(yazar)
Kai,uzun bir süre hastanede kaldıktan sonra nihayetinde iyileşebilmişti.Birçok kemiği kırılmıştı lakin hafızasında hala hiçbir sıkıntı yoktu.Hala reddedildiği adam Taehyung'dan intikam almayı düşüyordu.Hem de reddedildiği adamın sevdiği kişiyi de elde edecekti.Bir taşla iki kuş vuracaktı kısacası.
Kai'nin babası,bağlantıları güçlü olan birisiydi.Yani her şeyi hemen hemen bilirdi.Dolayısıyla da Kim Taehyung ve Somi hakkındaki haberlerden bihaber değildi elbette.
Hayır,bu minik(!) sırrı açıklamayacaktı Jungkook'a.Jungkook'tan çok Taehyung ile bir problemi vardı,dolayısıyla en büyük hasarı ona vermek istiyordu.Kolu sargıda bir biçimde tek eliyle telefonun şifresini açtı ve ret yediği adamı aramaya başladı.
Onu öyle tehdit edecekti ki,her yol çıkmaz sokak olacaktı.Tabiri caizse iki ucu boklu değneği sunacaktı Kim Taehyung'a
¬¬¬¬¬¬¬¬
(kth)Yanımda uyuyan Jungkook'tan gözlerimi alamıyordum.Tavşan dişleri gözükür bir biçimde içine kıvrılmış uyuyordu kolum üstünde.Bebek gibiydi resmen.Öylesine sevimli duruyordu ki...
Telefonuma düşen çağrı sesi ile bakışlarımı karşımdaki uyuyan bedenden çekip sehpanın üzerindeki telefonuna çevirdim.Kai arıyordu,ah yine bela arıyor olmalı.
"Ne var Kai?"
"Hop hop,sinirli adam.Sakin ol ya."
"Benimle adam gibi konuş,kırılan çeneni iyice kırmayayım?"
"Aish!Çok sinirlisin Taehyungie!"
"Bana...Bana sakın öyle hitap etme."
Dişlerimi sıkarak verdiğim cevap karşısında Kai'nin gülme sesleri kulaklarıma doluyordu.
"Tamamdır,bu kadar boş yeter değil mi?Sana bir teklifim var..."
"Senin saçmalıklarınla uğraşamayacağım Kai."
Telefonu tam kapatacakken duyduğum isim ile gözlerimi kocaman açıp donakalmıştım.Telefonu tekrar kulağıma götürdüğümde ise sinirlenmeye başladığımı iliklerime kadar hissediyordum.
"Somi."
"Somi ne alaka Kai?"
"Müstakbel karın değil mi ya?"
İşittiğim cümle karşısında ellerimi damarlarım patlarcasına yumruk yapıp tırnaklarımı avuç içime bastırdım.Yanımda Jungkook uyuyordu,uyandıramazdım.
"Kai...Ne istiyorsun çabuk söyle."
"Hmm ne istiyorum bir düşüneyim...Aha!Buldum.Seni süründürmek istiyormuşum,öyle söylediler."
"..."
"Bak,her şeyden haberim var Taehyungie.Lafı uzatmayı sevmem pek.Sen bana Jungkook'u ver,ben Jungkook'a bu minik sırrını söyleyerek üzmeyeyim."
"S*ktir...Bak Kai,benden her şeyi isteyebilirsin ama bunu isteme.Bunu yapamam."
"Zaten yapamayacağını bildiğim için istiyorum ya?"
"S*KTİR GİT KAİ!"
Telefonu bağırarak kapattığımda yanımdaki bedenin kıpırdandığını hissettim.Sinirden ne yapacağımı bilmiyordum.Girmiştim çıkmaz yola.Güzelimi veremezdim,ama olayları da o p*çten öğrenmesini istemiyordum.
Ne yapacağımı düşünüyordum.Düşünürken ise ellerimle oynamaya başladığımı farketmiştim.
Zamanında oynamasın diye avuçlarıma aldığım Jungkook'un eliyken,şimdi tutarsız bir şekilde kendi ellerim işkence ediyordum.Gözlerim son zamanlarda olduğu gibi yine dolmuştu.
"Hyungiee..."
Uyku mahmurluğuyla bana seslenen Jungkook'a geri döndüm.Sesini duyduğum anda olan sinirimin bir kısmı yok olmuştu.Dolan gözlerimi görmesini istemediğim için başımı geriye yaslayıp tavana baktım birkaç saniye.
"Hyung,iyi misin?"
Kötü davranıp bırakmalıydım onu.Ama bu pembe pijamasıyla,dağınık saçlarıyla ve pembe dudaklarıyla nasıl kaba olabilirdim,nasıl kalbini kırabilirdim?
"İyiyim Jungkook.Hadi kahvaltıya gidelim beraber."
¬¬¬¬¬¬
Tüm grup,toplanıp iki araba ile ulaşmışlardı kahvaltı salonuna.Herkes yemek yiyip eğlenirken,Taehyung sessiz sessiz oturuyordu.Masaya dalmıştı.Jungkook bunu farkettiğinde parmaklarını şıklattı ve el salladı ona karşı."Taehyungie,neyin var?Yesene yemek."
Taehyung daldığı yerden kafasını kaldırıp irkildi ve cevabını biraz geç de olsa verdi.
"Ha-Ya ben aç değilim,siz yiyin.Zaten işim var,kalkmam lazım.Afiyet olsun herkese."
Herkes Taehyung'a bakarken Jungkook neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu.Sevdiği adam yanından gidince boşluk hissetmişti.Hem ruhen,hem bedenen.
¬¬¬¬¬¬¬¬
Okulda yazdim kisa oldu kusura bakmayinizz hanfendi adamlarOlmaid da farkndayim ama olsun
Bu sefer unutmicam espriyi