19 | Yorgun

587 55 37
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen 🩷🤍

Bölüm şarkısı medyada:

In This Shirt / The Irrepressibles

Keyifli okumalar
_________________________

Hayat, Bora'ya ikinci bir şans vermişti. Karşısında duran bu adam da ikinci bir şans için çırpınıyordu. Üstelik o çırpındıkça her şey daha da kötüye gidiyordu.

Bora, Levent'i belki de ilk kez kader ortağı olarak görmüştü.

Bora Hanzade ve Levent Gökbey, hayatları boyunca ilk kez karşı karşıya değil, yan yanaydılar.

Kader; onları bir araya getirmekle kalmamış, yan yana getirmişti

Levent, Bora'nın olduğu tarafın tersi yöne yüzünü çevirirken söze giren kişi Bora olmuştu.

"Her şeyi hatırladığını biliyorum."

Levent duydukları karşısında ekstra herhangi bir duygu hissedemedi. Bora'nın bu bilgiyle ne halt yiyeceği artık umrunda bile değildi. Sadece Aysun'u ve içinde bulunduğu anı düşünüyordu. Zira ilerisini düşünebilseydi, şu an belki de oğlunun yanında olması gerekiyordu. Başını tekrardan duvara yaslarken düz bir ses tonunda "Hiçbir şey konuşmak istemiyorum." Dedi. Bora'ya karşı kurabileceği en kibar yanıt an itibariyle buydu. Bora ise pek oralı olmuşsa benzemiyordu. Bora şu an, şu dakikalarda konuşmak istiyordu.

"Dinle o zaman, Aysun'a karşı hissettiğin şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama hafızasını kaybetmiş bir adam onları bu kadar çabuk kabullenerek bugün burada bu hale gelmezdi. Onu seviyor musun yoksa ona karşı mahcup mu hissediyorsun en ufak bir fikrim yok ama bu sakladıkların günün sonunda Aysun'u sadece daha fazla yıpratacak."

Levent ve Bora'nın tartışmadan geçirdiği süre rekoru kırılırken ikisi de hayatın, yaşanmışlıkların ve yaşlarının verdiği bir olgunlukla sırayla birbirlerini dinliyorlar gibiydi.

"Aysun'un ne düşündüğünü bilmiyorsun. Benim ne hissettiğimi de bilmediğini söyledin. O halde benden tam olarak ne istiyorsun? Bir itiraf mı? Söz vermemi mi?"

Bora yüzünü sıvazlarken üzerine fazla düşünmeden yanıtladı.

"Evet, Aysun'un ne düşündüğünü bilmiyorum belki ama ne hissettiğini biliyorum. Aysun yıllar sonra ilk kez gerçekten mutluydu. En azından bundan emin olabilecek kadar tanıyorum kardeşimi. Bunu bir kez daha..."

Bora, an itibariyle Levent ile konuşurken bu diyaloğu onu tehdit etmeden nasıl başarabileceğini düşünüyordu. Bu durum sandığından daha zordu.

"Bunu bir kez daha ondan alma Levent."

Levent ise duydukları karşısında iyi hissetmediğine emindi. Aysun'un mutluluğunun bu denli kısa sürmüş olması canını acıtıyordu. Aysun'u mutlu görmek, ona hayal ettiğinden daha farklı duygular deneyimletmişti. Levent, paramparça bıraktığı ailesine geri dönerken bugün yaşadığı duyguları hayal etmemişti. Komadan ilk uyandığı zamanlarda Demir'i sevememe ihtimalini dahi göz önünde bulundurmuş, hayatının geri kalanında sevgi dolu bir baba rolü yapabilecek kadar durumunu ve rahatsızlığını kabullenmişti. Demir ise bambaşkaydı. Demir ona bambaşka bir şekilde gelmişti. Levent, baba olmayı henüz bilmiyor olabilirdi ama Demir'in babası olmayı bildiğini hissediyordu. Demir'i herhangi bir çaba göstermesine gerek olmadan sevmişti. Aysun ise bambaşkaydı. Ona karşın hiçbir plan yapmamıştı. Kendisinden ne kadar nefret ettiğini dahi bilmediği Aysun'a dair tek planı, oğulları Demir'e iyi bir baba olarak kendini bir nebze olsun affettirmekti. Fakat işler beklendiğinden farklı ilerlemiş, evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Levent, Aysun'a karşı hissettiği şeyin aşk olamayacak kadar saf ve zararsız olduğunu artık ayırt edebiliyordu. Zira Levent, aşkı oldukça derin ve sağlıksız yaşayan biriydi. Aşk, ona hiçbir senaryoda yakışmamıştı. Aysun'u seviyordu. Aysun'u, ona tüm hayatını borçlu hissederek seviyordu. Yaşamak için sahip olduğu tüm nedenlerin kaynağı olarak seviyordu. Demir'in annesi olarak seviyordu. Aysun, onun en karanlık tarafını bilerek onu sevmeye devam ettiği için onu seviyordu. Aysun'u en çok kendisi üzmüşken, bir daha üzülmesine izin veremeyecek kadar seviyordu. Bora bu olanlardan ona bahsederse yine en çok üzülen Aysun olacaktı.

DİLHUN 2 | Yıllanmış Yalnızlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin