53. Bölüm

106 10 52
                                    

(yazar)

Bir hafta sonra

Düğün zamanı gelmiş çatmıştı.Gelen davetliler,istenildiği gibi imkanları el verdiğince renkli giyinmeye çalışmışlardı.Buram buram ilkbahar-yaz ferahlığı çarpıyordu simalara.Fakat mevsim kötü bile olsa,bu pek bir şeyi etkilemezdi.

Çünkü iki aşık,evleniyorlardı.

Boş bir araziydi burası,gürültüden,huzursuzluktan uzak.Ulaşımı pek zor olmayan,refahı yüksek bir ortamdı.Cıvıl cıvıl,rengarenk balonlar ve diğer süsler ortama renk katıyordu.Hatta çime uzanmak isteyen çocuklar,yetişkinler olursa diye yerlere renkli renkli halılar bile döşemişlerdi.Usta çağırmak yerine kendileri dizayn etmişlerdi burayı.Hazır olarak yaptırmak yerine aşkla donatmak istiyorlardı tüm ortamı.Öylesine doğal,öylesine içten,öylesine samimiydi ki bu düğün,binbir yıl unutulmaz olacaktı.

Giyinmek için bir yer olmadığı için hazırlanıp gelmişlerdi.İki sevgili,araba için şoför tutmak yerine de kendileri kullanmak istemişlerdi.Taehyung,bir eli direksiyonda diğer eli ise sevgilisinin bacağında bir biçimde araba kullanırken birkaç saniyede bir birbirlerine bakıp tebessüm etmeyi ihmal etmiyorlardı.Liseli genç aşıklar gibiydiler.Jungkook her güldüğünde,tavşan dişleri daha da görünürken Taehyung imkanları el verebildiğince tek eliyle yanaklarını sıkıyordu sevgilisinin,ya da müstakbel eşinin...

Resmileştirilmesine saatler kala,davetliler daha gelmemişlerdi ortama.İkisi bir saat önceden gelip her şeyin düzenli olup olmadığından emin olmak istiyorlardı.

Hava güllük gülistanlıktı.Etrafta kuşlar cıvıldıyor,güneş selam veriyordu aynı filmlerdeki gibi.

Birkaç saatin ardından davetlilerin çoğu merasim alanına yerleşmişti.Birkaç kişi eksikti yalnızca.Zaten çok bir kişiyi çağırmak istememişlerdi.Kısa ve öz bir düğün istiyorlardı,bolca aşk olan bir düğün.

Jimin,sevgilisi olan Yoongi'nin elinden tutmuş çocuksu bir heyecanla hızlı adımlar atarken kardeşine doğru,Yoongi ise onun bu tatlı hallerine gülümsüyordu yalnızca.Tamamen çift olmuşlardı artık.

Jungkook,abisinin kendisine sarılan sıkı kollarıyla beraber nefes almaya çalışırken Jimin ise tüm duyguların karmaşasıyla ağlıyordu.Ağlarken hıçkırıklarını da ihmal etmiyordu.

"J-Jungkook..."

"Of hyung!Niye ağlıyorsun ki şimdi bebek misin sen?"

"Ke-kes lan dünki velet.Hyung olunca an-anlarsın." dediğinde Yoongi ve Taehyung,birbirine bakarak gülmelerini tutmaya çalışıyorlardı.Eğer gülseydiler,büyük bir tırmık izi oluşabilirdi yüzlerinde.

Girişten gelen bağırış sesleri ile kardeşler,birbirinden ayrılırken tüm gözler o tarafa dönmüştü.

"İşte şimdi annenizi laciverte boyadık..." diyen Namjoon,elindeki bira şişelerini havaya kaldırarak bağırıyordu.Jin ise sevgilisinin arkasından yürüyerek şakaklarını ovuyordu.

Ah,Namjoon ve bira aşkı...

Hatta buna bir ship adı bile bulmuşlardı
#BiJoon
Biraz bidona benziyordu ama olsun,ship shiptir.

Ekip,sonunda bir araya toplandıklarında ise gülüşüp eğlenirlerken arkadan gelen araba sesiyle bakışlar platin saçlı adama döndü.

Arabadan inen Hoseok,arkadaşlarının yanına gittiğinde yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti.Ekip,Hoseok'u gördüğünde aynı şekilde gülümsemişlerdi.

"Selamlar."

"Hoşgeldin hyung!Seni bekliyordum."

"Ah,geldim işte.Gelmez olur muyum küçüğümün düğününe?" dediğinde ise Jungkook,müstakbel eşine çevirdi bakışlarını.

Hard Love/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin