54. Bölüm

166 9 17
                                    

(jk)

6 yıl sonra

"Taehyung-ah,üzme kendini demek isterdim ama..."

"Sorun yok.Alıştım,sanırım.Alt tarafı biricik annem..." dediğinde dudaklarının arasından minik bir hıçkırık dökülmüştü.Gözlerinden ise sadece birer damla yaş düşüyordu.Eskisi gibi ağlamıyordu.

Taehyung'un annesi toprağa kavuşmuştu.

Evliliğimizin ilk yılını annemizle beraber geçirmiştik.Beni öylesine sevip öylesine sahiplenmişti ki anne yokluğunu hissetmemiştim bile.Beraber kek yapar,düğünümüzdeki pasta geleneğini her ay devam ettirir,örgü örerdik.Fakat evliliğimizin ikinci senesinde gelen ani bir telefon ile hastaneye koşuşturmuştuk.

Bayan Kim,kanserdi.

Yıllar tıpkı benim gibi acımamıştı anneme,bana yaptığı gibi tokatlar savurmuştu ona.Hayatımızdaki tek iyi olay,birbirimize ve Taehyung'a sahip olmamızdı.Fakat hayat,onu bile bize çok görüp ayırmıştı bizi birbirimizden.

(anne derken Bayan Kim'den bahsediyor.)

Hayatımdaki en çaresiz an ne mi?

Kai'nin vücudumda kapanmayacak yaralar açması mı?Hayır.

Çocukluğumda bir kere bile anne kelimesini kullanamamam mı?Hayır.

Taehyung'un dokunmaya kıyamadığım dudaklarının başkasının dudakları arasında ezilmesi mi?Hayır.

Lisedeyken kollarıma jilet misali cam kesikleri batırmaları mı?Ona da hayır.

En acı çektiğim an,biricik eşimin kollarımdayken boğulurcasına ağlamasıydı.Gözyaşları bitmek tükenmek bilmezken,sessiz odayı yalnız ikimizin hıçkırıkları dolduruyordu.Konuşamıyorduk,ağzımıza kilit vurulmuştu.Çığlık atıyorduk,sesimiz duyulmuyordu.Ciğerlerimizin en ücra köşesine kadar paramparça oluyorduk.Seslerimiz de bedenlerimiz gibiydi,titriyorlardı.Algılarımız mı?Kapalıydı.

İşte en çaresiz hissettiğim an buydu.

Hayatımız gözlerimizin önünden kayıp giderken biz sadece izliyorduk o an.

Anlayacağınız,hayat yine yapmıştı yapacağını.

Babası da ölmüştü Taehyung'un.Umrunda olmamıştı.Tek damla gözyaşı dahi dökmemişti.Aynı sebepten ölmüştü o da,kanser.Fakat bağlar apayrıydı.

Baba demeye bin şahit isteyen adam ile her anında güller açtıran kadını bir tutamazdı elbette.

Bu sefer kalbi kırılan sadece ben değildim.

Bizim kalbimiz kırılmıştı,hayat tarafından.

Fakat eşimin şimdiki durumuna baktığımda ise,epey ilerleme kaydetmişti.Eski Taehyung değildi.Daha da olgundu.Artık hıçkırıklarının arasında boğulmuyordu.

Lavanta bahçesine dönen mezarı umursamadan bir lavanta daha dikti ölü toprağa Taehyung.Toprak verimsiz miydi?Hayır.Toprağı ölü yapan şey,içindeki bedenlerdi.

Annesini hep lavantaya benzetirdi Taehyung.Mor en sevdiği renkti.Kokusunu beğenirmiş annem.Evimize hep mor dekorlar alırdı kendi parasıyla.Sürekli çiçek gibi kokardı,lavanta çiçeği gibi.Ağarmış,pamuk gibi saçlarında bir tanecik toka taşırdı,mor bir kelebek figürü.Hikayesini de anlatmıştı.Kısaca özetleyeyim.

Bayan Kim,eskiden çok güzelmiş.Bütün erkekler ona çıkma teklif edermiş fakat Bayan Kim'in gönlü başkasındaymış.Suho diye biriymiş.Daha çok küçükken,muhtemelen 15 16 yaşları civarında,takılmak için Suho'nun evinde buluşmuşlar.Amaçları sadece film izlemekken,gerektiğinden fazla yakınlaşmışlar.Eh,gençlik olduğundan da tarifsiz bir haz duymuşlar bu durumdan.Ta ki Bayan Kim hamile kalana kadar...

Hard Love/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin