46. Bölüm

122 13 54
                                    

ŞOK Bİ BOLUMLE GELDİM OYLARI HAZIR EDİNNN

(kth)

İçeri girdiğimde ne bir ses seda,ne de bir görüntü vardı.Jungkook lavaboda yoktu.

Ormandaki minicik tuvaleti adım adım gezdim.Hiç olmayacak mantıksız yerlere dahi baktım fakat göremiyordum.Uok olmuştu aniden ve ben kafayı yemek üzereydim.

Gözlerimi tavana odakladığımda ise örümcek ağları dışında görebildiğim tek bir şey vardı.

Açık pencere.

Pencere sonuna kadar açıktı.Ortalama bir insanın sığabileceği boyuttaydı ki Jungkook,normal bir insandan daha ufaktı.Aklıma her salise yeni bir olasılık gelmesiyle beraber aklımı yitiriyordum.S*ktir,nereye kaybolmuş olabilirdi ki!?

Örümceklerden korkup kaçma ihtimali geldi aklıma başta,ama eğer öyle olsaydı direkt bana bağırırdı.

Gözüm dışındaki tüm sezilerimi tamamiyle açtığımda ise gördüğüm şeyler dışında burnuma gelen kötü bir madde kokusuyla beraber yüzümü buruşturdum.Kimyayla aram iyidir,dolayısıyla bir maddeyi kokusundan az çok tahmin edebiliyordum.Kokuya tamamen odaklanmak amacıyla gözlerimi kapatıp iyice koklamaya başladım.

Tanıdık geliyordu...

Kloroform.

¬

(yazar)

Taehyung,tanıdığı zehirli kimyasal ile beraber gözlerini dehşetle açmıştı.Beynine tamamen kan sıçramasıyla beraber kıpkırmızı kesilmişti esmer teni.

"S*KTİR,TANRIM!" demişti yüksek ve ani bir sesle.

Kendini direkt lavabodan dışarı atıp hızlı ve sert adımlarla etrafı kolaçan etmeye başladı.Her bir çalıya tek tek bakıyordu.Saatler sonunda bakmadığı neredeyse tek bir çalı dahi kalmamıştı.

İşittiği hafif bir sesle olduğu yerde duraksadı.Kulağını kabartıp sesin geldiği tarafa döndürdü bedenini ve dinlemeye başlamıştı.Bu esnada rahatça duyabilmek için olabildiğince hafif adımlarla ilerliyordu.

"Bırak beni o*ospu çocuğu!İmdat!"

Duyduğu tanıdık ses ile hiç düşünmeden sesin geldiği tarafa koşmaya başlamıştı.Öylesine hızlı koşuyordu ki birkaç dakikada kan ter içinde kalmıştı.

Jungkook'un sesiydi,biricik sevdiğinin sesiydi.

Başına gelebilecek olan her türlü ihtimal ile dolan gözleri daha da doluyor,görüşü bulanıklaştığı için sık sık dikenli bitkiler saplanıyordu bacaklarına.Fakat şuan ne bir diken,ne de bir gözyaşı önemliydi.Tek önemsediği ve kafasını meşgul eden şey duyduğu çığlıklardı.

Her saniye hızını daha da arttırırken,artık bacaklarını hissedemeyecek kadar koşmuştu.Sanki tüm her şeye karşı tek bir kişi savaş veriyormuş gibi,inadına daha hızlı koşuyordu.Bacaklarında derman kalmamıştı,gözyaşları yüzüne çarpan soğuk rüzgar ile kuruyordu.Kirpik dipleri acıyordu.Tüm bunlara rağmen,pes etmemekte kararlıydı.

Sesin merkezine geldiğini anladığında direkt dalacaktı mekâna fakat gördüğü adam karşısında donakalmıştı.

Kai.

Telefonunu açtığı gibi mesajlar kısmına girdi.

Seokjin

Taehyung:📍*konum*

Seokjin:Taehyung,bu ne?

Hard Love/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin