonatayı çıkarttım. Bardaklara doldurup tepsinin üzerine koyduğumda yanına yiyecek birkaç şey daha koymuştum.

MAVİ | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin