51. Bölüm

109 11 17
                                    

(jk)

Küvette pozisyınumu aldığımda,Taehyung'u bekliyordum.Evet,beni çıplak görecek olması utandırıyordu beni fakat şuan ona öylesine muhtaçtım ki,elinden gelen her şeye tamamdım.

Hala ağlıyordum,kendimi öylesine güçsüz hissetmiştim ki...

Yıllardır yaşadığım yüklerin ağırlığı altında ezildiğimi hissediyordum.Hayat,bana ne zaman rahat vereceksin?

O pis eller bedenimde cirit atarken,geçmişe dönmüştüm bir kez daha.Aynı şeyler yaşanmıştı,tek fark kişiler mekan ve zamandı.Yine benim duygularım önemsizleştirilmişti.

Taehyung,saatlerdir var gücüyle ağlıyordu ama içinden.Bana göstermemek için insanüstü bir çaba sarf etse bile hissediyordum neler yaşadığını.Şimdi ise benim için gerekli ekipmanları almaya gitmişti.Birkaç dakika geçmesine rağmen gelmeyişinden anlamıştım odada kendini yıprattığını.Saatlerdir yaptığı tek şey ağlayıp kendine ve Bay Hyun'a küfürler yağdırmak.Her yerinde morluk vardı ve bunu bir başkası yapmamıştı.Kendine zarar veriyordu.

Gözyaşlarım sıcaklığını git gide kaybetse bile tükenmek bilmiyorlardı.Kapının açılma sesini duyduğumda başımı o tarafa çevirmiştim.Karşımdaki bedende gezdirdim gözlerimi.Kahveleri kıpkırmızı ve yorgun bakıyordu.Rengi atmıştı,esmer teninden eser kalmamıştı.Ayaklarını sürüye sürüye geliyordu.Saçları dağılmıştı.Öylesine yorgun ve suçlu hissediyordu ki,onun yorgunluğunu kendi bedenimde hissediyordum.

"Ta-Taehyung?"

Cevap vermemişti,gözleri tek bir noktaya odaklıydı.Sadece dümdüz bana geliyordu.

"Taehyung!"

"H-ha?" diye bir irkilme nidası yükselmişti dudaklarının arasından.

"Sevgilim,yıpratma kendini artık."

"Nasıl yıpratmayayım Jungkook?Benim yüzümden...S*keyim!"

Ellerindeki lifi ve şampuanı duvara fırlattıktan sonra şakaklarını ovmaya başlamıştı.Gözlerini daha fazla imkanı varmış gibi kısmıştı.Gözyaşları birer birer akarken onu mutlu etme hissiyatım her şeyin önüne geçmişti.Ne bir korkum,ne de bir utangaçlığım kalmıştı.

Küvetin kenarlarından destek alarak çıplak bedenimi saklama zahmetine dahi girmeden sevgilime adımladım.Su nedeniyle ayaklarım,yerdeki fayansta izlerini bırakırken ıslak sesler eşliğinde yanına gelmiştim.Bu esnada Taehyung ise gözlerini açmıştı,yaşlar dolayısıyla görüşü bulanık dahi olsa çıplaklığımı seçebilmiş olmalıydı ki gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Ağzı da aynı şekilde...

Hiç düşünmeden yaşlı gözlerimi kollarıma sildim ve kollarımı boynuna sardım.O da ellerini içinde bulunduğu şoktan sıyrıldığında belime atmıştı.Parmak uçlarımdaydım ona sarılmak için.Başını,boynuma gömdüğünde tüm ciğerlerini kokumla doldurduktan sonra hıçkırıklarla ağlamaya başladı.Gözyaşları bier birer firar ediyordu kahvelerinden.Ağlamasına dayanamıyordum fakat ağlamamasını da şu durumda söyleyemiyordum.

Çünkü aynı durumdaydık.İkimiz de deliler gibi ağlıyorduk.

"Sev-sevgilim ağla-ağlama..." hıçkırıklarımın ve titreyen sesimin ardından yarım yamalak söylediğim bu cümleyle Taehyung,biraz da olsa sakinleşmişti.Kafasını gömdüğü boynumdan hızlı bir şekilde kaldırdığında gözlerime baktı.Ben ise yaş dolu gözlerle kendisine bakıyordum.Ağlamasını durdurabildiği an -ne kadar durdurabilirse- avuçlarını yanaklarıma bastırdı ve baş parmağıyla akan gözyaşlarımı sildi.

"Ağlama,güzel gözlerini bu halde görmek istemiyorum.Tamam mı?"

"Hmhm..."

Gözlerime birer öpücük bıraktığında bedenimden ayrıldı ve kollarını belime yerleştirdi.

Hard Love/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin