1 | Unutmanın verdiği kolaylık

1.3K 77 61
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen 🩷🤍

Bölüm şarkısı medyada:

Past lives - Martin Arteta

Keyifli okumalar...

_________________________

Levent'in komadan uyanması, bu yarım kalmış hikayenin ikinci mucizesiydi. İlki şüphesiz limon saçlı çocuk, Demir'di.

İlk zamanlarda Levent vücudunu hareket ettiremiyor, konuşamıyordu. Beyni uyanmış olsa da vücudunun ona yetişmesi biraz daha zaman istiyordu. Ailesinin desteğiyle yurt dışında komadan uyanan hastalara özel kurulmuş bir hastanede tedavi görmeye başladı. Öncesinde sadece gözleriyle takip edebildiği durum, sırasıyla başını oynatabilmesine ve belli belirsiz cümleler kurabilmesine dönüştü. Aylar geçti, beklediği kişiler onu hiç ziyaret etmedi. Levent, hiç olmazsa oğlunun fotoğrafını görebilmeyi çok istese de bunu hiçbir zaman çevresindekilere dile getirmedi. Zihinsel herhangi bir engeli olmadığı kanısına varılacak kadar ilerleme kat etmişti. Artık destek alarak da olsa yürüyebiliyor, konuşabiliyordu. Sadece stresli olduğu zamanlarda biraz kekeliyordu. Kekeledikçe daha fazla stresleniyor ve üzülüyordu. O hastanede yalnız uyandığı her sabah bir kez daha ölmüş olmayı dilemişti.

Ailesi ayda bir ziyaretine geliyordu. 7 ayın ardından Levent, hastanenin ona verebileceği maksimum verimi almıştı. Bundan sonrasını gündelik hayatındaki egzersizlerle yoluna koymaya çalışacaktı. Türkiye'ye döndüğünde onu tahmin ettiği gibi yalnızca annesi ve babası karşılamıştı. Kendi evini içindeki tüm anılarla beraber satmış, yeni bir eve yerleşmişti. Ailesinin onunla kalmasını şiddetle reddetmişti. Her gün birkaç saatliğine onu kontrole gelen bir yardımcısı vardı. Onun dışında gününün geri kalanını salonunda, ormana bakan cam cepheye bakarak geçiriyordu.

O ormana dalarken Aysun'u düşünüyordu. Hiçbir şeye yeniden başlayabileceklerine inancı yoktu ama oğullarını ona bir gün getireceğine dair inancını her gün o ormana dalarken büyütüyordu.

Aylardır Aysun için hafızasını kaybettiğine dair rol yapıyordu. Ailesine dahi gerçeği söylemezken çaresizce Aysun'un onu fark etmesini ve adım atan ilk taraf olmasını bekliyordu.

Öte yandan Aysun Levent'in döndüğü haberini aldığında birkaç hafta cesaretini toplamaya harcamıştı. Demir her gün babasını sormaya devam ediyordu. Cesaretini toplayabildiği gün, her ikisi için de milat olacaktı. Aysun büyük bir özenle Demir'i giydirirken aynaya kayan gözleriyle dudağındaki ruja takıldı. Makyaj masasından aldığı mendille ağır hareketlerle rujunu silerken Demir'in "Ama sana çok yakışmıştı anne." Demesiyle transtan çıkmıştı. Gülümsemekle yetindi. Levent için hazırlanmış görünmek istemiyordu.

Adresini bulmak zor olmamıştı. Demir, nereden öğrendiği bilinmeyen bir bilgiyle ısrar ediyor, hasta ziyaretine çiçek ya da çikolata götürmeleri gerektiğini söylüyordu. Aysun daha fazla dayanamayarak çiçekçi ve çikolatacıdan Demir'in seçtiği şeyleri almış, arabaya yerleştirmişti. Eve geldiklerinde bahçe kapısı kapalı olduğundan arabayı yol üstünde park etti. Demir'le beraber çiçek ve çikolatayı alırken düşüp bayılmamak için kendini zor tutuyordu. Bir an aklıma eğer bayılırsa Levent'in oğlunu kaçırabileceği olasılığı geldi. Korkuyla yutkundu. Dış kapı ziline basacakları sırada orta yaşlarda bir adam çıkıyordu.

"Buyrun?"

"Aaa, merhaba... Şey... Biz..."

"Babamı görmeye geldik."

Demir, yalnızca bir kez görmüş olduğu babasıyla buluşmak için can atarken o an dünyanın en tatlı çocuğu olabilirdi.

Adam şaşkınlıkla "Levent Bey evli miydi?" Diye sorduğunda Aysun bakışlarını yere indirerek "Evet." Diyebildi. Adam onları fazla tutmak istemeyerek kenara çekilirken içeri girmelerine izin verdi. Zaten yetişmesi gereken başka bir yer vardı. Kısaca iyi günler dileyerek gözden kaybolurken Aysun ve Demir bahçede yalnız kalmışlardı. Kapıya yaklaşarak zile uzandığı sırada elinin titrediğini fark ederek diğer eliyle uzattığı elini tuttu.

DİLHUN 2 | Yıllanmış Yalnızlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin