Mahir Bayraktar oğlunun geleceğine etki edecek bu adımı atarken kendinden bir an bile şüphe duymamıştı.
Yazdığı yüz bin liralık çeki masa üzerinde sürüklemeyi, çek Nil'in yörüngesine girince kesti. Adamın soğukkanlı, kendinden emin tavrı ve tabi ki de rütbesi odadaki herkesi etki altına almayı başarmıştı. Mahir çeki Nil'in önüne doğru sürdükten sonra ellerini yüz bin lira eden kağıt parçasından usulca çekip, karnında bağladı. Nil'in bu hamle karşısında ne yapacağını en çok merak eden belki de oydu. Yine de bu merak onda öfke ya da heyecan yaratmıyor aksine daha diri karşımızda durmasını sağlıyordu. Adamın mimiklerinde hiçbir oynama yoktu. Nil çeke doğru henüz bir hamlede bulunmamıştı. Adam karşısındaki iki kişinin bu denli yüksek miktarda bir paraya karşı kayıtsız kalmasını kendine yediremedi. Burnundan derin bir nefes aldı, ağzını da iki yana oynatıp konuşmaya başladı:
"Evet Nil burada tam yüz bin lira var. Şikayetinden vazgeçtiğin an bu para senin olacak. İstediğin zaman bankadan çekebilirsin."
Nil önündeki değerli kağıt parçasına daha fazla kayıtsız kalamadı. Siyah ojeli ince uzun parmaklarını kullanarak onu kendine doğru çekti. Kağıt parçasında yazan meblağyı görünce hafif bir gülümsedi, mavinin en koyusu olan gözlerinde o an alaycı bakışlar yerini almıştı. Kafasının öne arkaya bir defa salladı, kaşlarını yukarıya kaldırıp:
"Vay be! Ben bu kadar eder miyim?"
Dedi, bu sözü gerçek anlamda mı mecazi anlamda mı kullandı, o an anlayamadım.
Mahir karnında düğümlü olan ellerini birbirinden ayırdı, iki elini de masaya koyup neredeyse Nil'in kulağına kadar eğildi:
"Söylesene ne kadar istiyorsun?"
Nil o donuk sesiyle alaycı bir gülüşle yanıt verdi karşısındaki adama, lacivert gözlerini Oğuz'a dikti. Sonra elindeki çeki ona doğru sürükledi.
"Gördün mü Oğuz ederi mi?"
Oğuz'dan beklenmeyen, ona göre değerlendirince gayet uzun bir süre koruduğu sessizlik, gözüne tutulan yüz bin liralık çek ile bozulmuştu. Mavi gözleri ardına kadar açıldı. Daha sonra o maviler yerlerini bir anda dolar işaretlerine bıraktı. Oğuz'daki bu değişimi onu ancak benim kadar iyi tanıyan biri anlayabilirdi. Yutkundu tam konuşmaya başlayacaktı ki Mahir eliyle işaret ederek onu susturdu. Adam yine elini iç cebine daldırarak oradan kalem ve çek defterini çıkardı. Onu da kısa sürede doldurarak Oğuz'un önüne doğru sürdü:
"Bu da sana teklifim delikanlı. Ya siz bu hediyeleri alıp şikayetinizden vazgeçersiniz ya da bu iş uzar. İddialarınızın yalanlamaya çalışır, görüntülerin ortalıktan kaybolmasını sağlarım. Evet bunu yaparım hem de bir dakika bile düşünmeden çünkü ben bir babayım. Oğlumu seviyorum ve onu korumak için tüm gücümü kullanırım. Benim gücüme ikinizin de aklı yetmez. Size rahat vermem ve elbet bir açığınızı bulur, sizi içeriye tıkarım. Aslına bakarsanız açığınızı dahi aramam, sizin açığınızı ben yaratırım. Şimdi gençler isterseniz bu çekleri alın gidin ve konu tatlıya bağlansın. Aksi takdirde bu teklifi reddetmenin sonuçlarına katlanırsınız."
Mahir konuşmasını bitirmişti, arkasına yaslandı. Bizimkilerden bir yanıt bekliyordu. Otuz kırk saniye arası süren sessizliği Oğuz'un şiddetli kahkahası bozdu. Oğuz hunharca kahkahalar atarak odanın her bir boşluğunu sesiyle dolduruyordu. O kendi kahkahalarında boğulurken Mahir ise giderek rahatlayarak koltuğuna yayılıyordu. Teklifinin reddedilmeyeceğinden artık emin gibiydi. Sarı kafa kahkahasını bitirdi, alnının iki yanını elleriyle ovalayarak kendini sakinleştirdi ve tekrar koltuğuna yayıldı. Olağanüstü bir sakinlik sarmıştı şimdide Oğuz'un etrafını. Kolunu önündeki masaya hafifçe bıraktı, parmaklarıyla masayı ritmik bir şekilde tıklatıyor fakat konuşmuyordu. Mahir daha fazla dayanamadı:
![](https://img.wattpad.com/cover/19338959-288-k914179.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK ADAM [Tamamlandı]
FantasiÖzgür(Toprak) sadece toprak ve kum zeminde görünebilen bir gençtir. Hayatın ona verdiği bu farklı özelliğe alışmaya çalışır. Farklı bir hayat çoğu insana çekici gelse de o normal, sıradan bir yaşam arzusuyla yanar tutuşur. Ve bir gün normal bir insa...