45 | Senin Eserin

291 20 5
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen 🩷🤍

Bölüm şarkısı medyada:

-

Keyifli okumalar...
_________________________

Uzunca bir süredir ortalıkta olmayan minik Gökbey ailesi, sabahın ilk ışıklarında nihayet eve varmışlardı. İçeri girer girmez Demir'in yaptığı ilk şey ise, koşarak salonun ortasında yere uzanmak olmuştu. Anlaşılan birileri yerde basılabilir, temiz halı görmeyi özlemişti.

"Oğlum ne yapıyorsun?" Diye sordu Aysun fark eder etmez. Bu esnada Levent, taşıyor olduğu valizin ağırlığından memnun değildi. Nedense içinde kıyafet olmayan bir valize denk geldiğini düşünüyordu. Aysun'un seslenmesiyle o da başını kaldırarak Demir'e döndü. Bir aydır süpürülmemiş, silinmemiş yerde mi uzanıyordu?

"Oğlum yerler temiz de-"

"Levent!"

Levent aldığı uyarı ile cümlesini yarıda keserken gözlerini devirerek bir diğer valiz için arabaya geri döndü. Bu esnada Harun'un aracının bahçeye giriş yapmasıyla nihayet takıldığı trafikten kurtulduğunu görmüştü ki Harun'un kornasıyla istemsizce irkildi. Camı indiren Harun, bir saat önce yan yana değillermiş gibi "Selam, ben geldim. Beni özledin mi?" Demişti ki, Levent'in ateş saçan gözleriyle karşılaştı.

"Harun bazı tahtaların eksik mi senin? Niye bu saatte kornaya basıyorsun?"

"Şaka yaptım be."

"Tamam şakan bitti. Kalanları içeri taşı, yoruldum ben."

Harun kalan 5 valize ve Levent'e bakarken gözlerini devirerek onaylamıştı. Bu esnada Levent çoktan içeri girmiş, o onayı beklememişti. Duş almak üzere yukarı çıkacağı esnada salonda tıpkı Demir gibi yere uzanmış olan Aysun'u gördüğünde yakalanmamak için varlığını belli etmemeye çalışıyordu fakat işler beklediği gibi gelişmemişti. Aysun'un "Babası hadi sen de gelsene. Çok rahatmış burası. Hem belin düzeliyormuş."demesiyle merdivende adım atmayı bıraktı. Bahane düşünürken hızlı olmasının gerektiğinin de farkındaydı ki, aklına gelen ilk şey Aysun'un inkar mekanizmasından geçememişti.

"Gerçekten çok eğlenceli de görünüyor ama yukarda bir-"

"Levent."

+- Biz de deneyelim bakalım nasılmış.

"Biz de deneyelim bakalım nasılmış."

Aysun'un lafını ikiletmesinin bir gereği yoktu. Yanlarına vardığında koltuğa oturmayı tercih etse de kolundan yere doğru (zorla) çekilmesiyle kendini tıpkı onlar gibi halının üzerine bırakmıştı.

"Baba ben yarın okula gidecek miyim?"

Levent bu durumla kendisi ilgileneceğini henüz öğrenirken Aysun'a dönerek "Annen ne diyor bu duruma?" Diye sordu.

"Annem bu meseleyi senin düşünüyor olduğunu söyledi."

Levent oğlunun okul 'meselesini' düşünmeyi (bu kelimeyi nereden öğrendiğini kesinlikle bilmiyordu) zihninde bir köşeye not almıştı ki "Biraz dinlen oğlum, uzun bir yolculuktan döndük. Sonra duruma bakarız." Demeyi ihmal etmedi.

Aysun'a döndüğünde telefonuyla uğraştığını görmüştü ki uzanarak telefonu ondan aldı. Aysun telefonu ondan uzaklaşırken anlık bir panik durumuna girmiş, Levent'e geri uzanarak saniyeler içerisinde telefonunu geri almıştı ki sesinin kontrolsüzce yükselmesine engel olamamıştı.

"Ne yapıyorsun? Ya önemli bir şey olsa? Nasıl telefonumu direkt alabiliyorsun Levent?" Demesiyle baba oğul aynı anda sessizleşirken Levent boğazını temizleyerek "Üzgünüm, düşünemedim." Diyebildi. Aysun'dan bu çıkışı kesinlikle beklemiyordu. Sessizlik rahatsız edici bir boyuta ulaşırken Levent doğrularak "Ben yemek işini çözeyim, canınızın istediği bir şey var mı?" Diye sormuştu ki, Aysun anında atılarak "Yemek işini ben halledeceğim bugün. Siz bir şey yapmayın." Dedi. Levent kesinlikle Aysun'u Roma'dan bu şekilde getirmemişti. Ne olduysa şu eve girer girmez olmuştu ama nedenini yakın zamanda bulacağını hissediyordu.

DİLHUN 2 | Yıllanmış Yalnızlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin